Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Hafta sonu hanımla G.Mağusa’daydık…

Yakın dostları ziyaret edip hoş beş ettik!

Sohbetlerde konu dönüp dolaşıp yaşanan kaos ortamına geliyordu…

Bıktık usandık ama şu sıralar hayatın da gerçeği bu ne yazık ki!

Kimse de ne tatil ne hafta sonu modu filan kalmadı…

Vatandaşın ortak konusu ve sorusu ‘ne olacak halimiz’ oluyor ve tünelin ucunda ışık da gözükmediği için bunalımda olan bir toplum haline geldik!

Bize sorduklarında da genelde şunu söyleriz arkadaşlara…

Bundan sonra illa ki tasarruf etmek gibi bir zorunluluğumuz var!

Çünkü artık önünü gören tek bir sektör ve kesim yok…

Elde avuçta biraz da olsa ne ala!

Bunu koruyup kötü günlere hazırlık yapmaktan başka bir şey gelmiyor aklımıza…

Peki elde avuçta olmayanlar?

Birkaç haftalık süreçte fakir olanlar…

Ya da kendini ansızın borç batağında bulanlar!

Banka borçluları?

Bu konuda son durum şudur;

Debelendikçe batıyoruz!

Kimin nereye doğru battığı da hiç belli değil…

Çelişki ise şu;

Adaylar bayramlık elbiseleriyle dolaşıp pişkin pişkin bakıyorlar yüzünüze…

Kazandıkları zaman öyle sözler veriyorlar ki, ağlayalım mı yoksa gülelim mi diye soruyoruz kendimize!

Hanım sağ olsun bir alışveriş merkezine girmesin…

Oturayım bir kenara kahvemi içerken seni bekleyeyim derim ama ne mümkün!

Kadınların ortak noktası bu, bir ürün almak için gezecek de gezecek…

Her zaman olduğu gibi önce nazlandık sonra koyulduk peşine, mağaza mağaza geziyoruz!

Aslında iyi de olmadı değil…

En azından biz de gözlem yapmış olduk!

Gördüğümüz dostlarla da ayak sohbetleri filan…

Ellerindeki poşetlere gözüm gidiyor, bir iki cılız paketten başka bir şey yok!

Ortak görüş, her şeyin çok pahalı olduğu…

Zaten çoğu da bizim gibi şöyle bir gezmeye çıkmışlar hava almak için!

Aslında kadınların esas amacı yeni yıl için biraz giyim kuşam alışverişi ama…

Nerde o eski günler!

Fiyatlar çıldırmış…

Geçtiğimiz yılın en az iki katına çıkmış!

Bütçe belli, gelecek korkusu var, artık onlar bile yaşanan felaketin farkına varmış olmalılar ki geziyorlar ama fiyat sormaya bile cesaret edemiyorlar…

Zaman zaman mağaza sahipleri ile de sohbet ediyoruz…

Haliyle işler nasıl diye de biraz da sıkılarak soruyoruz;

Gayet iyi deyince de şaşırıyoruz ama onlar adına da seviniyoruz…

Diyorlar ki;

Şu anda çarşıyı ayakta tutanlar Rum komşularımızdır…

Bu kadar basit işte!

Geliyorlar önce akaryakıtlarını yanı fiyata alıyorlar sonra hücum marketlere…

Hepsinin de bagajları hınca hınç dolu!

Sonra ver ilini alış veriş merkezleri…

Yeni yıl da yakın da giyimdi kuşamdı, hediye paketleriydi, değmeyin keyiflerine!

Düşünsenize bir şu anda paraları bizim paradan tam 20 kat daha fazla değerli…

Aynı fırsat bizim elimize geçse yapmayacak mıyız?

Yapmam diyen yalan söyler…

Biz kapılar ilk açıldığında güneye iki kilo yoğurt iki sağ maydanoz almaya giden çok kişiyi gördük!

Hem de en milliyetçileri de dahil…

Zaten bu işin ayıbı da yok ki!

Ne yalan söyleyelim tabloyu görünce esnafımız adına sevindik…

Çünkü onlar için güneyden gelenler bir hayat öpücüğü oluyor!

Zaten başka türlü ayakta kalmalarının imkanı da yok…

Astronomik kiralar ödüyorlar, yanlarında insan çalıştırıyorlar, devlete olan vergi borçları var, var da var!

Biz ekonomik olarak tamamen çökmüş durumdayız…

Hani hep deriz ya çocukların geleceği için bir şeyler yapalım!

Bir çoğu için arkın bunun da mümkünatı yok çünkü bizzat bizler bırakın çocukları kendi geleceğimizi bile göremez haline geldik…

Komşu öyle değil ki yani!

Biz ezildikçe gelip bizim çöküşümüzden fazlasıyla yararlanıyorlar…

Helali de hoş olsun!

Bundan sonra dönem, Rumlar alacak ve biz sadece bakacağız…

Nereye doğru savrulduğumuzu bile bilmeden!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tolga Ahmet RAŞİT, un fabrikasını sözde kapatma kararı hükümete karşı sadece bir blöf olarak algılandı. Bazı kararlar alırken bir değil çok kez düşünmek gibi bir zorunluluğunuz olduğunu unutmamanız gerekiyor!

Sayın Sedat YILDIRIMLAR, sadece Mesarya değil ülkenin genelinde bir takım ziyaretler gerçekleştirerek partiniz için yoğun bir çalışma ortamına girmeniz dikkatlerden kaçmıyor. Bu arada her zaman olduğu gibi bu kez de tahminleriniz bir kenara yazıldı bakalım tutacak mı?

Sayın Mehmet BULANIK, öğrencilere özel simidin yarı fiyata satılması kararınız kamuoyu tarafından memnuniyetle karşılandı. Başta süt olmak üzere başkana ürünlerin de iş insanları tarafından sübvansiye edilmesi artık kaçınılmaz hale geldi. Hadi bakalım pamuk eller cebe…

Sayın Serhat AKPINAR, sadece Girne’de değil ülke genelinde özel ekipler kurarak seçimlere hayli iddialı hazırlandığınız konuşulmaya başlandı. Siz yine de bizzat kendiniz çarşıya inmeniz gerekiyor zira bizim seçmen kitlesi sırtının sıvazlanmasını artık gelenek haline getirmiştir…

Sayın Hüseyin Çavuş KELLE, G.Mağusa kulislerde seçimlerde kazanma şansınızın her geçen gün arttığını konuşmaya başladılar. Anlaşılan şu anda potadasınız bunu değerlendirmek de artık sizin elinizde…

Sayın Bertan ZAROĞLU, YDP’den ayrılmanız ilk bakışta epey tartışılmıştı ancak son gelişmeler nedeniyle haklı olduğunuz konuşulmaya başlandı. Bu arada YDP’den kopanlar ile dirsek temasını artırdığınız gözleniyormuş, yakında operasyon mu var dersiniz?

Sayın Çetin SADELİ, bu genel seçimde de ada genelinde karma tepki oylarının size yönlendirileceği tahmin ediliyor. Böylelikle partinizi de hayli oy kazandıracaksınız hadi bakalım hayırlara vesile olsun…

Sayın Nahit ÖNCÜ, sizin mekan bir kez daha G.Mağusa’nın seçim kulisleri merkezi haline dönmüş diye duyduk. İpi göğüslemek isteyenlerin mutlak suretle oradan geçmesi de kaçınılmaz hale gelmiş, konukları ağırlamak da artık sizden…

Sayın Hasan TOSUNOĞLU, seçim stratejini tamamen ekonomik unsurlar üzerinden belirlediğiniz gözlerden kaçmıyor. Seçmenin derdi de bu kez ekonomi olduğuna göre doğru bir yıl haritası belirlediniz demektir…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, G.Mağusa kontenjan adaylarından birisi seçim sürecinde bir hayli başınızı ağrıtacak gibi görülüyor. Stratejik bir hata yaptınız umarız bunun bedeli çok ağır olmaz. Zira parti içi muhalefet de bu konuda bir hayli öfkeli görünüyor…