Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

UBP’li yetkililerin şu vaatlerini bir türlü unutamadık…

Ankara ile ilişkilerde en iyi olduklarını sürekli vurguladılar!

Kıbrıs sorunu konusunda ciddi bir işbirliği olduğu kesin de…

Diğer konularda durum sanki de öyle değil!

Öncelikle protokol konusu;

İmzalandı ancak imza bekliyor…

Sayın Erdoğan bu protokolü imzalamazsa her geçen gün daha kötüye gideceğiz!

Kaynak akışı neredeyse durdu…

Bizden hiç kimse de niye imzalanmadığını sormaya cesaret edemiyor!

Bu konuda Fuat Oktay’ın da yapabileceği çük bir şey yok…

Belli ki o da ne zaman imzalanacağını bilmiyor onun içinde bizimkilere söz veremiyor!

Oysa bizim şu anda en fazla ihtiyaç duyduğumuz sıcak para akışıdır…

Ankara ilişkileri en iyi biz yönetiriz diyenleri bu konuda görmek istiyoruz!

Bu sıralar gözlerimiz yollarda kaldı…

Salgının en önemli ve etkili silahı aşı olduğunu bilmeyen de yok kabul etmeyen de!

Bundan tam 15 gün önce söz verildi…

Ama bir türlü gelmiyor işte!

Kesin bir tarih hala verilmedi…

Bir de bunun üstüne Libya’ya gönderilecek olan 150 bin aşı konusu var!

Biz 40 bin aşıyı gözlerimiz yolda beklerken, Libya’ya 150 bin aşı gönderilme kararı çıkıyor…

Kusura bakmasınlar ama kalbimiz kırılıyor!

Burası öğrenci ve turist merkezidir…

Yeteri kadar aşı gelmedikçe de hiç biri hakkında sağlıklı bir karar üretilemeyecek, bunu da bilmeyen yok!

Tamam Türkiye, şimdiye kadar 100 bin aşı gönderdi, ülkenin bir kısmı aşılandı, sağ olsunlar var olsunlar da…

Devanı niye gelmiyor!

Ankara ile iyi ilişkilerde olduklarını sürekli gözümüzün içine sokanlar bu konuda da sormaya cesaret edemiyorlar mı acaba dersiniz…

Başbakan Saner diyor ki…

Boynumuzu giyotinin altına koyduk!

Bunun anlamı tabi ki siyasi risk anlamındadır…

Zaten siyasette kuraldır, beceremezsen gidersin!

Ama asıl giyotin siyasilerin değil, vatandaşın ta kendisinin boynunun üstündedir…

Siyasiler ve makamlar geçicidir ama geride kalan vatandaş olunca bu hükümet böyle hassas bir dönemde yeteri kadar beceri gösterememiş, Ankara ile ilişkilerinde başarılı olamamıştır!

Eğer olsalardı Başbakanlığın önünde hiç bu kadar çok eylem yapılmazdı…

Sektörler oraya piknik yapmaya filan gitmiyor!

Canları yandığı için seslerini duyurmaya çalışıyor…

Çare üretmekten bir aciz hükümetimiz olduğu için!

Hani ya Ankara ile ilişkileri sadece siz iyi yürütürdünüz…

Para yok, aşı yok ama gerginlik çok!

Başbakan salgın konusunda dünya ülkeleri arasında ne kadar başarılı olduklarını açıklayadursun…

Başbakan Yardımcısı Arıklı gerçeklere daha yakın konuşuyor!

Diyor ki;

Nisap konusunda muhalefete muhtaç hale gelmişler…

Vekilleri yalvararak meclise çağırıyorlarmış!

Yahu adı üstünde bunların hepsi de milletin vekilleri…

O makamlarda oldukları için devletin kaymağını yiyorlar ama konu meclis oturumları olunca sıvışıyorlar!

Hükümet olma anlayışları bu olsa gerek…

Yaptıkları vekili oldukları insanlara saygısızlıktan öte bir şey değildir!

Eğer görevini yapmayacaksan o makama gelmek için niye köy köy gezerek vatandaştan oy dilendin…

Biz de vekillik meslek olunca olacağı buydu zaten!

Biz yaşanan sıkıntılı durum nedeniyle hep erken bir genel seçime karşı olduk…

Zannettik ki işin ciddiyetinin farkında olacaklar ve memlekete hizmet edecekler!

Çok yanılmışız doğrusu…

Birçoğu memleket değil kendi derdine düşmüş!

Meclisi muhalefete teslim etmişler…

Muhalefet onun için haklıdır!

Bu saatten sonra artık erken bir seçim zaruri hale gelmiştir…

Demek ki azınlık hükümetinden çok şey beklemek yanlış ve saflıktan öte bir şey değilmiş!

Erken seçim şart olmuştur…

Bunu en çok da kendini bulunmaz Hint kumaşı zannedenlerin boylarının postlarının ortaya çıkması için istiyoruz!

Birçoğu halkın vekili olmayı hak etmiyorlar çünkü…

Bunun net göstergesi de sandıklardan çıkacak sonuçlar olacaktır!

Halkın gerçek iradesini, siyasi partilerin gücünü kuvvetini artık görmek istiyoruz…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ünal ÜSTEL, günlerdir biz 40 bin aşıyı dört gözle beklerken Türkiye’nin Libya’da 150 bin aşı gönderme kararı hem sağlık çevrelerinde hem de vatandaşın kafasında çeşitli soru işaretleri yarattı. Bu tür konuları artık bakanlık değil hükümet nezdinde gündeme getirmeniz bekleniyor…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, tarihi Bayraktar Türk Maarif Koleji’nin isminin değiştirilerek Merhum İrsen Küçük’ün isminin verilmesi genelde tepki ile karşılandı. Bu kararı kim hangi gerekçelerle aldı bunun da geçerli bir açıklaması olmalıdır değil mi? Umarız bu konuda baskı altında kalmamışsınızdır!

Sayın Rifat GÜNAY, Merkez Bankası tarihinde ilk kez binanın önünde pankartlı eylem düzenleniyor. Umarız artık sessizliğinizi bozup kamuoyuna detaylı bir açıklama yaparsınız. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gibi bir sorumluluğunuz var!

Sayın Tözün TUNALI, siz partiye büyük katılımlara hazırlanırken bazı bölgelerde DP’den UBP’ye kaymalar yaşanmaya başladığı ve artarak devam edeceği iddiaları yapılıyor. Bu arada iktidardaki iki parti arasında yaşanan bu gelişmeler çok da normal olmasa gerek değil mi?

Sayın Zeki ÇELER, maaş desteğine uymayan ve çalışanların hakkını vermeyen bazı iş insanlarının olduğunu açıkladınız ama sanırız bu açıklama biraz eksik oldu. Gönderin isimleri bize vatandaş maskeli iş dünyasını tanımış olsun…

Sayın Önder SENNAROĞLU, meclis oturumlarında yaşanan son günlerdeki eksik vekil konusunda devlet ciddiyeti bakımından önlem almak gibi bir zorunluluğunuz vardır. Özellikle hükümet partilerinin vekillerini şöyle sağlam bir şekilde uyarmakta yarar var değil mi?

Sayın Kudret ÖZERSAY, Güney’de günlük vakalar 500’ün altına düşmezken kapılardan geçişlerin artmasını istemek böyle bir dönemde ne kadar sağlıklı dersiniz!

Sonra buraya geçen komşularımız casinolar bile kapalıyken nerelere uğrayacaklar dersiniz?

Sayın Bertan ZAROĞLU, kurultay artık geldi geçti, konuyu kan davasına çevirip gerginliğe hiç gerek yok. Yakında erken genel seçimler yapılacak gibi görülüyor, buna odaklansanız çok daha iyi olacak gibi gözüküyor…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, 5 bin koyun konusunda kırsal kesimler yoğun mesajlarınız gelmeye başladı. Ankara ile bir temasa geçseniz de hatırlatma yapsanız iyi olacak. Sonuçta söz ağızdan çıktı ve vatandaşın da beklentisi oluştu değil mi?

Sayın Hamza BAŞ, gıda sektöründen sonra şimdi de inşaat sektörüne el attığınız hayli de iddialı olduğunuz söyleniyor. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz, iş bilenin kılıç da kuşananındır değil mi?