Hiç düşünürmüydünüz böyle bir hayatı?

Dünyanın altının üstüne geleceğini. Çin de başlayan bir salgın ve göz göre göre tüm dünyaya yayılmasını ve yayılmasını engelleyecek bir tedbirin olmamasını. Rüyamızda görsek asla, inanmayacağımız bir haldeyiz. Herkes çaresizlik içinde eli kolu bağlı bekliyor. Tek yapabeceğimiz evimizden çıkmayarak virüsün bizlere bulaşmasını engellemek. Başka yapacak hiç bişeyimiz yok. Ne kadar da çaresiz aslında insanoğlu. Sanırım dünya hiç bu kadar biçare kalmamıştı...

Bunu anlamak için gözle göremediğimiz bir virüs salgını mı olması gerekirdi? Biz insanlar herşeyin kıymetini elde edene kadar biliriz. Elde ettikten sonra herşey insan gözünde kıymetini kaybeder. Kendilerini herşeyin, herkesin üstünde görür. Evimizin, ailemizin, arkadaşlarımızın, dostlarımızın, işimizin, etrafımızda gördüğümüz ağaçların, toprağın hayvanların, doğanın kıymetini bilmeyiz. Hiç bir zaman memnun olmayız, tatminkarlıktan uzağız, herşeyin en iyisini isteriz. Herşeyi ilk yapmak isteriz.

Doyumsuzuz. Bu uğurda herkese, herşeye ve doğaya zarar veririz. Maddi değerlerimiz ilk sırada manevi değerlerimiz en sonlarda gelir. Oysa hayvanlar öyle mi? Onlara bir tas yemek, su ve sevgi vermek zaman ayırmak yeterlidir. Onlar sizin değerinizi bilirler. Ağaçlar, çiçekler de su ve gübre verince size çiçek, meyve sebze verir. Bu eskiden de böyleydi şimdi de böyle sonra da böyle olacak. Hayat bu kadar basit aslında.

Tok olacak kadar yemek, sevgi, saygı ve birbirimize zaman ayırmak birlikte gülmek, birlikte ağlamak, değişen dünyamızda manevi değerler sanki miyadını doldurmuş gibi..Öne çıkan son kullanma tarihi hiç dolmayan maddiyat olmuş. İnsanoğlu gelişen teknoloji ile temel değerlerden uzaklaştı. Ve şu an içinde bulunduğumuz süreç bize kendimizi sorgulamamız icin bir fırsat aslında. Bu güne kadar yaşadıklarımızı, elimizde olup nelerin kıymetini bilip bilmedigimiz,günde yarım veya bir saat ayırıp sohbet etmediğimiz, kahve içmedigimiz sevdiklerimiz.. Bayramlarda ziyaret yerine mesaj attıklarımız...

Sonra yaparım diye ertelediklerimiz. Ve daha birçok şey. Tüm bunları fark etmemiz icin hayat bize ikinci bir şans sunuyor. Bunu iyi değerlendirelim üçüncü bir şansımız yok. Bu yüzden sevgi ve saygının olduğu bir dünya ve hayatın her an değişebileceğini bilerek büyüklerimize, çocuklarımıza, sevdiklerimize, evimize daha fazla zaman ayırmamız gerektiğini bilmeliyiz. Bir işimiz olduğu için sevinmeliyiz.

Elimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz. Hayata olumlu bakmalı her olayın güzel yönünü görmeliyiz. Aldığımız her nefes, yaşadığımız her an için şükretmeliyiz. Manevi duyguların ağır bastığı bir dünya oluşturmalıyız. Bütün saydıklarımı yapabilmemiz için evde kaldığımız zamanın değerindeyiz. Vurgulanacak tek bir beklenti sağlık, sağlık ve yine sağlık o zaman kurallara uyunuz ve evinizde oturunuz...