Antibiyotiğin, bakteri denilen mikroorganizmaların yol açtığı enfeksiyonları tedavi etmek amacıyla kullanıldığını hatırlatan Yoldaşcan, antibiyotiğin etkisinin doğru, güvenli ve tam sağlanması için hastanın mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerektiğini ve hangi antibiyotiğin kullanılacağına gerekirse laboratuvar testleri yardımı ile hekimin karar vermesinin önemli olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Yoldaşcan, antibiyotiklerin sürekli ya da yanlış kullanılmaları durumunda, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirdiğini dile getirerek, “Direncin sonucu olarak, ilaçlar etkisiz hale gelir ve enfeksiyonlar vücutta kalır” şeklinde konuştu.

Günümüzde, yeni direnç mekanizmalarının ortaya çıktığını kaydeden Yoldaşcan, “Bu nedenle yaygın bulaşıcı hastalıkların tedavi edilme şansı azalmaktadır” dedi.

Dr. Yoldaşcan, antibiyotiklere dirençli bakteriyel enfeksiyon hastalıkları nedeniyle, her yıl dünyada 700.000 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, çözüm üretilmemesi durumunda 2050 yılına kadar tüm dünyada milyonlarca kişinin bu sebeple öleceğinin tahmin edildiğini aktardı.

Antibiyotiklerin uygun kullanılmaları için bazı prensiplere dikkat edilmesi gerektiğini bildiren Yoldaşcan, şöyle devam etti: ‘’Antibiyotikler yalnızca hekim tarafından reçete edilmeli, hastalığın takibi hekim tarafından belirlenen sıklıkta yapılmalı ve ilaç, hekimin uygun gördüğü süre kullanılmalıdır. Hekimin tanı koymakta zorlandığı vakalarda, mutlaka kültür antibiyogram yaparak doğru antibiyotik seçilmeli ve aşı ile korunmanın mümkün olduğu hastalıklarda aşı yaptırılarak hastalıklara karşı korunma sağlanmalıdır.’’

Prof. Dr. Yoldaşcan, antibiyotiklere karşı direnç gelişiminde en önemli noktalardan birinin de bazı antibiyotiklerin hekim reçetesi olmadan satılmaları ve rezerv olarak evlerde saklanmaları olduğunu kaydetti.

Özellikle medyanın halk eğitimindeki güçlü rolü üzerine dikkat çeken Yoldaşcan, yazılı ve görsel basın aracılığı ile halkın kontrolsüz ilaç kullanımı konusunda sürekli bilinçlendirilmesinin önemini vurguladı.