ROLANDİS’İN UYARILARI RUM TARAFININ HALETİ RUHİYESİNİ GÖSTERİYOR

Nikos Rolandis, Güney Kıbrıs’ta, az sayıdaki aklı başında, sağ duyu sahibi ve gerçekçi siyasetçilerden biridir…
Kritik zamanlarda yaptığı uyarılarla Rum yönetimini akıl yoluna gelmeye çağırır, Türkiye ile baş edemeyeceklerini, o nedenle bir an önce çözüm için adım atmalarını talep eder…
Nikos Rolandis, Kiprianu’nun, Güney’in Başkanı olduğu dönemde Rum yönetimi Dışişleri Bakanı idi.
BM eski Genel Sekreteri Cuellar, Türk tarafının kabul ettiği 1985-1986 çözüm planlarını sunduğunda, Rolandis, Rum tarafının da kabul etmesi için çok uğraştı…
Ne ki Kiprianu, her iki planı da reddetti. Neticede ayrılığa düşerek istifa etti.
Geçmişte birkaç kez, Rum tarafının bugüne dek 15 çözüm planını reddettiğini, bu nedenle adada asıl çözüm istemeyenin ve çözümü engelleyenin Rum yönetimi olduğunu yazdı..
O nedenle sadece Rum yönetimi ve fanatik Rumlar tarafından değil, tüm siyasi malzemesi “ Türkiye çözüm istemiyor, çözümü engelliyor” safsatası olan KKTC’deki işbirlikçi sol tarafından da pek sevilmiyor, sözlerine itibar edilmiyor.. 
Dönemin Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'u, Annan Planını reddettiği için eleştirirken yazdığı şu ifadeler dikkat çekiciydi.
"Tassos Girne'ye hiç gitti mi? Kuzeyin topraklarına gitti mi? Orada neler olduğunu görmeye gitti mi? Hepsi Türk mührü taşıyan binlerce mağazayı, işletmeyi, evi, oteli, küçük ve büyük tesisi görmeye gitti mi? Gitmedi. Eğer gittiyse bize son 60 yıldır kendi aptallıklarımızla, ki bunun en büyük sorumlusu odur, kuzeyde yarattığımız 'İstanbul'u' ve 'İzmir'i' nasıl yerle bir edeceğini söylemesi gerekmektedir. Eğer gitseydi ağlayacaktı. Ancak 2004 yılında televizyondan yaptığı gibi değil, tek başına, için için ağlayacaktı."
DOĞAL GAZ KONUSUNDA DA UYARMIŞTI
Rolandis, doğal gaz gaspı konusunda yaptığı uyarılarında da Rum yönetimini “Türkiye’nin yaptığı ikazları ciddiye almamakla” suçlamıştı. Türkiye’nin yapacağım dediği herşeyi mutlaka yaptığını belirtmiş ve “Türkiye’nin ikazlarını blöf diye niteleyerek ciddiye almamanın kendilerini felakete sürükleyeceğini” defalarca söylemişti…
Bu uyarılarını önceki gün Politis gazetesinde çıkan söyleşisinde de yineleyen Rolandis, Türkiye’nin FATİH gemisini sondaj için Baf açıklarına göndermesinin kendisinin geçmişte yaptığı uyarıları haklı çıkardığını belirterek şöyle demiştir: 
“Yıllardır Türkiye’nin şakası olmadığını ve Türkiye’nin oturup izlemeyeceği uyarısını yaptım. 17 Şubat 2003’te Mısır ile Doğu Akdeniz’deki ilk münhasır ekonomik bölge anlaşmasını imzaladığım zaman, Başkan Glafkos Klerides’in bana ‘Niko, şimdi imzaladığın bu anlaşmayı al da ofisindeki kasana kilitle çünkü Kıbrıs sorunu çözülene kadar hiçbir şey olamaz’ dedi… 2005-2006’da şu öneride bulundum:
“Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ile hidrokarbon konusunda anlaşma yapalım. Hidrokarbonların değerlendirilmesinden devletin kasasına girecek her dolardan, anlaşma yapılacak bir miktarının –ki benim önerim 20-25 sent’ti- Kıbrıslı Türklerin, ya Kıbrıs sorunu çözüldüğünde veya çözülmezse 10 yıl sonra çekebilecekleri bir hesaba yatırılmasını önerdim. Bunu, onların değil, bizim çıkarlarımızı korumak için önerdim…Yazılarımda ‘Türkiye vurur veya sondaj yaparsa veya her ikisini de yaparsa biz ne yaparız?’ dedim…Türkler kazı yaparken biz müzakere mi edeceğiz? Senin için savaşacak ülke yoktur. Büyük sorunların varsa daima tek başınasındır. İyi zamanda dostun çoktur ama uçurumun kenarına geldiğinde, tek başına kalırsın. Erdoğan öngörülemezdir, tehlikelidir, bunu Afrin’de göstermiştir. Suriye’ye girdi, istediğini yapıyor. Erdoğan, Rusya ile çok değerli bir müttefik edindi. Biz, Türkiye profesyonel personel bulamayacağı için sondaj yapamaz takıntımızla kaldık. Azerbaycan var, şu anda İran müttefiki, bunlar, petrol konusundaki en iyi uzmanlardır. Yapacak personel mi bulamaz? 80 milyonluk ülke olduğunu ve Orta Asya’daki bir 80 milyonu daha kontrol ettiğini unutmayalım... Uçurumdan düştükten sonra şimdi ne diyeyim? Paylarını bildiklerinde, onlarınkini değil aslında kendi payımızı güvence altına alırdık. Durum çok zor. Erdoğan devam edecek. S-400 konusunda ABD’yi dinlemeyen Erdoğan, burada ne yapacak? İlerleyecekler, sondaj matkabını indirecekler, kim engelleyecek? Herhangi bir filo mu gelecek? Bizim için hangi filo Türkiye ile savaşacak? Bu nasıl 1964’te, 1974’te ve S-300’ler konusunda 1998’de olmadıysa, şimdi de olmayacak.” 
RUM TARAFININ HALETİ RUHİYESİ
Rolandis’in bu sözleri, FATİH’in Baf açıklarında sondaja başlaması nedeniyle, Rum tarafının haleti ruhiyesini, yani içine düştükleri psikolojik durumu gözler önüne seriyor..
Rum yönetimi, büyük umutlar bağladığı ABD, BM ve AB’ın sadece ortamı sakinleştirici birer açıklama ile vaziyeti idare ettiğini, kimsenin kendilerini kurtarmak ve FATİH’i uzaklaştırmak için donanmasını göndermediğini görmüştür…
Büyük bir hayal kırıklığı ve çaresizlik içinde, Egemenlik iddialarının tuzla buz olduğunu, gasp ettiği alanlarda Türk savaş gemilerinin dolaştığını görerek yıkılmışlardır…
O nedenle çaresizlik içinde, FATİH mürettebatı aleyhine Avrupai Tutuklama kararları ile zevahiri kurtarmaya çalışmaktadır..
Oysa bunu yapmakla, bela aramaktadır, devam ederse belasını bulacaktır, ne ekonomisi, ne korsan devleti ne de uyduruk ordusu kalacaktır…
Anastasiadis’in yol yakınken Rolandis’i çağırıp tavsiyelerini almasını, akıl yoluna dönmesini, gasp siyasetinden, hakimiyetçi-yayılmacı-hegemonyacı adımlardan, Türkiye’ye meydan okumaktan vazgeçmesi kendi yararlarına olacaktır