Diyoruz ya bizim ülkemiz kendine münhasır bir ülke

Kurallar ve yasaların çokta bilinmediği bilenlerinde uygulamak için çaba sarfetmediği bir yer.

Bunun içinde vatandaş kimi zaman trajikomik zorluklarla mücadele etmek durumunda.

Ve anlatacağım bu hikayede bir ütopya yada kurgu değil. Tamamen gerçek.

2012 yılında bir vatandaşımız sonuçlanan bir davası ile ilgili olarak mahkemeye önceden yatırmış olduğu teminatını geri almak için müracaat eder.

Dava nasıl olsa sonuçlandığı için teminatınıda almakta bir sıkıntı yoktur.

Mahkeme mukayitliğine gider ve sonuçlanan davası ile ilgili mukayyitliğe yatırmış olduğu teminatını almak için geldiğini söyler .

Kendisine verilen cevap litaratüre geçecek hatta Kıbrıs fıkralarında yer bulacak kadar enterasandır.

Mahkeme Mukayyidinin mahkemeye ait parayı çalarak zimmetine geçirdiği bundan dolayıda parayı kendisine veremeyecekleri cevabını alır.

Vatandaşımız Muattabının mukayyit olmadığını .Kendisinin parayı mukayyide değil Devletin mahkemesine verdiğini dolayısı ilede parayı Devletinden istediğini parayı vermesi gerekenin Devlet olduğunu hatırlatsada bir sonuç elde edemez.

Sonrasında Yüksek Mahkeme Başkanına ,Başsavcılığa ve parasını yatırdığı ilçe mahkemesine bir yazı yazarak meramını anlatır.

Biliyor ki muattap olduğu kurum öyle abur cubur kural yasa bilmeyen bir kurum değil üstüne üstlük yasa ve kuralları en ince detayına kadar bilen hatta Devletin adaletli bir şekilde işleyişine yön veren bir kurumdur ve yasaları en ince ayrıntısına kadar bilen bu kurumun Dilekçe yasasına göre 30 gün içerisindede kendisine bir cevap vereceğini böylelikle hiçolmazssa yatırdığı parayı alıp alamayacağını yada ne zaman alabileceği konusunda bilgi alabileceğini düşünür.

Fakat beklenen cevap yine gelmez.

İadeli taahhütlü göndermiş olduğu dilekçelerine sonraki 7 senedede cevap gelmez.

Teminat olarak yatırdığı 1000 TL çok büyük bir rakam olmasada iş kendinin 1000 lirasını geri almaktan çok artık toplumsal bir olaya döndüğünü düşünerek böyle bir durumda Devlete olan güvenin tesisi açısından adalete olan güvenin sarsılmasının herşeden önce bir vatandaşlık görevi olduğunuda düşünerek 2019 yılında tekrar kalemi kağıdı eline alır ve ayni dilekçeyi tekrar yazıp Mahkemeye ve yüksek mahkeme başkanına gönderir.

Makbuz numarasını forma numarasını belirterek yazdığı bu 2. Dilekçesinede cevaben yine herhangi bir yazı gelmez.

Yalnızca telefoniyen bizim yapabileceğimiz bir şey yok Maliyeye dava açın denir.

Yüksek Mahkeme başkanı Sayın Narin Şefik hanımı ben mesleğine duyarlı yasalarıda en ince ayrıntısına kadar bilen biri olarak biliyorum.

Dilekçe yasasının gereklerini yerine getirecek duyarlılıkta olduğuda kesin.

İadeli taahhütlü gönderilen yazı 25 Temmuz da Yüksek Mahkeme tarafından teslim alınmış görünüyor.

Dilekçeyi teslim alan kişinin kendilerine iletmemiş olmasınıda düşünemiyorum.

Eğer iletilmişse neden vatandaşın dilekçesine yazılı cevap vermemiş oda soru işareti.

Halbuki Ombudsman Emine Dizdarlı kendisine gönderilen ve karara bağladığı birçok konuda kamu kurumlarına dilekçe gönderen ve cevap verilmeyen vatandaş dilekçeleri ile ilgili;

‘’Dilekçeye cevap vermeyen idare KKTC Anayasasına aykırı davranır ve KKTC Anayasası’nın ve keza İyi İdare Yasası’nın ilgili hükümleri uyarınca cevap vermeyen İdare, bundan dolayı doğacak zararları gidermeklede yükümlüdür’ demektedir.

Anayasaya aykırı davranan kurumlara ve yöneticilerine ne ceza verilir ?

Bundan doğacak zarar giderilir mi giderilmez mi ?

Devlet Mukkayidden para alıp mı vatandaşını ödeyecek ? bilemiyoruz.

Ama Devlete ve Adalete olan güveninin tesisi için kurumlar vatandaşın kendisine yazılan dilekçesine cevap vermekle yükümlü.

Bütün bunlar ışığında vatandaşın dilekçesine cevap vermeyen Yüksek Mahkeme Başkanına benim buradan bazı sorularım olacak.

Sayın Başkan

Biliyorum ki bu durumda olan tek bir vatandaş değil.Bundan dolayı sizin bu konudaki cevaplarınız yukarıda saydığım nedenlerden ötürü önemli.

Lefke Mahkemesinin Devletin organları olan Yüksek Mahkeme ve Sayıştaylık tarafından yıllarca denetlenmemesinden dolayı Muakkayidin çaldığı vatandaşın paralarının Mukayyidden alındıktan sonramı vatandaşın parası ödenecek.?

Yoksa vatandaşlar Mahkemeye yatırdıkları bu paranın üzerinden bir bardak su mu içsin.

Bundan sonra Mahkemede benzer bir olayda vatandaş Hakimin mukkayide teminat yatırılması emrine uymazsa suç işlemiş olurmu ?

Vatandaş parayı kime vermişse geriye ödemesinide ayni kişi veya kurumdan almaz mı?

Ve son olarak .

Vatandaş Mahkemeye teminat yatırırken bu teminatı Mahkeme Mukkayidine mi veriyor yoksa Devlete mi.?

BEKLİYORUZ.