Akıncı, Rum tarafının işgalindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, yönetimi ve refahı Türk halkı ile paylaşmak istemediğini ısrarla görmek istemediği ve tuhaf bir hayal dünyasında gezindiği için havanda su dövmüştür…

New-York vartasını da kazasız belasız atlattık…

Federasyoncular New- York’ta üçlü görüşme beklerken, iki devletli çözümü savunanlar ise istim üstündeydi…

Acaba çökmüş olan federasyon görüşmeleri kaldığı yerden ve garantörlüğün iptalini öngören Guterres belgesi temelinde başlar mıydı?

Endişeli bekleyiş Guterres –Akıncı görüşmesi sonuçsuz bitene kadar sürdü…

NELER OLDU?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu New-York’a Akıncı’dan önce gitti ve Guterres ile görüşerek işi bağladı…

Çavuşoğlu Guterres’e şu 3 mesajı verdi:

Görüşmeler kaldığı yerden başlayamaz… ( Anlamı; “haritayı ve garantörlüğün iptalini unutun” )

Önce gayrı resmi 5’li konferans toplanmalı. Tüm seçenekler konuşulmalı… Federasyon görüşmeye devam edilecekse siyasi eşitlik, takvim, dönüşümlü başkanlık, etkin katılım üzerinde anlaşılmalı…Sonra 3’lü toplantı yapılır, bunlar referans belgesine yazılır…

Türkiye kendi ve KKTC Kıta Sahanlıkları içinde hidrokarbon çalışmalarına devam edecektir… Türk tarafının sunduğu hidrokarbon önerisi hala masadadır…

Böylece Türkiye, Guterres’in, Anastasiadis ve Akıncı ile yapacağı görüşmelerin sınırlarını önceden çizmiş oldu…

Akıncı gidince, Çavuşoğlu onu ziyaret ederek Guterres ile yaptığı görüşmede söylediklerini anlattı ve ortak politika izlemesini istedi…

Akıncı itiraz etmedi, ancak Guterres ile görüşmesinde Çavuşoğlu’ndan farklı konuşarak, “ siyasi eşitliğin ve takvimin kabul edilmesi halinde GÖRÜŞMELERİN KALDIĞI YERDEN BAŞLAMASINA hazır olduğunu” bildirdi

Nitekim Guterres ile yaptığı görüşmede şu hususları vurguladı:

Anastasiadis, siyasi eşitlik, etkin katılım, dönüşümlü başkanlık, takvim konularını kabul ederse, federasyon görüşmelerinin kaldığı yerden ve Guterres belgesi temelinde başlamasına hazırdır.

Referans belgesine bugüne kadar varılan mutabakatların, 11 Şubat Anlaşmasının ve Guterres belgesinin geçerli olduğu yazılabilir…

Hidro karbon konusunda Türk tarafınca sunulan öneri geçerlidir

BM, Rum tarafına siyasi eşitlik ve etkin katılımın bir BM parametresi olduğunu söylemelidir

Guterres, Akıncı’yı dinledi ancak ne EVET, ne de HAYIR dedi…

Lute’yi Ekim sonu, DURUMA GÖRE tekrar adaya gönderebileceğini, referans şartlarında uzlaşma olursa Kasım ayı içinde 3’lü görüşme olabileceğini söyledi…

Akıncı’nın “Guterres’den Ekim veya Kasımda 3’lü veya 5’li görüşme olabileceğine dair sinyal aldım” dediği budur… ( BU BAĞLAMDA, AKINCI’NIN YAPTIĞI GÖRÜŞMELERDE, ÇAVUŞOĞLU’NUN YAPTIĞININ AKSİNE, GARANTÖRLÜĞÜ SAVUNMADIĞI DA GÖRÜLMÜŞTÜR…)

Görüşmelerin başlaması için Anastasiadis’in, “siyasi eşitlik, etkin katılım, dönüşümlü başkanlık, takvim” gibi konularda Guterres’e yeşil ışık yakması gerekmektedir..

Oysa Anastasiadis, Guterres ile yaptığı görüşmede yeşil ışık yakmamıştır…

Işığı yakmazsa Guterres, Lute’yi yeniden adaya göndermez…

Kaldı ki Anastasiadis, “Maraş’ı açma faaliyetleri ve Türkiye’nin sondajları durmazsa görüşmelere oturmayacağını” her fırsatta söylemektedir… Bunu Guterres’e de söylemiştir…

Sonuç aslında Akıncı için yeni bir hayal kırıklığıdır…

Akıncı, Rum tarafının işgalindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, yönetimi ve refahı Türk halkı ile paylaşmak istemediğini ısrarla görmek istemediği ve tuhaf bir hayal dünyasında gezindiği için havanda su dövmüştür…

Nitekim adaya dönmeden yaptığı açıklamada “Anastasiadis’in açıklamalarının umutlu olmaya imkân vermediğini” itiraf etmiştir…

Özetle, New-York’ta yeni hiçbir şey olmamıştır; bundan sonra da olmayacaktır…