Devletin yetkili organlarından da sağlık sistemi içerisinde yer alan kanaat önderlerinin açıklamalarından da anlaşılması gereken tek bir şey var aslında ;

Kovid-19 salgını ile ilgili durum çok kötü.

Peşi sıra yapılan açıklamaların satır aralarından çıkarak daha açık bir ifade ile  söylenen “herkes başının çaresine baksın” yorumları ise “durumun vahametini” tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermekte.

Ve birbirimizi suçlayarak da Kovid-19 salgını ile mücadelede başarıya ulaşamayacağımız da gün gibi ortada.

Ve kontrolden çıkan veya kontrol altına alınamayan vaka sayıları da düşünüldüğünde Kovid-19 salgını ile mücadelede siyaset kurumu ve toplum olarak başarılı olmadığımız da ortada.

Geriye kalan tek şey var artık.

OHAL ilan ederek artan Kovid-19 vakaları karşısında olması gereken mücadelenin gereklerini hiç vakit kaybetmeden yerine getirmek.

Bir diğer gerçek var ki bugün geldiğimiz noktanın tek nedeni ise kısır tartışmalara esir olarak doğru karar alma ve uygulama noktasında ortaya koyduğumuz beceriksizlik.

Hükümeti, muhalefeti ve ilgili tüm kesimlerin “sergilenen eylemsizlik ve beceriksizlik” noktasında yok birbirinden farkı.

Bir toplum göz göre göre “ölümün kıyısına yaklaşırken” Kovid-19 salgını üzerinden tüm kesimlerin sadece ve sadece siyaset yaptığına tanık olduk bugüne kadar.

Ve bugünden sonrasını artık siyaset yapmadan düşünmek ve yönetmek zorundayız.

Hükümet OHAL ilan etme ve gereğini yapma cesaretini hiç vakit kaybetmeden ortaya koymak zorunda.

Devlet maliyesi ve ekonomi batacaksa da batacak ama bir toplum kurtulacak.

Ve batacaksa yeniden de hep birlikte çıkmasını başaracak potansiyele sahip Kıbrıs Türk toplumu.

Kovid-19 salgını ile mücadeleye dair her formülün uygulandığı ve başarılı olamadığı da şüphe kaldırmaz bir gerçek.

Tüm kesimleri mutlu ederek ve koruyup/kollayarak da farklı tedbirlerin de “yaraya merhem olmadığı” da su götürmez bir gerçek.

Hepsini hep birlikte yaşadık ve gördük.

Yaşamaya ve görmeye de devam ediyoruz.

Geriye tek bir şey kaldı; OHAL ilanı.

Hükümetin OHAL ilanını yapmama veya mücadeleye dair tedbirleri de bazı kesimleri koruma/kollama güdüsü ile sulandırma/yumuşatma lüksü yok artık.

OHAL sürecinin gereklerini yerine getirme konusunda da Kıbrıs Türk toplumunun ilgili kurumların göreve hazır olması ise içerisinden geçtiğimiz “karanlık dönemler”deki en büyük şansımız.

Yeter ki siyasi kararlılık ortaya konsun.

Muhalefet ile birlikte ilgili tüm kesimlerin de artık Kovid-19 salgını üzerinden siyaset yapmayı bırakması da elzem.

Ersan Saner Hükümeti ve muhalefetin de karşılıklı suçlamalar ve “ben demiştim, biz söylemiştik” övünmeleri ile kontrolden çıkan ve kontrol altına alınamayan Kovid-19 salgının üstesinden gelemeyeceğimizin farkına varması gerekli.

Bugüne kadar ekonomi ile toplum sağlığının kıyasıya bir rekabeti imiş gibi yönetilen Kovid-19 mücadelesinde UBP-YDP-DP Hükümeti artık “makas” değiştirmek zorunda.

Ana muhalefet partisi başkanı Tufan Erhürman başta olmak üzere Meclis’te yer alan diğer muhalefet parti liderleri Kudret Özersay ve Cemal Özyiğit ile meslek örgütlerinin de OHAL ilanına partiler üstü bir duruş ile destek verme zorunluluğu da toplumsal bir sorumluluk.

Açıklanmamasına rağmen tek bir gerçek var ki; durum hiç ama hiç iyi değil.

Ve “bu günler iyi günlerimiz” denilecek yeni bir sürecin arifesindeyiz.

Ve yarın geç kalmamak için bugün OHAL ilan edilmek zorunda.