MEHDİLİK NEDİR, FETHULLAH GÜLEN MEHDİ MİDİR?

İlahi olsun veya olmasın dünyadaki bütün dinlerde ve milletlerde, bir “Kurtarıcı” inancı vardır.

 

Allah tarafından özel yetenek ve güçlerle donanmış “Beklenen Kurtarıcı” bir gün ortaya çıkacak, o milleti veya o din mensuplarını içinde bulundukları zelil durumdan kurtaracaktır.

 

Mesela Habeşistan Hristiyanları,  Kral Theodor’un ahir zaman Mehdisi “(Kurtarıcısı) olarak döneceğine inanıyorlardı. Aynı şekilde Moğollar, Cengiz Han’ın asırlar sonra dünyaya tekrar geleceğine, Moğol halkını içinde bulunduğu durumdan kurtarıp, eski şaşalı günlere döndüreceğine inanıyorlardı. Bu inanç halen daha yaşıyor Moğollarda.

 

Beklenen Kurtarıcı (Mehdi İnancı) Eski Çin ve İran kültüründe de vardı.

 

İslam dünyasına Mehdilik inancı ilk defa Şia taraftarlarınca sokulmuştur. Şüphesiz bu düşüncenin sosyal, siyasal ve dini sebepleri ve zemini vardır ve elbette bir makale ile özetlemek mümkün değildir.

 

Hz. Ali katledilip halifelik Emevi hanedanına geçince ve Emeviler,  Ali soyuna ve taraftarlarına şiddet ve zulüm uygulayınca, Şia imam ve ideologları bu düşünceye mensup insanlara ve taraftarlarına ümit verebilmek için “diğer dinlerde ve özellikle Hıristiyanlıkta var olan Mesih inancını İslami bir kisveye büründürüp “Mehdi” inancını haline getirdiler.  Hatta bunu Şia inancının bir şartı olarak ileri sürdüler.

 

Bu inancı pekiştirebilmek için Hz. Peygambere ait birçok hadisi tahrif edip bozdular veya bu inancı pekiştirecek birçok yeni hadis uydurdular. Kur’anda asla yer almayan ve hatta Buhari ve Müslim gibi hadis kitaplarında muğlak bir şekilde yer alan bu inanç, zayıf kabul edilen diğer hadis kitaplarında teferruatı ile yer almaktadır.

 

Ne var ki zamanla bu fikrin Kur’anda yer alıp almaması önemini kaybetmiş, sürekli ezilen, baskı ve zulüm gören Müslümanlar tarafından Mehdilik inancı bir kesin inanç haline getirilmiştir.

 

İslam dünyasında tarih boyu yüzlerce sahte Mehdi ortaya çıkmış ve Müslümanların dini duyguları şahsi emellere alet edilmiştir…

Hindistan Mehdisi Seyyid Muhammed (1504), Magrib Mehdisi Abdullah b. Tumert (1103) geçmişteki sahte mehdilerden bazılarıdır.

 

Mehdilik fikri zamanla o kadar kuvvetlenmişti ki  Mısırdaki Fatimi Devleti ve Kuzey Afrika’da ki Muvahhidun Devletleri, Mehdilik inancı üzerine kurulmuştu.

 

İslam’daki bu inancı keşfeden emperyalist ve Siyonist çevreler, İslam dünyasını karıştırabilmek için kendilerine bağlı yeni mehdiler icad etmekte gecikmemişlerdir.

 

Mesela Hindistan Müslümanlarını kontrol altında tutmak isteyen İngilizler, Gulam Ahmed isimli şahsı Mehdi olarak ilan etmişlerdi. Onun sayesinde Hindistan Müslümanları uzun süre İngilizlere boyun eğmişti.

 

Bazan da tersi oluyordu.  İngiliz emperyalizmine karşı çıkan Sudan halkı,  Muhammed Ahmed isimli (1885) şahsı Mehdi olarak ilan etmişti. Bu inancın gücünden faydalanmak isteyen Amerikalı zenci Müslümanlar bile Elijah Muhammed’i Mehdi olarak kabullenmişlerdi.

 

Bu uzun girizgâhtan sonra gelelim günümüze…

 

Fethullah Gülen’in ideologyasında “Mehdi” inancı oldukça önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. O vaazlarında “Mehdi’nin bir gün geleceğini ve İslam dünyasını içinde bulunduğu durumdan kurtaracağını” ısrarla vurgulayarak bu fikrin taraftarları arasında yayılmasını istiyordu...

 

Fethullah Gülen taraftarlarının ise  Fethullah Gülen’i bir Mehdi olarak gördükleri açıktır. Hatta O’nun (M. Fethullah Gülen) olarak kullandığı ismin başında ki (M) harfinin Mehdi anlamına geldiğini ve resmi isminde bu harfin olmadığını iddia edenler de bulunuyor.

 

AK Parti yöneticilerinin geçmişte ısrarla Fethullah Gülen’i ülkeye davet ettikleri ve hakkında açılan bütün davalar kapatıldığı halde onun niçin Türkiye’ye dönmediği sorusu, benim kafamı sürekli kurcalamıştır.

 

Öyle ya, Gülen Türkiye’ye dönmek için neyi bekliyordu ki?