Cumhuriyet Meclisi’ndeki milletvekillerinin yarısından fazlasının sağlıkçı olduğu dönemlerden geçtiğimiz oldu.

Halk onları neden Meclis’e göndermişti?

Sağlıkla ilgili belki birşeyleri düzeltirler diye.

Ne var ki, kendi dümenlerini düzeltmekten öte bir yol izlemedi hiçbiri.

Geçmişten günümüze, sağlığın ne kadar değerli bir hazine ve bir o kadar da ticari meta olduğunu görmüştük.

Sağlıktaki usülsüz ihaleleri, doktorların akrabaları üzerine kurularak alınan malzemeleri, hastaların devletten özele yönlendirilmelerini, komisyonculuğu-hasta sismsarlığını, bıçak paralarını hepimiz biliyoruz.

Meclise sağlıkçı göndermekle bunların değişmeyeceğini de çok iyi biliyoruz!

Şimdilerde ise sağlık, bir başka boyutu ile karşımıza çıkıyor.

Pandemi sürecinde, ‘’sağlığından olma ve ölüm’’ üzerinden işlenen sağlığın siyasileştirilmesi.

Cumhuriyet Meclisi’ndeki sağlıkçı milletvekilleri - parti ve ideoloji farkı gözetmeksizin – ortak akıl üretmek yerine, parti politikalarını ön planda tutarak kah eleştirel tutumlar sergilediler, kah kendi reklamlarını yaptılar. Bazıları ise sessiz kalmayı tercih etti.

Evet, ne yazıktır ki, pandemi gibi dünyayı avucunun içine alan bir süreç bile biz sağlıkçıları birleştiremedi.

Ne Cumhuriyet Meclisi’nin çatısını, ne Sağlık Bakanlığı’nın çatısını, ne Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin çatısını, ne de diğerlerini… Hiçbirisini pandemi ile mücadelede ortak çatımız haline getiremedik.

PCR testlerini, hızlı antijen testlerini, aşıları, kapanıp açılma kriterlerini, eğitimi, hangi işletmelerin ne zaman kapanıp açılacağını hep sağlık eksenli siyasete alet ettik.

Halkımızın gözü kulağı hep Meclisteki ve dışarıdaki sağlıkçılarda oldu.

Bir taraftan dünyayı takip etmeye çalışırken, diğer taraftan ülkemizde nelerin olup biteceğini onlardan öğrenmek istediler.

Pandeminin başında felaket söylemlerinde bulunan, olağanüstü hal isteyenlerin, bugün nasıl açık havada gezilebileceğini söylediklerine şahit olduk.

Aşıları eleştirenlerin, eleştirdikleri aşıları ilk olanlardan olduklarını öğrendik.

Maske ile sabah poz verenlerin, akşam meyhanelerde kadeh tokuşturduklarını gördük.

Okulları açalım diyenlerin geri adım attıklarını, sonra tekrar açalım dediklerini de gördük.

Mevcut hükümet pandemiyi iyi yönetemese de, eleştiren milletvekillerinin çözüm önerilerini de nedense net olarak anlayamadık.

O zaman gelin Cumhuriyet Meclisi’ndeki sağlıkçı milletvekillerimizin gerçek niyetlerinin ne olduğunu anlamamıza yardımcı olarak bazı soruları önce soralım, sonar bu soruları cevaplayabilirler mi hep birlikte takip edelim:

  1. Hangi Covid-19 aşısını hangi tarihlerde oldunuz?
  2. Bundan sonraki aşılarınızı topluma örnek sağlıkçı milletvekilleri olmak adına toplum huzunda yaptırmayı düşünür müsünüz?
  3. Çocuklarımıza (12-17 yaş arası ve 12 yaş altını ayrı ayrı düşünmek gerekir) Covid-19 aşılarının yapılması ile ilgili görüşleriniz nedir?
  4. Yüz yüze eğitim kriterleri arasında 17 yaş altı çocukların da aşılanması şartı getirilirse tutumunuz ne olur?
  5. Geçen sene özel sektöre ağır darbeler vuran, sıfır vakaya rağmen40 günden fazla kapalı kalmak doğru bir karar mıydı? Doğru değilse hesabını sormayı düşünür müsünüz?
  6. Önümüzdeki dönemlerde yeniden kapanma gündeme gelirse, kapanma kriterleriniz neler olur?
  7. Aşılama süreci sadece devlet tarafından mı organize edilmeli yoksa özel sağlık sektörü de sürece dahil edilmeli mi?

İletişim: 0542-8529899