MENÜDE KANSER VAR!!!

Toplum bilinci ve sorumluluk duygusu insanın önce kendisine duyduğu saygı ile başlar. Yaşanılan alanlarımızı korumak, kollamak, temizlemek ve de temiz tutmak insanın, insanlığın en büyük sorumluluğudur. Çevremiz ve onun temizliği geleceğimizin durumunu belirleyen en büyük faktördür.

Aşağıda resimde gördüğünüz günlerce haftalarca gündemi meşgul eden meşhur TEKNECİK SANTRALİ.

Mazot derdi bitmeyen, yakıt ihalesi son bulamayan, şalterleri indirildi mi halka tehdit savrulan, etiketli TEKNECİK SANTRALİ.

Bu sorunlarının yanı sıra en büyük sorunu kendisi teşkil eden bu santralin, bariz bir şeklide havaya, çevreye, insanlara ve hayvanlara verdiği zararın görsel hali. Soruyorum hangimizin eşi, arkadaşı, annesi, babası en acı olan da evladı yok ki bu hastalık ile mücadele etmeyen ve veya kaybetmeyen? Evet kabul ediyoruz bu illet hep vardı fakat bu kadar faal ve de aşırı denecek şekilde seyretmiyordu. Ve ne enteresandır ki bu santralin bulunduğu yerleşim yerindeki insanların küçümsenmeyecek kadar bu hastalıkla mücadele içinde oluşudur.

Teknecik santralinin çevreye, halka, çocuklarımıza ve hayvanlarımıza verdiği zararın bir haddi hesabı yoktur. En bariz görülen şekli ile... Sormaya inanın ki gücüm kalmadı ama yine de sormak istiyorum. Ne zaman hangi merci bu olayın ciddiyetine varıp aklı selim olarak bu hava kirliğine bu insan hayatı kıyımına bir çare bulup dur diyecektir?

23 Ocak 2022 gününü ip ile çeken ve de bol keseden alabildiğine sallayan hükümet sövalyelerinin bu konu ile ilgili herhangi bir planları bir rotaları varımdır?

Yaşam alanlarımız ki bu öncelikle evimiz ile başlar, araçlarımız, iş yerlerimiz ile devam eder. Sonrasında yürüyüş parkurlarımız, sokaklarımız, oyun parklarımız v.b insanların ve hayvanların hep birlikte yaşayabileceği yerleri temizlemek ve öyle tutmak biz insanların görevidir. Bunu için belediye kurumlarını ve de siyasetçileri suçlamak zinhar haksızlık olur. Hele ki yüce hükümetimizi asla.

Fakat santrallerin getirdiği, bilinçsiz geri dönüşüm sahalarının verdiği zararın ve oluşturduğu tehlikelerin sorumluları halk değildir. Hükümettir, devlettir ve de onu temsil edenlerdir. Şimdi rolleri değişelim. Halk size eğer ki şu maddeleri değiştirecek sözü vermezseniz ve de yapmazsanız, bizlere o koltuklardan kalkma sözü verip bunu tasdik de eder misiniz? Diye sorsalar hanginizin elli varacak bu şartların altına imza atmaya.

HİÇ BİRİNİZ.... Hepiniz çatınızı izole edip kendinizi kapatacaksınız. Benim evim, benim ailem, benim evladım diyerek koltuklarınızda dönmeye devam edeceksiniz. Çünkü yıllarca başlar ve de başta olma çabası içinde olan hepiniz, sadece ben, benim, benimkiler dediğinizi şu an ergenler bile biliyor. Halk sizin bu yalancı çoban hikayenizi dinleyeli ve de ezberleyeli inan ki yarım asır oldu. Boş kovadan çatlak ses çıkar. Kulaklarımız da beyinlerimiz de alıştı artık sizlere. Fakat unuttuğunuz şey şu ki halkını düşünmeyen başlar, bir gün ayak olmaya mahkumdurlar.

İktidar ateşten bir gömlektir. Onu kibirsiz, çıkarsız ve de ihanetsiz giyerseniz sizi ıstır korur kollar. Zinhar tersi sizi yakar.

KARAKUŞ