Rum yönetimi ile emperyalist güçler, Türk ordusunu silahla yenemeyecekleri için, Barış Harekatı’ndan sonra, dev bütçeyle, Halkımıza yönelik psikolojik harekat başlattılar…

Psikolojik savaş, düşman ülkenin iç cephesini çökertmek için her yöntemi-aracı kullanarak, halkının düşüncesini, değer yargılarını değiştirme, gerçekleri tersyüz etme, beyinlerini yıkama, bölünme, kutuplaştırma, iç çatışma yaratma ve kurşun atmadan ülkeyi ele geçirme eylemidir…

Silahsız savaştır.

Psikolojik savaşta kullanılan araçlar gazeteler, televizyonlar, radyolar, sosyal medyadır, dedikodudur…

Sanattır, tiyatrodur, şiirdir, müziktir, kitaplardır…

Konferanslardır, akademik çalışmalardır…

Siyasi örgütlenmelerdir, derneklerdir, sendikalardır…

Kıbrıs özelinde iki toplumlu aktivist guruplarıdır, eğitim çalışmalarıdır, iki toplumlu yaz kamplarıdır…

Psikolojik savaş büyük para ister…

Medya sahiplerine, gazetecilere, akademisyenlere, dernek, sendika yöneticilerine, eylemlere, iki toplumlu buluşmalara, eğitim kamplarına, projelere para akıtıp FON’layacaksınız…

ABD ve AB, KKTC’ye yönelik psikolojik harekâta her yıl 60 milyon dolar ayırıyor…

Rum yönetiminin ayırdığı para bunun birkaç mislidir…

Annan Planı günlerindeki ABD Büyükelçisi, Halkımızın plana EVET demesi için 30 milyon dolar harcadıklarını açıklamıştı

Aynı miktardaki para AB tarafından da harcanmıştı…

Bu paralarla mitingler organize edilmiş, ellerine AB düdükleri ve AB balonları verilen ortaokul-lise öğrencileri ve FON’lanan iki toplumlu guruplar sokağa dökülmüştü…

Alman Vakıflarının ve SOROS’un paralarıyla Halkın beynini yıkama amacıyla radyolar, gazeteler, dernekler kurulmuştu.

ABD, AB, SOROS, milyonlarca dolar harcayarak psikolojik harekâtlarla birçok ülkede ayaklanmalar örgütledi, “düdüklü turuncu devrimler!” yaparak ülke yönetimlerini ve sistemleri değiştirdi…

Emperyalizmin, parayla devşirip sokağa döktüğü kesimler, genelde “solcu”lar, “sanatçılar”, “ilerici” aydınlar ve aktivist guruplarıydı…

KKTC SALDIRI ALTINDA
Rum yönetimi ile emperyalist güçler, Türk ordusunu silahla yenemeyecekleri için, Barış Harekatı’ndan sonra, dev bütçeyle, Halkımıza yönelik psikolojik harekat başlattılar…

Bu psikolojik savaşın amacı, Türkiye ile Kıbrıs Türkü’nün arasını açmak, Halkımızın beynini Türkiye düşmanlığı ile yıkamak, milli değerlere ve milli mücadeleye karşı inançsızlık yaratmak, Türkiyeli-Kıbrıslı çatışması yaratmaktır.

Halkı bölerek kutuplaştırmak, Barış Harekâtı’nın bir “işgal” Türkiye’nin “işgalci”, TMT’nin “katil bir terör örgütü”, KKTC’nin “muz cumhuriyeti” olduğunu bilinçaltına sokmaktır.

Bizlerin Türk değil “Kıbrıslı” olduğunu, Rumlarla bir “Kıbrıslı milleti” oluşturduğumuzu, “1974 öncesi Rum kardeşlerimizle barış içinde yaşarken Türkiye’nin gelip bizi ve adayı böldüğünü, bizi sömürdüğünü, nüfus yığarak irademizi gasp ettiğini, fakirleştirdiğini” beyinlere şırınga etmektir.

Böylece iç cephemizi çökertmek ve Rum egemenliği altına girmemizi sağlamaktır…

***

Stelyos Vakfı’ndan ödüllü bir kişinin edebi kurul tarafından uygun bulunmayan oyununda Türkiye “Şükrettin”, Kıbrıs Türkü de “Şükran” olarak isimlendirilerek evlendirilmektedir…

Malum, Mücahitler Derneği her yıl “şükran etkinlikleri” yaptığı için onlara ve Türkiye’ye “Anavatan” diyenlere “şükrancılar” diyorlar ya!

“Şükran”, “Şükrettin”e; “keşke senle evlenmez olaydım, azgın boğa gibi üstüme çıktın, 5 çocuk yaptın” diyor.

“Şükrettin” de “tedbir alacaktın, geleni içeri almayacaktın, giriş çıkışları kontrol edecektin, Ama sen ne yaptın, nüfusumuz çoğalsın diye (üstündeyken) oh oh oh çekip içeri aldın… Bu kriz ondan… vb.” diyor…

Sizce bu sanat mıdır, sanat eseri midir, yoksa izleyicinin beynini yıkamaya yönelik ideolojik-psikolojik bir saldırı mıdır?

Konuya devam edeceğim…