Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Muhalefet yapmak çok kolaydır da yaşadığımız bu süreçte çok daha fazla kolay hale geldi…

Zira bu konuda malzeme bir hayli fazla!

Hükümet elbette son 2 yıla yakın süreçte yüzde yüz başarılı değildir, bir takım aksaklıklar ve eksiklikler hala yaşanmaktadır ama hayati bir sürecin yaşandığı böyle bir dönemde muhalefetten daha ziyade tüm kesimlerin katkı koyması gerekir…

Siyasetin bir kenara konulmasını filan da istemiyoruz!

Çünkü siyaset olumlu ve olumsuzluklardan beslenir, sonunda bunların toplamını kamuoyu değerlendirir ve günü geldiğinde de kimine ceza keserken kimini de ödüllendirir…

En başından beridir çok defa yazdık!

Türkiye bu süreçte yanımızda olmasaydı halimiz dumandı…

Ama biz yine de Türkiye’nin de yeteri kadar destek olmadığına inananlardanız!

Tıbbi konularda değil ama maddi konularda karşımızda resmen çırpınan bir hükümet var…

Ankara’dan yeteri kadar beklenen katkı gelmeyince her zaman olduğu gibi yine borç yiğidin kamçısı oluyor ve bu hükümet de inanılmaz bir borçlanma girdabının içinde çaresizlik içinde!

Görünen odur ki borçlanmak günü kurtarmakta öteye gitmeyecektir…

Hükümet sürekli borçlanacak, ödeyecek ancak bunun faturasını da gençler ödeyecek!

50 Bin doz aşının iade meselesi tam bir faciadır…

Resmi rakamlara göre şu anda ülke insanının sadece yüzde 50’si aşılanmıştır!

Bu rakam elbette başarılı bir rakam değildir…

Ama aşılanma konusunda da sadece hükümete yüklenmek biraz da insafsızlık demektir!

Muhalefet ve bazı sendikalar 50 bin doz aşının iadesini de hükümete yüklemeye çalışıyor…

Peki zaman zaman aynanın karşısına geçip bakıyorlar mı?

Her biri yüksek sayıda kitlelere hitap eden muhalefet partileri ile bazı sendikalar mensubu oldukları kitlelere ne kadar aşı olunması konusunda teşvikte bulunuyor?

Bu konuda muhalefet, diğer konularda olduğu gibi felaket tellallığında Nuh diyor peygamber demiyor…

Olay o kadar ciddiyetsiz hale kadar geldi ki partilerden resmi açıklama bile yapılmıyor!

Sosyal medyada paylaşılan birkaç cümlelik açıklamalar anında manşetlere taşınıyor…

Sendikalar da ona keza!

Özellikle öğretmen sendikaları eleştirmekten başka bir yapmıyor…

Üç-beş maddelik basın açıklamalarıyla bunlar olacak diye ahkam kesiyor!

Peki hangisi akıl vermekten öte elini taşın altına koydu varsa bize de söylesinler…

Örneğin aşıların iade edilmesi!

Tek bir sendika yönetimini aşılanma konusunda üyelerine çağrı yaparken gördünüz mü?

Adli yıl bir kez daha başladı…

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik de bir basın açıklaması yaparak yargıda yaşanan sıkıntıları dile getirdi!

Söylediklerine sadece gülümsedik…

Gülümsedik çünkü Narin hanım bundan 2 yıl önce ne söylediyse aynısını tekrarladı!

Hatta sosyal medya 2 yıl önce atılan manşetleri hatırlattı…

Bina sorunu var…

Çalışan sorunu var!

Dosya yığılması var…

Bu da demektir ki 2 yıl önce yaşanan sıkıntılardan bir arpa boyu yol kat edilememiş!

Gelen giden Yüksek Mahkeme Başkanları söylüyor ama hükümet ve gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin umurunda bile değil…

Burada sıradan bir kurumdan bahsetmiyoruz!

Adaletin sağlandığı bir kurum eğer yıllar geçmesine rağmen sesini hükümetlere karşı duyuramıyorsa ki aslında gerçek hükümetlerin duymak istememesinden kaynaklanmaktadır, siyaset gerçekten de çürümüş, bitmiş ve tükenmiş demektir…

Belli ki daha çok mahkeme başkanları gelip gidecek, hükümetlere sitem edecek ancak yargıda yaşanan olumsuzluklar çözüme kavuşturulmayacaktır!

Bu yine gelmiş geçmiş tüm yönetenlerin ayıbından başka bir şey değildir…

Bu ülkede en çok güvenilen kurumların başında gelen yargı resmen üvey evlat muamelesi görmektedir!

Yaşanan kangren haline gelen sorunlar nedeniyle yargıdan sağlıklı çalışmalar beklemek de saflıktan öte bir şey değildir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet SOYALAN, Girne’de bir çavuş arkadaştan son günlerde hayli şikayetler gelmeye başladı. Bölgedeki üst düzey subaylarla konuşursanız muhakkak ki size kendilerine de gelen şikayetleri ileteceklerdir.

Sayın Deren OYGAR, Akdoğan belediyesi de diğer belediyeler gibi PCR ve antijen testlerini yapmak istiyor ancak bakanlık olarak onlara cevap bile vermiyorsunuz. Doğal olarak da partizanlık ve kayırma şikayetleri beraberinde geliyor…

Sayın Ayşe ÖZTABAY, kadına şiddet ve çocuk istismarı konusunda ne yazık ki yapılması gerekenler bir türlü yapılmıyor. Bunu da öncelikle mecliste bulunan kadın vekillere sormak gerekir değil mi?

Sayın Soner KARASALİH, Göçmenköy muhtarlık adaylığı konusunda açıklama yaptıktan sonra bölge halkından sürekli olumlu mesajlarınız gelmeye başladı. Bölgeliler artık enerjik ve bölgede sürekli gezen, dert dinleyen bir muhtarın gerekli olduğunu ifade ediyorlar…

Sayın Ali BAŞMAN, geçtiğimiz Cumartesi günü bir mağazanızın tüm gelirlerini Asya bebeğin bakım harcamalarına bağışlamanız kamuoyunda büyük memnuniyetle karşılandı. Tüm patronların kulağına da küpe olur inşallah…

Sayın Mehmet DEMİRCİ, UBP Kurultayında bir adayı destekleyeceğinizi hem de isim vererek söylemeniz hayli cesaret isteyen bir davranış. Umarız destek vereceğiniz adayın ismini duyacak olanlar sizinle ipleri koparmazlar…

Sayın Resmiye CANALTAY, 15 Kasım hızla yaklaşırken Lefkoşa Kuzey çevre yolu için yapılan çemberin çevre düzenlenmesi için de verilen süre için geri sayım başladı. Bu konuda bir açıklama yapmanız bekleniyor, gözümüz kulağımız sizde olacak…

Sayın Başak TEKEREK, YDP’den milletvekili adayı olacağınız kesinleşmiş diye duyduk. Bu arada eski partiniz DP’nin tabanında da nabız yokladığınız ve destek turları düzenlediğiniz konuşuluyor, hadi bakalım hayırlara vesile olsun…

Sayın Kenan AKIN, Vakıflar İdaresi yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğinizi açıklamıştınız ancak bu göreve halen devam ettiğinizi belirten mesajlarınız gelmeye başladı. İçeride bir hesaplaşmanın da yaşandığı iddiaları doğru mu?

Sayın Mustafa GÜRSEL, pek muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye tanrıdan rahmet yaslı aileye sabırlar dileriz. Ne iyi ki sizin gibi ilkeli ve yurtsever bir evlat yetiştirmiş. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…

Sayın Mustafa KALFAOĞLU, küçük kızınız Tıp Fakültesini kazanınca ev halkında tatlı bir heyecan yaşanmaya başlanmış. Bu arada sizin de yanında gidip okula teslim edeceğinizi duyduk, kim demiş babalar duygusuzdur diye…

Sayın Hakan YOZCU, çok muhterem annenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye tanrıdan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…