Evrim Kamalı    

Kıbrıs Manşet Özel Haber

Lefkoşa’da meydana gelen cinayet olayı ile ilgili olarak tutuklu yargılanan Cemaliye Onyıldız’ın aleyhindeki karar bugün açıklandı.

Zanlı Cemaliye Onyıldız’ın konuşma ve duyma engelli olmasından ötürü davayı anlaya bilmesi için özel tercüman hazır edildi. Zanlı Cemaliye Onyıldız 5 Şubat 2021 tarihinde saat 15.30 raddelerinde Lefkoşa'da Ali Hasip Sokak üzerinde bulunan ikametgâhın banyo odası içerisinde Halil İbrahim Mengi’yi kendisine cinsel tacizde bulunduğu için kafasına keser ile vurarak öldürdüğünü itiraf etmişti.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Şerife Kâtip ve Yargıç Murat Soytaç’dan oluşan mahkeme heyeti sanıkların aleyhine verilen kararı Aksun açıkladı. Aksun, sanığın işlediği suçların ciddiyet ve vahametine değindi. Aksun, sanığın işlemiş olduğu suçun müebbet hapis cezası öngören çok vahim bir suç olduğuna değindi. Başkan Fadıl Aksun, Yaşam hakkının gerek Anayasamız, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi düzleminde korunan ve en fazla değer atfedilen hak olduğunu belirtti.

Fadıl Aksun, kararda şunlara yer verdi:

Sanık suç tarihinde 66 yaşında, doğuştan duyma ve konuşma özürlü bir kimsedir, okuma yazma bilmez, işaret dili ile iletişim kuramaz ancak kendi ev dili ile yakından tanıdığı insanlara iletişim kurabilir.  Huzurumuzdaki sanık doğuştan engelli bir kimsedir ve tüm yaşamını bu engeli ile sürdürmüştür. İnsanın en temel algılarından olan duyma ve konuşma yetisinden mahrum büyümek ve gelişmek durumunda kalan sanığın bu yetilere haiz insanlar gibi düzgün geliştiği ve aynı anlama yetisine haiz olduğunu düşünmek büyük bir hata olur. Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Hakların Dair Uluslararası Sözleşmesi imza koyan devletlere engelli bireylerin haklarının sağlanması için mükellefiyetler yüklemektedir. Bu sözleşmeye göre Engellilerin eğitim, sağlık gibi temel haklarından devlet sorumludur. Engelli bireylerin toplumdan soyutlanmadan gelişimlerini sürdürmeleri ve yaşamaları en önce devletin sorumluluğundadır.Devlete düşen vazife engelli bireyleri tespit edip onların ihtiyaçlarını gidermek ve haklarını savunmaktır. Huzurumuzdaki sanık bir insanın iletişim kurabilmesi için gerekli hiçbir yetiye haiz değildir. Sanık duyamaz, konuşamaz, yazamaz, okuyamaz ve işaret dili bilmez. Engelle doğmak bir kaderse engeliyle atıl bırakılmak bir ayıptır ve bu ayıp en başta devlete aittir. Huzurumuzdaki sanığa eğitim hakkı bahşedilmiş olsa idi en azından okuma yazma öğrenebileceği ve tepkisini ifade edebileceği ortadadır.

Başkan Fadıl Aksun, sanığın suçu işlerken maktül tarafından cinsel ve fiziki saldırıya maruz kaldığını belirtti. Aksun, Sanığın mevcut engeli bu durumda yardım istemesine engel teşkil etmektedir. Yine sanığın yeğeni ve maktül tarafından sistematik bir şekilde manevi şiddet gördüğü ve ekonomik olarak sömürüldüğü de huzurumuzdaki bir olgudur. Ceza takdir ederken böyle bir hayat döngüsü içinde eve hapsedilmiş, kendisini ifade edecek herhangi bir yetisi olmayan bir sanığı diğer sanıklardan ayırmak mahkememizin en temel görevidir dedi.

Aksun, kararda şunları belirtti:

Huzurumuzdaki sanık sırf engelli olduğu ve başka bir seçeneği olmadığı için yeğeninin evinde kalmış ve onun hayatına tabi olmuştur. Tabi olduğu bu yaşamda tercihi olmayan kişilerle yaşamak zorunda kalmıştır. Dava konusu olay da tam bu esnada olmuş ve kendisine yapılacak olan saldırıyı başkalarına anlatamayacağı tahmin edilensanığa maktül tarafından fiziki ve cinsel saldırı yapılmıştır. Bu durumda sanığın bu suçu diğer algı handikaplarının yanında ciddi bir tahrik altında işlediği de ortadadır ve bu yönde bulgu yapar bu hususu sanık lehine değerlendiririz. Bu olayın sonunda bir insan hayatı yitirilmiştir. Hiçbir şartta insan hayatına bir başka kişi tarafından son verilmesi kabul edilemez. İnsan yaşamı en temel değerdir ve ortada bu insan tarafından işlendiği iddia olunan bir suç varsa buna ceza verecek olan bireyler değil, mahkemelerdir. Ancak olayı doğru zeminde değerlendirebilmek içindoğduğu şekliyle kaderine terk edilmiş, kendi dünyasında ve kısıtlı algıları ile yaşamış, kendine yapılanı istese de başkasına anlatamayacak, saldırıya uğradığında haykırıp yardım çağıramayacak durumda bir sanığın sanığın suç anındaki tepkilerini değerlendirmemiz gereklidir. Sanığın yaptığı eylemi haklı görmek mümkün olmasa da her davayı kendi olguları içerisinde değerlendirmek gerekir. Mahkemeler sanıkların şahsi durumlarını göz ardı edip sadece işlenen suçlara ceza verecek olsa idi biz yargıçlara ihtiyaç da kalmazdı. Tüm yukarıdakiler ışığında, ağır tahrik altında suç işlemiş, engelli olması sebebi ile handikaplı bir yaşam süren, 66 yaşında sabıkasız ve suçunu kabul eden bu sanığı mahkum ettiğimiz davadan 9 yıl hapis cezasına çarptırırız. Dedi.