-Yazımın sonunda söyleyeceğimi başında belirteyim. Boş zaman buldukça sosyal içerikli analizlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabiki katkı koymak isteyenlerinde görüşlerini beklemekteyim.

- Ülkemiz ve Dünyamızı saran bir PANDEMİ ile karşı karşıya olduğumuz bir dönemden geciyoruz. Toplamda 27 milyon hasta 14 milyon iyileşen hasta ve 773 bin bu günkü sonuçlarla devam eden bir salgından bahsediyoruz. Bütün dünya gerek tedavisi ile ilgili gereksede aşı çalısmaları ile ilgili seferber olmuş durumda.Bir yandan da Dünya salgın savaşı içinde. Ben kendim kişisel olarak dünya bilimi adına açıkcası ümidimi kaybetmiş durumda değilim. Her gün haberleri takip edip bu güzel haberi beklemekteyiz hali ile. Ülke isimlerini saymakla bitmesede İtalya, İspanya,Amerika,İngiltere,Çin,İran vs gibi ülkelerin verdiği sağlık savaşı büyük boyutlarda.Peki ya ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ne olmuştu? Neler yaşanmıştı ?

-Hatırlayacağınız gibi ilk vakamız Salamis hotelde bir Alman turistle başlamıştı. Corona virüs ile ilk tanışmamız mart ayında olmuştu. Ardından hükümetimiz bir çok tedbir almıştı. Tabi bunlardan biri de evde kalmatı. Bir çok iş yeri, mekan kapanmıştı. Tüm uçuşlar durup adaya giriş çıkış kapanmış sadece birkaç karantinalı uçuş olmuştu. Hiç birimiz bu konuda bilgi sahibi olmadığımız gibi ne yapacağımızıda bilmiyorduk. Büyük bir panik havası yaşıyorduk evlerimizde, yetkililer açıklama yaptıkça o dogrultuda bir çok abartıda yaşadık.

Gerek yerel gereksede vaka sayısı artıkça dünyada görünen diger konular insan piskolojisindeki ANSİYETE BOZUKLUĞU artışı ve çiftlerin evde beraber kaldıkçaki geçimsizlikleri arttığı gözlemlendi. Tabki bunları hiç bir şekilde tasvip etmedigim gibi yaşanmasınıda dilemiyorum. Bu konumuz piskoloklara ait olduğu için bilimsel yazıları mevcuttur. Tabiki hayat devam etti, biz 10 günde 1 kez olsada çıkıp market,eczane,kasap gibi bir çok ihtiyacımızı karşıladık. Eve dönüşte müthiş bir dezenfektan işlemi hepimiz yaşamışıktır.

Hapşıran insana kötü baktığımız,öksürenden kaçtığımız, maske eldiven takmayana içimizden sövdüğümüz, kınadığımız günleri hatırlıyorum. İlk günler bahçeli evlerde ot sökme, temizleme işleri en üst seviyedeydi.

Hadda ben 2 tur temizlemiştim. Bahçemizin çimleri dahil iyice bakımlı hale geldi. Tabi bu durum fiziksel aktivitede oldu aynı zamanda. İlk günler temizlenmeyen dolaplar, silinmeyen camlar, perdeler ter temiz olmuştu. Zamanlarca bekleyen ev işleri corona sayesinden halledildi. Tabiki öteside var ki bende yapmadım degil. Corona sayesinde pişirmediğimiz yemekte kalmadı, hadda ben lahmacun bile yaptım acıkçası gayetde güzel olmuştu. Sosyal medyada yemek pişirme sayfaları dahi kurulup herkes bilgisini paylaşmışda oldu. Bedeli de bir çok kişinin kilo alması oldu tabi. Evlerimizde bir çok da aktivite yaratmış olduyduk. Evde bir çok da erkek kuaförü yetişti tabiki. Kendi saçını kesmeyen bir kişi kalmamıştır bence. Veya eşine, çocuğuna kestirmeyende.

İlk yaşadığımız panik, kaygı aslında bir ev yaşantısı olarak alışkanlık hale gelmişti. Ve bir çok etkisi halen daha devam etmekte. Özellikle ögrencilerin online eğitim konusu talebi hayli fazla. Tabi hepimiz bu alışkanlığın birazda tembelleştiğimizi gözlemlemekteyim. Biz bunları yaşarken hükümet de gerek yeterli malzeme gereksede Türkiye Cumhuriyetinden destek alarak hiç bilmediğimiz salğın ile uğraş veriyordu, halda da doğru veya yanlış veriyor. Tabi zaman içerinde yavaş yavaş vaka sayılarının da azalması ile iş sahaları kısmı açıldıktan sonra vaka sayıları sıfırlanıp tüm iş yerleri genel bir açılmaya ugradı.

Belli bir süre sonra işe çağrıldık ilk günler yaşadığımız işimzin özlemi aslında azalmıştı. Evde biz düzen kurduğumuzu farkına vardım. Doktordan rapor alıp işe gitmek istemeyenini dahi duydum. Aslında yazımın genelinde deginmek isteidigim başlıca konular önce kaygılandık, panik olduk sonra alıştık ve en son herkes olmasada tembelleştik. Ne demişti bir çok toplum önderi üreten toplumlar yaşar.

Bu gün gelinen noktada ise günde 17 uçak izni olmasına ragmen 11 uçak iniyor mevcut hasta sayımız 70 ve hiç birimiz ilk vaka günkü gibi kaygılı, sağlık kurallarına dikkat eden mesefayi koruyan durumda degiliz. Halbuki kendmizi olmasa bile karşımızdakilerini korumamız için tüm kurallara uyulması bir insanlıkl görevinin yanında duyarlılıkda içermektedir. Ben sizlere kısaca şekli ile biraz analizlerimi yapmak istedim. Gönül isterdi ki bu günler hiç yaşanmasın unutmayın dünyadaki en önemli şey başta saglık ve hep öyle kalacaktır. Saygılarımla