Covid-19 pandemisinin yönetiminde iki ana konu çok önemli idi.

Biri sağlık altyapısının ve hizmetlerinin organizasyonu, diğeri de sağlık çalışanlarının toplumumuzu bilgilendirici ve bilinçlendirici açıklamaları.

Pandeminin ilk başlarında özellikle laboratuvar ayağında çok katı bir kapalı devre sistemi uygulanmaya çalışıldı. Akabinde, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin çalışmalarının ne kadar katılımcı ve şeffaf olduğu çok tartışıldı.

Sağlık Bakanlığı’nın uygulamalarındaki hatalar da bunlara eklenince süreç, Sağlık Bakanı’nın ve Müsteşarının görevden alınması ile sonuçlandı.

Yine pandeminin başlarında, kamu hekimleri hem kendi sosyal medya hesaplarından hem de çıktıkları radio ve televizyon programlarından ardı ardına açıklamalar yapıyordu.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut adeta pandeminin yüzü olarak hemen her gün medyada yansıyordu.

Pandeminin merkezindeki diğer isimlerin de sıkı önlemlerin alınmasına yönelik ısrarlı açıklamaları, çoğu zaman toplumda panic havasının esmesine bile neden oluyordu.

Pandeminin başından itibaren türeyen sağlık komiteleri ve danışma kurulları, hekimlerin de sağlıklı bir şekilde bir araya gelerek pandemic ile mücadelede ortak akıl üretmelerine engel oluyordu.

Zaten siyasi ve ideolojik görüşleri farklı olan hekimleri pandemi bile birleştirememişti.

Zaman ilerledikçe, yapılan bazı açıklamaların toplumu yanlış yönlendirdiği, toplum psikolojisini olumsuz yönde etkilediği anlaşılınca, önce kamu hekimlerinin pandemi ile ilgili basına açıklama yapmaları Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklandı.

Sonrasında Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin bazı meslektaşlarımızın sağlık programlarına çıkışlarına aylık sayı sınırlaması getirdiğini öğrendik.

Bu tür susturmaların ötesinde, hekimlerin bire bir iletişiminde bile ciddi kopukluklar yaşandı ve yaşanmaya da cdevam ediyor.

Örneğin, bugüne kadar şahsen Sağlık Bakanı’nı, Sağlık Bakanı Müsteşarı’nı ve Sağlık Bakanı Danışmanı’nı, ki hepsi de doktordur, kendi özel telefonlarından aramış olmama rağmen ne cevap verildi ne de geri dönüş yapıldı. Arama sebebim ise tamamen pandemic süreci ile ilgili teknik ve önemli olduğunu düşündüğüm nokta atış konulardı.

Yine bir başka örnek, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, Lefkoşa’ya yapılacak yeni hastane ile ilgili görüşlerini belirtmek üzere Sağlık Bakanlğı’ndan talep ettikleri randevunun verilmediği serzenişinde bulunmuştu. Oysa ki, şu anki Sağlık Bakanı Müsteşarı, kendi listesinden Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği yönetim kurulundan bu makama getirilmişti!

Daha başka bir örnek ise, geçtiğimiz gün eski Başhekimlerden Dr. Bülent Dizdarlı’nın, Girne’de bir aşı merkezinde gönüllü çalıştığı haberi idi. Sayın Dizdarlı Sağlık Bakanlığı’na müracaat etmiş de oraya mı görevlendirilmişti yoksa devletin hiyerarşik düzenini yok sayıp kendi inisiyatifi ile kapıdan girip çalışmaya mı başlamıştı? Diğer taraftan pandemi mücadelesinde gönüllü çalışmak isteyenlerin dilekçeleri de Sağlık Bakanlığı tarafından işleme alınmıyordu.

Hatta en çarpıcı örneklerden bir tanesi de, tüm dünyada herhangi bir televizyon kanalını açtığınızda aynı programa birkaç sağlıkçının katılarak pandemi ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaştıklarını görürsünüz.

Bizim ülkemize dönüp baktığımızda ise, pandemic sürecinde birkaç doktorun katılarak görüşlerini belirttikleri tek bir program bile bulamazsınız.

Bir programda birkaç doktoru bir araya getirmeyi denemek bile düşünülemez adeta!

Değerli okurlar, örnekler çoğaltılabilir.

Burada amacımız, şu kişi bunu doğru söyledi ya da şurada yanıldı tarzında eleştiri yapmak değildir, haddimize de değildir.

Ancak, görünen ve yaşanan bir gerçek vardır ki, sağlık çalışanları pandeminin başından bu yana toplum sağlığı adına, toplumun hayrına bir araya gelmeyi başaramamıştır.

Bir iletişim ve etkileşim kopukluğu KKTC’nin hekimleri üzerine adeta bir kara büyü gibi çökmüş durumda.

Hal böyle olunca da sağlıkta ciddi ve atılımcı organizasyonları başaramıyoruz.

Biz başaramayınca da Türkiye’den gelen her türlü yönlendirmelere ve müdahalelere açık oluyoruz ve olmaya da devam edeceğiz.

Ta ki sağlıktaki tokmaktan sonra davulu da kaybedene kadar…