Yaklaşık bir yıldır Yeni Tip Koronavirüs’ün neden olduğu pandemiyi konuşuyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü’nden tutun da dünyadaki bilim insanları, tıp doktorları, pandeminin başından bu yana virüs ile ilgili görüşlerini insanlık ile paylaştılar.

İtalya’da binlerce Covid-19 vakası görülene kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan etmemesi çok tartışıldı.

Ardından maske ve mesafe konuları yine çok tartışıldı.

Tüm dünya refleks olarak kapandı/kapatıldı.

Ülke ekonomileri, toplumların psikolojileri altüst oldu.

İlk dalgada ciddi kapanmalar yaşanırken, ikinci dalgada gerek ekonomiyi daha fazla riske atmamak için gerekse toplumun kapanmaya karşı psikolojik reaksiyonları nedeniyle, artan vakalara rağmen ciddi kapanmalar gerçekleşmedi.

Bu da ciddi bir çelişki olarak dünya pandemi tarihine geçti.

Ne ilginçtir ki, Bill Gates 24 Nisan 2020’de, Covid-19’a karşı geliştirilecek bir aşının, sıradan aşılardan farklı olması gerektiğini söyleyen ilk kişi olarak dikkatleri çekti.

Dünyada milyonlarca bilim insanı dururken Bill Gates’in bu açıklaması kimsenin tepkisini çekmedi. Çünkü dünya genelinde Bill&Melinda Gates Vakfı’nın finanse ettiği 100’ün üzerinde genetik araştırma laboratuvarı ve yine 100’ün üzerinde aşı için çalışan laboratuvarlar vardı.

Kendilerini bilim insanı ilan eden birçok kişi, pandemi ile ilgili güncel konuları temcit pilavı gibi önümüze servis ederken, halkımız dönüp dolaşıp maske-mesafe-hijyen üçgenine sıkıştığını fark etmeye başlamıştı.

Tam da bu sırada, PCR testleri imdada yetişti.

Seyahat edebilmek, insanlara mesafeli de olsa yaklaşabilmek, karantina ve izolasyondan kurtulabilmek için tek çıkar yol PCR testi idi.

Bugüne kadar tam olarak dünya genelinde kaç PCR testi yapıldığına dair herhangi bir çalışma olmasa da, tüm dünya genelinde Covid-19 tanısı konulan birey sayısının 5 yüz milyondan fazla olduğunu düşünecek olursak, PCR testlerinin de iki milyara yaklaştığını söylemek pek de yanlış olmayacaktır.

PCR testleri de çok tartışıldı. Normalde duyarlılığı %98’den fazla olan PCR yönteminin, Koronavirüs’te duyarlılığı %63’e kadar iniyordu.

Bazı bilim insanları PCR testlerinin anlamsızlığını dile getirirken, paralelinde Bill Gates de bunun yerine göre saçmalık olduğunu gülümseyerek ifade ediyordu.

Bu yorumların üzerine bal döken olay ise, Dünya Sağlık Örgütü sözcüsünün Covid-19 pozitif bireyle temas etmesine rağmen PCR testi yapmaması idi.

PCR testlerini temin eden ve yapan firmalar bir taraftan servetlerine servet katarken, diğer taraftan da dünya insanlarının genlerini toplamayı da başarmış oluyorlardı.

Toplanan bu genler, elbette aşı çalışmalarının yapılmakta olduğu merkezlere yönlendiriliyordu.

Çünkü hedeflenen aşı bir GEN AŞISI idi ve tüm dünya insanlarının genetik yapılarına uygun şekilde üretilebilmesi için, farklı ülkelerdeki genetik farklılıkların bir şekilde toplanıyor olması gerekiyordu.

Ve geçtiğimiz gün, önce Amerikan Pfizer ve Alman BioNTech firmaları, %90’ın üzerinde koruyuculuğu olan ve koruyucu etkinliği de yaklaşık 1 yıl sürebileceği öngörülen bir mRNA aşısını ürettiklerini dünyaya duyurdu. Ne ilginçtir ki aradan bir gün bile geçmeden, yine Amerikan Moderna da, aynı kalitede bir mRNA aşısı ürettiklerini yine tüm dünyaya duyurdu. Üstelik belirgin bir yan etkisi de yoktu. Bütün bunlardan daha ilginç olanı ise, tüm bu çalışmaları büyük ölçüde finanse eden ve yönlendiren isim hiç kuşkusuz Bill Gates idi.

Ve şimdi Yeni Tip Koronavirüs pandemisinde ikinci perde açılmak üzere.

Belki ilk ticari dozları, tüm dünya insanlığına bir ‘’noel veya yılbaşı hediyesi’’ olarak dağıtılacak, kim bilir.

Belki de PCR testlerinin gereksizliğinin ilan edileceği bir perde olacak üstelik bu yeni perde!

Bu perdenin en can alıcı sahnesi ise aşının mRNA aşısı olması.

mRNa demek, elçi demek ve bu elçiden DNA’ya dönüşmek demek. DNA’ya dönüşünce genimizin içine bu kodun yerleştirilmesi demek.

Aşının koruyuculuğun bir yıl süreceğini hesaba kattığımızda da, her yıl genimize yeni genlerin takılmaya devam etmesi demek.

Bir de Koronavirüs’ün mutasyonunu hesaba kattığımızda, bu aşıdan kolay kolay kaçıp kurtulmamızın mümkün olmaması demek.

Şimdi soruyu sormak lazım.

Eninde sonunda ülkemize de gelecek ilk mRNA aşısını kime yapalım?

Bana sorarsanız, genetikle ilgilenen, televizyon programlarına sık katılan, toplumun önünde olmayı seven, toplumu doğru yönlendirdiğine inanan kişi veya kişilere yapalım.

Sonra da ikinci perdeyi hep birlikte oturup izleyelim….

İletişim: 0542-8529899