Gelir gelmez pasaportuna el konulacak.

‘’Devlet’’in Hastanesi’nde ‘’temiz’’ olup olmadığına bakılacak!

Temiz isen önceden belirlenen odana yerleşeceksin.

Hastalıklı sisteme, hastalıksız hizmetinin kalite mührünü vuracak devlet!

Devlet garantisi altında olacak ‘’temiz’’ liğin!

Eskiler yenilere tecrübelerini aktaracak.

Takma bir ismin olacak!

Sabah erken kalkacaksın.

Duşunu alacaksın.

Öz bakımını eksiksiz yapacaksın.

‘’Kişiliğini’’ değil, ‘’dişiliğini’’ sergileyeceksin!

Akşam saatlerinde konsepte uygun giyineceksin.

Müzik başlayacak.

Dans edeceksin.

Büyülemektir görevin.

Karşı cinsini memnun etmelisin ki ‘’en iyisi BU’’ desinler.

Memnun etmezsen eğer,

Atılır mısın, satılır mısın?

Başına gelecekleri sen beğen!

Geçen hafta, feminizmle ‘’alay’’ eden coğrafya parçasında, Alayköy’de yaşanan bir olay…

Sohbeti kısa kesti diye bir kadın, şiddete maruz kalmış.

Erkeğin adı açıkça yazılmış, anladık…

Kadının adından ne istediniz?

Neden gizlemediniz?

Neden ifşa ettiniz?

Neresine hangi darbeleri aldığını ayrıntıları ile neden anlattınız?

Şiddet senaryosunun tüm detaylarını, topluma neden yaşattınız?

O kadına uygulanan şiddetin ilki, beden işçisi olmaktı.

İkincisi, hizmetinden memnun kalmayan bir müşteriden geldi.

Devletten ‘’temiz’’ mührünü alan kadın, sağlığı için özel hastanenin yolunu tutmuş! Uğradığı üçüncü şiddet de bu işte!

Diğerleri de polis ve medyadan. Adını açıkladıkları, neresine ne kadar darbe aldığını anlattıkları için. Kadın gururundan haberdar olmayanlardan gelmiş şiddetin diğerleri…

Medyaya birkaç gün önce yansıyan bu olay, aslında on gün öncesinin olayıydı.

Kadındı özne, şiddetti eylem!

Kadın yine yenildi.

Tokatı tek başına hissetti yine…

Meclisin kapısından bile giremedi şiddetin sesi!

Her tokatı, her yumruğu, her tekmeyi, en mahrem yerinde, ‘’ruhunda, onurunda’’ hissetti o KADIN!

Sahi…

Peki ya meclisteki feministler?

O darbeleri hissettiler mi?

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899