Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, tıkalı burnu olan kişilerin yeterli oksijen alamayarak başta uyku kalitesi olmak üzere tüm gün boyunca hayat kalitesinde belirgin azalma görüleceğini ifade ederek ” Bu kişiler burun içerisindeki kemik ve kıkırdak eğriliklerine doğuştan beri veya sonradan geçirdikleri travmalar nedeniyle sahip olduklarından bu durumun farkında değiller, tıkanan burun zaman içerisinde ciddi problemlere neden olabilir. Nefes alması azalan kişinin hücrelerinde dolaşan oksijen düzeyleri azalır, dokulardaki oksijenin azalmasıyla stres hormonu kortizol salınımı artar, buna paralel bu kişilerin saçları dökülür, cildi çabuk yaşlanır, koku ve tat duyusu bozulur ve yediklerinden lezzet alamaz, kilo artarak uyku bozulur. Uykuda salgılanan ve iştahı düzenleyen “Leptin” hormonu salınımı bozulur. Vücudumuzun enerji dengesini sağlayan kortizol düzeyleri kanda artarak dokularımızın daha fazla yağ toplamasına neden olur. Bu nedenle zayıflamak yeterli düzeyde olmaz” dedi.

Yıldırım, burun tıkanıklığının hayat kalitesi üzerine olan etkisi beş duyuyu da etkilediğini belirterek “Yediklerimizden lezzet alabilmemiz için koku ve tat duyusunun aynı anda gerçekleşmesi gerekir, tıkalı burun bunu engelleyerek yediklerimizden lezzet ve haz almamızı engeller, komşuluk yoluyla gözlerin şişmesine ve iltihaplanmasına, gözyaşı kanalının tıkanmasına ve iltihaplanmasına neden olur, burun ile kulak arasındaki östaki borusunun tıkanmasına neden olarak işitmenin de azalmasına neden olur. İçindeki kemik ve kıkırdak eğriliği belirgin olanlar dışarıdan bakınca anlaşılır, ancak alerji, burun eti şişmesi, geniz eti ve arkadaki kemik bakınca anlaşılmaz, bunu anlamak günümüzde sadece endoskopik yöntemle mümkündür. Burun yüzümüzün en önemli organı, burnun dışarıdan güzel görünmesi yüz şeklimizi önemli oranda değiştirdiği için burun dış yapısının güzel olması aynı zamanda ruhsal ihtiyaç” açıklamalarında bulundu.

Yıldırım, kilonun gençlerin özgüven ve kendini ifade etmesi, kariyer planlaması ve sosyal olarak etkili iletişim kurmasında önemli rol oynayacağını kaydederek “ Aslında burun içi ve dışı ile bir bütündür ve Latincede burun biliminin adı “Rinolojidir” Rinoplasti burun dışının düzeltilmesi, Septoplasti burun içinin düzeltilmesi, Endoskopik Sinüs cerrahisi sinüslerin açılması olarak bilinir. Tüm bunları yapabilecek kişi burnun her türlü hastalığına karşı eğitimini tamamlamış “Rinoloji nosyonu” almış kişi olmalıdır. Burun estetiği insan psikolojisine en çok dokunan operasyon dur, Türkiye’de burun ameliyatları tüm estetik ameliyatlar içinde birinci sırada yer almaktadır, hatta İstanbul bu alanda dünyada en sık burun estetiği ameliyatı yapılan yer olarak sayılabilir. Bunu niçin söylüyorum, sosyal medya aracılığı ile bize 7 Kıta’dan hasta geliyor, örneğin son 3 hastamız, Brezilya, İspanya ve Avusturalya'dan gelmişti. Öncelikle tecrübe, hekimin bilgi ve deneyimi, ameliyat yapılan hastanenin alt yapısı, detaylı kişiye özgü analiz, fonksiyon ve estetiğin aynı anda sağlanması, hastanın detaylı muayenesi ve geniş kapsamlı bilgilendirme sağlayan hekimi seçebilirler. Burun Estetik olarak yapıldığı belli olmayan, Doğal duran ama havalı olan, kişinin yüz yapısına uyumlu olan, yani kişiye özgü olmalı, hastanın cilt yapısına özel olmalı, solunum problemi yaşamayan bir burun olmalı” şeklinde konuştu.