Koronavirüs’ün kliniği bireylere göre farklılık gösteriyor.

Asemptomatik dediğimiz, hiçbir bulgu vermeden bu hastalığı geçiren de var, yaşamlarını kaybedenler de.

Hızlı yayılmasının, vaka sayısında beklenmeyen artışların en önemli nedenlerinden birisi de bu.

Vaka sayısıyla doğru orantılı olarak sağlık sistemine binen yük de artıyor.

Sağlık yükü arttıkça da, başta doktorlar olmak üzere, sağlık personeli başına düşen hasta sayısı ve iş yükü de logaritmik olarak artıyor.

Durup dinlenmeden çalışan sağlık çalışanlarının ne durumda olduklarını hemen her gün izliyoruz.

Kimi virüse bağlı hastalandıkları için, kimileri taşıyıcı oldukları için, kimileri de tükenmişliğe bağlı başka sorunlar yaşadıkları için, Koronavirüs’le savaş meydanından istemeyerek çekilmek zorunda kalıyorlar. Yerlerini ya diğerleri daha fazla çalışarak ya da başka sağlık merkezlerinden sağlık personeli takviyesi yaparak tamamlamaya çalışıyorlar.

Çin’de de öyle olmadı mı? Başka eyaletlerden gelen sağlık çalışanları Wuhan’a yığılmadı mı?

İtalya’ya yardıma gidilmedi mi?

Türkiye Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca da daha dün açıkladı. Toplamda 32 bin sağlık personelinin alınacağını söyledi.

Ülkemizin nüfusu göreceli olarak az, COVID-19 tanılı vaka sayımız da henüz sağlık sistemine yük getirecek boyutta değil.

Ancak, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, sağlıkla ilgili istisnasız tüm örgütler her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olmak zorunda.

Nasıl hazır olunur?

Organize olarak.

Şuan herhangi bir organizasyon var mı?

Yok.

Durum ne peki?

Kamu hekimleri kendi hastanelerinde ve özel hastanelerde hastalarına bakmaya devam ediyorlar.

Üniversite Hastanelerinde çalışan hekimler de normal mesailerine devam ediyorlar.

Serbest Çalışan Hekimler de, genellikle önemli durumlarda kliniklerine gidip hastalarına hizmet veriyorlar.

Hemşireler ve diğer sağlık çalışanları ise, kendi bulundukları kurum ve kuruluşlarda rutin faaliyetlerine devam etmekteler.

Peki, olası COVID-19 vakalarının artması durumunda nelerin yapılabileceği, nasıl organize olunacağı konusunda Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Tıp-İş, Özel Hastaneler Birliği, Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Üniversite Hastaneleri yöneticileri, Özel Laboratuvarlar bir araya gelerek herhangi bir çalışma yaptı mı?

Sağlık Bakanlığı, bunların her biri ile ayrı ayrı görüştü ama, başta hekimler olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarının olası bir krizde en verimli nasıl çalışabilecekleri konusunda tek bir kelime konuşulmadı! Her şeyi bir kenara bırakın, aktif doktor sayımız bile doğru düzgün bilinmiyor.

Ancak, süreç hiç de planladığımız şekilde devam etmeyebilir.

Vakaların çokluğu, zaten cılız kalmış sistemimize öldürücü darbeyi her an vurabilir.

Bir bakarsınız, tüm doktorlar, artan vakalarda birbirlerine yardım edebilmek adına yine birbirlerini mumla arar olurlar.

Bir bakarsınız, bugün devletin tekelinde olan testlerin daha fazla yerde yapılması için çırpınanlar olabilir.

Bir bakarsınız, Kimin nerede çalıştığının anlamsızlığı içerisinde, can pazarında da bulabiliriz kendimizi.

Sonra da üzülürüz, ah ederiz, vebal alırız…

Organize olmalı.

Tüm sağlık paydaşları, geç kalmadan bir araya gelmeli, getirilmeli.

Bugünün iyi günler olabileceği akıldan çıkarılmayarak mutlaka ama mutlaka bir ortak acil eylem planımız hazırda bulunmalı!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899