Rum tarafının açmazı

Kıbrıs sorunu, Rumlar için Megali İdea (Büyük fikir) çerçevesinde adanın Yunanistan’a bağlanması (ENOSİS) sorunudur…

Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye için ise ENOSİS’i önleme sorunudur…

Ama aynı zamanda iki Halk arasındaki bir egemenlik sorunudur da…

İngiltere 1960’da egemenliği sadece Rumlara devretmedi; iki halk arasında eşit olarak bölüştürdü…

Kıbrıs Cumhuriyeti iki eşit-egemen halkın kurucu ortaklığına dayalı bir devlet olarak kuruldu…

Egemen eşitliğimizin simgesi-güvencesi, veto ve ayrı oy çoğunluğuna sahip olmamızdı…

Rum ortak, Türk halkının bilgisi ve onayı dışında, kendi başına karar alıp uygulayamazdı…

Rum tarafı ENOSİS’in yolunu açmak için 2 adım atmalıydı:

Egemen-eşitliğimizi yok ederek bizi azınlık statüsüne düşürmek, çoğunluğun yöneteceği, azınlığın boyun eğeceği bir yapı kurmak ve Garanti Anlaşmasını iptal ettirmek…

1963’de, Anayasanın 13 maddesini değiştirerek, siyasi eşitliğimizi, veto ve ayrı oy çoğunluğu hakkımızı yok etmeyi, bizi azınlık statüsüne düşürmeyi ve Rumların egemen olacağı bir yapı kurmayı planladılar.

Devamla 1964 yılı başında Dışişleri Bakanı Kiprianu yaptığı basın toplantısında “garanti anlaşmasını tek yanlı olarak feshettiklerini” açıkladı…

Bu dayatmayı reddederek direnişe geçmemiz tüm adaya egemen olmalarını önledi…

Ne ki, 1964’de adaya çıkarılan 20 bin Yunan askerinin de yardımıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve adanın yüzde 97’sini işgal ettiler…

BM de 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararla, aklı sıra bu işgale meşruiyet kazandırdı.

Böylece, 1960 Antlaşmalarına ters olsa da, yüzde yüz Rumlardan oluşan bu işgalci Rum devleti, Kıbrıs’ın tek meşru egemen devleti olarak tanındı…

Türk Halkı sırf bu işgale, eli kanlı, soykırımcı, Rum’un egemenliğine boyun eğmedi diye “uygar dünya!” tarafından cezalandırılarak ambargo altına alındı, tecrit edildi…

Akıncı hala anlamazlıktan geliyor ama 56 yıl sonra bile hedefleri hala değişmemiştir…

Hala “çoğunluk-azınlık” ilişkisine dayalı, kendilerinin egemen olacağı, bizim de azınlık hakları ile yetineceğimiz bir sözde “çözüm” istiyorlar ve garantörlüğe karşı çıkıyorlar…

HEDEF DEĞİŞMEDİ
1963 saldırılarından 56 yıl sonra, bugün Doğu Akdeniz’de yapmak istedikleri de aynı şeydir…

1963 Kanlı Noel işgalini ve egemenliklerini 2019’da denizlere de yaymak istiyorlar…

“Bu bizim egemenlik hakkımızdır, görüşmeyiz, ortak komite kabul etmeyiz” demelerinin nedeni de budur…

Açmazları şudur:

BM ve AB’nin tanıdığı gibi 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti iseler, eşit söz ve pay hakkımızı kabul etmek ve bizim onayımız olmadan hiçbir adım atmamak zorundadırlar…

Öyle “Ben egemen devlet olarak denizlerin de sahibiyim, tek başıma her şeyi yaparım, günü gelince size payınızı veririm” diyemezler…

Eğer “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti değiliz, egemen Rum devletiyiz” diyorlarsa o zaman da karşılarında egemenlik haklarımızı konsolide ettiğimiz KKTC vardır ve ada ile denizlerinin eşitlik temelinde paylaşılması için KKTC ile görüşmek zorundadırlar…

Tercih kendilerinindir…

1963 Kanlı Noeli’nde yaptıkları işgali, 2019’da denizlerde yapmalarına asla izin vermeyeceğimizi ne kadar erken anlarlarsa, kendileri için o kadar iyi olacaktır…