Maraş tam 45 yıllık bir facia.
Önceleri anlaşma için bir koz idi.
Sonrası tam bir felaket.
Hatta afet.
Ne bir olası anlaşmaya koz olabildi.
Ne de bir güven yaratıcı önleme.
45 yılda yağmalandı, talan edildi.
Asfalt ortasında ağaçlar arşa değdi.
Ve bugün hayalet değil ölü bir kent.
Sophia Loren’lerin sayfiye yeri.
Raquel Welch’lerin tatil beldesi.
Ve bugüne geldik.
Hidrokarbon için bir koz artık.
Bunu herkes biliyor.
Türkiye’nin diplomasi atağının bir ayağı.
Bunu da herkes biliyor.
*****
Velakin bunu bilmezmiş gibi yapanlar var.
Maraş’tan Cumhurbaşkanlığı hayali görenler var.
Hani sıkılmasa "Maraş benim fikrim" diyenler var.
Kim mi?
Kudret Özersay elbette.
Ülke kan ağlıyor, o hala Maraş’ta tutuklu.
Ülkede yasadışılık herşeyin önünde.
O hala Maraş pilavını kaşıklamaya çalışıyor.
Bırakın kimse ciddiye almıyor.
Kimse umursamıyor.
Hatta herkes kıs kıs gülüyor bıyık altı.
Hade yahu diyerek kahkaha atanlar da var.
Veya esprilere konu edenler.
Ama gel gör Özersay kendi gerçekliğini yaşıyor.
*****
Bu sanal gerçeklik komik.
Komikten ziyade absürd.
Absürdden öte fantazi.
Bu iş olmayacak Sayın Özersay.
Bu Maraş işinden hiçbirşey elde edemeyeceksiniz.
Ve hatta siz Cumhurbaşkanı da olamayacaksınız.
Bırakın seçilmeyi aday bile olamayacaksınız.
Yazın bir kenara.
Size yürü da gorkma diyenler de sizi istemiyor.
Sizi alkış cekenler de sizi desteklemiyor.
Yalnızsınız.
Yapayalnız.
Haa, ama doğru ya!
Siz bunu çoktan haketmiştiniz.
İnsan ekermiş.
Ektiğini de biçermiş.