Gazimağusa’ da 2018 yılı başlarında meydana gelen Nijeryalı üniversite öğrencisi Kennedy Dede cinayetinin sanıkları Nidai Şanlı, Ozan Körkurt, Onur Körkurt, Simge Dağdur ve Zekeriya Kurucu’ nun yargılanmasına bugün 21.11.19 tarihinde Gazimağusa mahkemesinde oturum yapan Ağır Ceza mahkemesi tarafından devam edildi.

Bugünkü duruşmada cinayetin önemli görgü tanığı olan 18 yaşındaki Burcu Çelik dinlendi. Öğleden önce başlayan ve akşam saatlerine kadar devam eden istintak safhasında olay esnasında olay mahallinde bulunan ve o tarihte 16 yaşında olan ortaokul mezunu genç tanık Burcu Çelik gerek iddia makamı savcısı kıdemli Savcı Mustafa İldeniz gerekse savunma tarafının 5 avukatı tarafından sorgulanmasına gerek verdiği cevaplar gerekse cesur ve kararlı duruşu dikkat çekti.

Cinayet esnasında sanıklarla birlikte olay yerinde bulunan ve sanıklarla birlikte cinayet suçlaması ile tutuklanıp 40 gün süreyle tutuklu kalan Burcu Çelik tahkikat sonunda olayın içinde olmaması nedeniyle serbest bırakılmış ve görgü tanığı olarak iddia makamı saflarında yer almıştır.

Olay mahallinde yaşadıklarını, gördüklerini ve korkularını dile getirirken sürekli su içmekte olan Çelik sorulan tüm sorulara anında ve kesin bir tavırla verdiği cevaplar salonu dolduran izleyicilerin dikkatini çekti. Savunmanın 5 avukatının defalarca sorduğu sorular karşısında dirayetini bozmayan Çelik yeri geldi sorulan soruya soruyla cevap verince mahkeme başkanı tarafından uyarıldı.

Tehdit nedeniyle olay mahallinden ayrılamadım korktum

Olay mahalline giderken olacak olanlardan haberi olmadığına değinen Çelik önündeki aracın takip edilerek olay mahalli olan gölet gibi bir yere gittiklerini, burada sanık Nidai Şanlı’nın maktulü gölet kenarına yere yatırarak yumruk ve tekmelerle dövdüğünü, maktülün de acı içinde İngilizce olarak lütfen yardım edin diye inlediğini ve Allah ü Ekber diye dua ettiğini duyduğunu söyledi. Olay mahallinden kaçmak için etrafa bakındığını ancak Nidai’ nin kendisini vurmakla tehdit etmesi nedeniyle korktuğunu ve ağlamaya başladığını belirten Çelik sözlerini şöyle sürdürdü “ korktum, kaçamadım. 16 yaşındaydım ne yapacağımı bilemezdim oturdum ve ağlamaya başladım. O esnada simgeyi gördüm iki eli havada ve elleri arasında bir taşı yere doğru attığını gördüm” dedi. Sonrasında sanık Ozanı aradığını ve artık yapmayın dediğini Ozan’ ın da kendisine yeter sus diyerek telefonu yüzüne kapattığını söyleyen Çelikbir diğer sanık Zekeriya’nın yanına gelerek ağladığını ve bu olaydan hepimiz üzülüyoruz ancak sen ve ben daha çok üzülüyoruz dediğini belirtti. Sanık 1 Nidai’ nin yanına geldiğini ve  kendisine “ o adam benim 1000 dolarımı çaldı” dediğini kendisinin de o adamın nerde olduğunu sorduğunu, Nidai’nin de “orada bıraktım” cevabı üzerine”  kendisinin de “ya öldüyse” diye cevap vermesine karşılık Nidai’nin ölmeyecek diyerek ayrıldığını söyleyen Çelik, maktulün gölet kenarında el fenerine benzer ışık veren bir aletle de dövüldüğünü  belirtti.

Olay sonrasında Simge’ nin kendisine “bu olaydan kimseye bahsetmeycen. Sen bir şey yapmadın” derken sanık Zekeriya’ nın da yanında olduğunu ve hiç konuşmadığını söyleyen Burcu Çelik Simgenin evine giderken polisleri görmesi üzerine ifade vereceğini söylemesi üzerine polislerin kendisini polise götürerek ifadesini aldıklarını ve olayı anlattığını söyledi.

Elektro şok aleti tanıtımı mahkemenin ara vermesine neden oldu.

Savunma avukatlarındanUlaş Sabancı’nın tanık Burcu Çelik’ i istintak aşamasında kimsenin beklemediği bir olayla karşılaşıldı. Tanığın görmüş olduğu ve emare olarak tutulan elektro şok aletini tanıması ve nasıl bir ışık verdiğinin görülmesi istendi. Görevli memur emare şok cihazını tanığa gösterirken savunma avukatı bu cihazı çalıştırmasını talep etti. Görevli şok aletini çalıştırmasıyla aletten çıkan yüksek ses dalgası karşısında yerinden irkilen ve gözyaşlarına boğulan tanık nedeniyle ağır ceza heyeti duruşmaya ara verdi. Tanığın sakinleşmesi ve duruşmaya devam edebileceği beyanıyla duruşmaya yeniden devam edildi.

Polise ses kayıt örneği ve hastanede kan örneği verdiğini belirten tanık Çelik kendisine gösterilen ve olay gecesi giydiği elbiseleri ile emare alınan cep telefonunu tanıdı.

40 gün tutukluluğunun ardından 9 Mart 2018 tarihinde serbest kalmasından sonra polise açık bir ifade vererek gönüllü ifadesinde anlattıklarını aynen tekrarladığını belirten Çelik kimlik kartının numarasını niye bilmediği üzerine sorulan bir soruya karşılık “ kimlik kartımın numarasını bilmiyorum, ezberlemedim. 2 yıl önce 16 yaşındaydım. Kimliğim babamın yanındaydı. Bu olay sonrasında da kimliğim polis tarafından alındı” cevabını verdi.

İstintak safhasının sona ermesinden sonra dava kaldığı yerden görüşülmek üzere 25.11.19 pazartesi günü saat 10.30’ a tehir edildi. (MHA)