Kıbrıs Rum liderliğinin KKTC’yi itibarsızlaştırmak için yaptıkları, UBP-DP-YDP hükümetinin yaptıklarının yanında hiç kalır” dedi. 
HP’den verilen bilgiye göre Özersay gündeme ilişkin yaptığı açıklamada, Başbakan ve EL-SEN arasında yaşanan gelişmelerde polis teşkilatının yalnız bırakılmasını, Gümrük Muhafızlık sınavında gençlerin zor duruma düşürülmesini, Akçay Sulama Birliği’nin yaşanan elektrik kesintisi nedeniyle düştüğü durumu hatırlattı. 
Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu’nun “Herkes elini taşın altına koymalı” çağrısına da değinen Özersay, “Biz elimizi taşın altına koyduk ama hükümet partilerinin ellerini göremedik. Çünkü onların elleri taşın altında değil vatandaşın cebindedir” ifadesini kullandı. 
 
“DEVLETİN İTİBAR KAYBETMESİNDEN ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ”
 
Kudret Özersay, ülkenin devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan olaylar yaşadığını söyledi. Bir Başbakan’ın böyle bir duruma düşürülmemesi gerektiğini belirten Özersay, “Önce Başbakan, sonra hükümet ve sonucunda da devletin itibar kaybetmesine neden olan şeyler yaşıyoruz. Geçen hafta sorduğumuz ama yanıt alamadığımız; Sayın Maliye Bakanı Bakanlar Kurulu’nda elektrik indirimine onay verdi mi? Onay vermediyse Başbakan çıkıp nasıl bu açıklamayı yaptı? Maliye Bakanı, Başbakan’ı ikna mı etti? Başbakan’ın sözleri havada mı kaldı?” diye sordu. 
Şartlar ne olursa olsun Başbakan’ın bir sendikayla o metni imzalamaması gerektiğini savunan Özersay, Polis Teşkilatı’nın kendini savunmak adına açıklama yapmak zorunda kaldığını belirtti ve şöyle devam etti: 
“Polis Teşkilatı neden bir açıklama yapmak zorunda kaldı diye düşündüler mi acaba? Hükümete göre sendika üyelerine polis gerçekten yasadışı dava okudu mu? Bu davaların geri çekilmesi ve disiplin cezası verilmesi Başbakan’ın söz verebileceği konular mıdır? Bu olup bitenler nedeniyle Başbakan’ın ve devletin itibarı zedelenmedi mi? Hükümetin itibar kaybetmesinin yanında devletin itibar kaybetmesinden üzüntü duyuyoruz. Biz bu devlete inanıyoruz ve devlete ilişkin hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
 
“ŞEHİR PLANLAMA DAİRESİ’NİN GÖRÜŞLERİ NEDEN YOK SAYILDI?”
 
Devletin ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirttiği bir başka olaya da işaret eden Özersay, şunları kaydetti:
“Bu sabah Bakanlar Kurulu tarafından, deniz kenarında bulunan özel bir şahsa ait olan bir evin önüne iskele izni verilmiş. Belli bazı kurallar çerçevesinde böyle izinler verilebilir. Plana göre ‘bir tesisin parçası olması kaydıyla’ izin verilebilir. Örneğin Yeşilırmak’ta bir restorana bir iskele izni verilmişti. Ancak Şehir Planlama Dairesi, şahsa ait böyle bir plan için Mart 2021’de yani bir yıl önce olumsuz görüş vermiş; tesisin bir parçası olmadığı için uygun bulunmamış. Şehir Planlama Dairesi olumsuz görüş verdiği halde, bir yıl sonra Bakanlar Kurulu’ndan bu izin nasıl çıkabiliyor? İşin erbabından oluşan kişilerin görüşü nasıl yok sayılır, anlamak güç. Mevzuata, hukuka aykırı bir karar alınmıştır. Kararın içine ‘kamu kullanımına açık olması kaydıyla’ ifadesi inanılarak mı yazıldı?” 
 
“VERİLEN TAAHHÜTLERİN YERİNE GETİRİLMEMESİ DEVLET İTİBARINI ZEDELER”
 
Temmuz 2021’de Ersan Saner döneminde sulama birliklerinin elektrik borçlarının tahsilinin yapılandırılmasını düzenleyen bir protokol imzalandığını hatırlatan Kudret Özersay, 12 milyon TL’lik protokolün imza töreninde dönemin bakanlarının hazır bulunduğunu söyledi.
Özersay, “Devlet taahhütte bulunmasına rağmen Akçay’daki sulama birliğinin ilgili faturası ödenmediği için Elektrik Kurumu, birliğin elektriğini kesti. Bu insanlar narenciye ürün kesimini yapamadı. Herkes bölgede kan ağlıyor. Konutlara da yeterli su verilemiyor. Bu sadece bir örnektir. Devletin kendi verdiği taahhüdü uygulamasını sağlanmazsanız, devletin itibarına zarar verilir.” diye konuştu.
 
“GENÇLER BU DEVLETE NASIL GÜVENECEK?”
 
Gümrük muhafızları sınavı meselesine de değinen Özersay, sınavın üstünden altı ay geçmesine rağmen kimsenin hâlâ sözlü mülakata çağrılmadığını belirtti. Bu sorunun hâlâ devam ettiğini söyleyen Özersay, “Bu gençler bu devlete nasıl güvenecek? Gençler hâlâ bekliyor. Son haftanın içindeyiz, aksi takdirde bu sınavlar yanacaktır” dedi.
 
“SERBEST LİMAN YASADIŞI İŞLEMLE YANLIŞ BAKANLIĞA BAĞLANDI, 55 KURULUM BAŞVURUSU BEKLİYOR”
 
Serbest limanla ilgili daha önce defalarca uyarmalarına rağmen, yasa dışı işlemle yanlış bakanlığa bağlandığının altını çizen HP Genel Başkanı, şöyle konuştu:
“Yasa dışı işlemle yönetim kurulu görevden alındı, yeni yönetim kurulu atandı. Yasa dışı olduğu bilindiği için şu an karar almıyorlar. Bekleyen 55 kurulum başvurusu var. Her birinin kurulumu için 2 bin 700 dolar, yıllık bazda şirketlerin faaliyet harcı bin dolardır. Her birini çarptığınızda 3 milyon TL bekliyor ve bu konuda bir çözüm üretilmedi. Bütün bunların üzerine Sayın Fikri Ataoğlu çıkıyor ve ‘Herkes elini taşın altına koymalıdır’ diyor. Bizler elimizi her defasında taşın altına koyduk ama taşın altında sizin elinizi bulamadık. Çünkü sizin eliniz taşın altında değil, vatandaşın cebindedir. Bu koyulan fonlarla, vatandaşı düşünmeden belirlenen elektrik tarifesiyle eliniz vatandaşın cebindedir.”