Örtülü ödenek konusunda verdiği sözü bile tutmayan Akıncı’ya, Kıbrıs sorunu konusunda niye güvenelim?

Kurtuluş savaşını Halktan toplanan yardımlarla, Lenin’in 1917 devrimi ile kurduğu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin gönderdiği para ve silahlarla, başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere, Kıbrıs dahil Dünya Türklüğünden ve Hint Müslümanlarından gelen gönüllü yardımlarla sürdürüp zaferle taçlandıran Atatürk, nerdeyse sıfır bütçeyle yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Cumhuriyetin ilanından sonra, işgalde yakılıp yıkılan ülkeyi sıfırdan imara başlayan TBMM hükümetinin bütçesi, sıradan bir İstanbul Yahudisinin banka hesabından daha azdı..
Üstelik bu bütçenin %18’i, Atatürk’ün üstlenmeyi kabul ettiği Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçlarını ödemek için ayrılıyordu… 
Bu ödeme, 1945 yılına kadar sürmüş ve bu tarihte, Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancı ülkelerle finans kuruluşlarına tek kuruşluk borcu kalmamıştı
Bütçenin %32’si askeri harcamalara, %34’ü ise memur harcamalarına gitmekteydi.
Geri kalan %16’ı ile de Atatürk yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etti…
O yüzde 16’lık bütçeden, yüzlerce gence, ülkenin ihtiyacı olan alanlarda görev almak üzere Avrupa’da burslar vererek çağdaşlaşma hareketini yönetecek genç yöneticileri yetiştirdi.. 
Atatürk bunu nasıl başardı?
Tasarruf yaparak, lüks harcamalardan, yüksek maaşlardan, makam ödeneklerinden, makam araçlarından, örtülü ödeneklerden kaçınarak, halkın her kuruşunu alt yapı yatırımlarına yönelterek ve her kuruşun hesabını vererek, kalkınmayı, planlı-programlı bir şekilde yaparak başardı…

KKTC’DE MİRASYEDİ HOVARDALIĞI

Bizde ise Cumhurbaşkanından, Başbakandan, bakanlardan başlayarak, müsteşar ve müdürlere kadar, kimse lüksünden, gösterişten, izaz ikram giderinden vazgeçmiyor,.. 
Başta Sivil Havacılık ve Gümrük Daireleri olmak üzere özellikle bazı dairelerdeki memurlar, maaşları kadar ek mesai almaya devam ediyorlar 
Onca zor bir dönem geçirmemize karşın, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve koalisyon ortağı parti başkanları ne örtülü ödeneklerden, ne makam araçlarından, ne özel şoförlerinden, ne gösterişten, ne ek mesai yaptırmaktan vaz geçtiler…Makam şöförleri bu nedenle milyonlarca TL ek mesai alıyor…

Bakın, 2019 bütçesinde; Akıncı’ya, hiçkimseye tek kuruşluk hesap verme zorunluluğu olmadan şahsi kullanımı için verilen örtülü ödenek 1.3 milyon TL’dir…
Başbakan Erhürman’ın örtülü ödeneği 850 bin TL’dir…
Koalisyon ortağı diğer 3 parti başkanının her birinin örtülü ödenekleri 500’er bin TL’den toplam 1.5 milyon TL’dir..
Özetle, koalisyon ortağı 4 parti başkanı ile Cumhurbaşkanının kimseye tek kuruşluk hesap verme zorunluluğu olmadan şahsi kararlarına ve tercihlerine göre dağıtmak için sahip oldukları örtülü ödenek toplamı 3.650 milyon TL’dir…
Dilerlerse bu örtülü ödeneği aile bütçesi olarak dahi kullanabilirler…Artık onlara kalmış..Çünkü hesabı, kitabı, belgesi sorulmaz
Dilerlerse, örtülü ödenek parası ile, kendilerine övgüler düzüp yalakalık yapacak, muhaliflerine karşı tetikçilik yapmak, onlara saldırtmak için kullanacak sözde “gazeteci” dahi kiralayabilirler…(Basında bu şekilde örtülü ödenekten maaşa bağlanan yalakalar, ne yazık ki vardır…
Dilerlerse, parti yayın organına ve orda çalışan partili militanlara bu ödenekten kaynak dahi aktarabilirler…
1 milyon nüfuslu Rum devletinde 4 günlük gazete varken, ekonomisi kötü, nüfusu Rum’un üçte biri durumundaki KKTC’de bugün günlük 20 gazetenin yayınlanması bunun yapıldığı anlamına da geliyor..
Ne ki bu hiçbir zaman kanıtlanamaz…Çünkü örtülü ödeneğin harcama belgesi, faturası, makbuzu yok, hesabı kitabı da verilmez…
Beyfendilerin şahsi parası ya!!!
Niye hesap versinler ki?
Oysa Cumhurbaşkanı Akıncı ve bu partilerin başkanları seçim zamanlarında örtülü ödeneklere karşı olduklarını, bunun yasal dayanağı olmadığını, kullanılacak her kuruşun hesabının halka verilmek zorunda olunduğunu ve göreve geldikleri takdirde örtülü ödenekleri kaldıracaklarını söylemekteydiler…
Hatta Akıncı daha da ileri giderek, “eğer kullanmak zorunda olursa, tek kuruşuna kadar Halka hesabını vereceğini ve gerekli açıklamaları yapacağını” söylemişti
2018 bütçesinde örtülü ödenek konusu görüşülürken söz alan Akıncı’nın müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, “Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu ödeneği kullanmayacağı yönündeki sözünden herhangi bir geri adım atmak niyetinde olmadığını” dahi vurgulamıştı. 
Eee, nerde o verilen sözler.?
Eğer 4 gencin hayatını kaybettiği Ciklos yolu 6 aydır hala “para yok” gerekçesi ile yapılmamışsa ve hala trafik tek şeritten veriliyorsa, eğer Alsancak-Lapta Çevre yolu devamı 5 yıldan fazladır bitirilmiyorsa, eğer Lefkoşa Çevre yolu öyle yarıbuçuk kalmışsa, ama aynı anda örtülü ödeneklerde 3.6 milyon TL keyfe göre, hesap vermeden, harcanmaya devam ediyorsa, örtülü ödenek meraklılarının bundan utanması gerekmez mi?

AKINCI’YA NİYE GÜVENELİM?
Örtülü ödenek konusu, Kıbrıs sorunu gibi yaşamsal önemdeki bir milli dava konusunda elbette çok önemsiz kalır…
Çünkü, Kıbrıs davası, Halkımızın, devletimizin, gelecek kuşakların geleceğini, özgürlüğünü, bağımsızlığını, egemenliğini ilgilendiriyor…
Ve, bu denli önemli bir konuda AKIN’cı “herşeyi en iyi ben bilirim, benim dediğim olur, ben yaparım, kimseyi de dinlemem, dikkate almam, bildiğim yolda giderim” diyor…
Peki o zaman sormak gerekmez mi
-Örtülü ödenek gibi ikinci, üçüncü derecede önemli bir konuda bile Halka defalarca verdiği sözü tutmayan Akıncı’ya, doğrudan geleceğimizi ve yaşamımızı ilgilendiren Kıbrıs davası konusunda niye güvenelim?
O nedenle ona “sen önce halka verdiğin sözü tut, örtülü ödeneği nereye harcadığını belgeleriyle halka açıkla” deme hakkımız vardır…Bunu talep ediyoruz…