Bağışıklık sistemi, anormal hücrelerden etkin bir şekilde kurtulmaya çalışırken, sağlıklı hücrelerin hedef alınmasını engelleyen bir güvenlik mekanizması oluşturuyor. Bu mekanizmada, sağlıklı hücrelere bağışıklık sisteminin onları tanıyabilmesi ve yanlış bir saldırıyı önleyebilmesi için özel özellikler ekleniyor.

Öte yandan kanser hücreleri ise, bağışıklık sisteminin onları kendi haline bırakması için bu güvenlik mekanizmalarını gizlice manipüle eder. Bu bulgu, Basel Üniversitesi'nden bir araştırma ekibinin, Pazartesi günü Science Translational Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışmasında sunuldu.

Şarku’l Avsat’ın dergiden aktardığına göre araştırma ekibi, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminin saldırılarına engel olmak için kendi yüzeylerinde şeker molekülleri kullandığı sonucuna ulaştı. Sialik asit içeren şekerler sağlıklı hücrelerde de bulunuyor ve hücreden hücreye iletişimde çok önemli bir rol oynuyor. Tümörler bu şekerlerin yüzeylerindeki varlığının yüzdesini arttırıyor.

Makrofajlar olarak bilinen bazı bağışıklık hücreleri, bu sialik asit şekerlerini tanır ve diğer komşu bağışıklık hücrelerine her şeyin yolunda olduğu izlenimini vererek onları yanlışlıkla ‘bir haine’ dönüşür. Çalışma ekibi tarafından fareler üzerinde yapılan deneyler, artık bir enzim yardımıyla, sialik asit şekerlerinin yok edilebileceğini veya en azından büyük oranda azaltılabileceğini gösterdi. Bu enzim, tümörün bağışıklık sistemini aldatmasını ve bağışıklık saldırıdan kaçmasına engel oluyor.

Daha hassas analizler, araştırmacıların sialik asit şekerlerini tanıyan bağışıklık hücrelerindeki reseptörlerini kesin olarak tanımlamasını sağladı. Araştırmacılar, laboratuvar farelerinde yaptıkları deneylerin başarısından sonra, insanlardaki eşdeğer reseptörü belirleyebilirlerse, bunun hastanın bağışıklık sisteminin yardımıyla kanser hücrelerini tedavi etmeye çalışırken bunun başka bir hedefi temsil edebileceğini söylediler.

Basel Üniversitesi Biyotıp Bölümü'nden Prof. Dr. Heinz Heinz Laubli, çalışmanın yayınlanmasıyla eş zamanlı olarak üniversitenin web sitesinde yayınlanan bir raporda “Ulaştığımız yaklaşımı diğer immün blokaj yöntemleriyle birleştirmek, tümörün büyümesini gerçekten durdurabileceğimiz anlamına geliyor. Bir sonraki adım olarak, sağlıklı hücre fonksiyonunu bozmayacak ve yan etkileri ortadan kaldıracak şekilde, sialik asit şekerlerini tümör ve çevresinden uzaklaştırmanın yollarını bulmayı hedefliyoruz” dedi.