Anadolu rock müziğinin yapı taşlarından Cem Karaca’nın sesinden milyonları peşinden sürükleyen ve marş olarak benimsenen şarkının sözleri ve müziği Sarper Özsan’a ait.

“1 Mayıs, İşçinin Emekçinin Bayramı…”

Türkiye’de sol parti ve grupların bir şarkıdan öte marş olarak benimsediği 1 Mayıs İşçi Marşı, Bertolt Brecht’in Gorki’nin Ana romanından uyarladığı oyunun Türkiye’de perdelenmesi sırasında Sarper Özsan tarafından oyun müziği olarak yazılarak bestelenmiş.

Zamanla Türkiye’deki sol guruplarca benimsen, önceleri adı Sosyalist Parti olan İşçi Partisi tarafından parti marşı olarak kabul edilmiş.

1978 tarihli ve başrollerinde Kemal Sunal, Ali Şen, Sami Hazinses ve Meral Orhonsay gibi isimlerin yer aldığı “Köşeyi Dönen Adam” filminin final sahnesinin de sansürlenerek kesilmesine neden olmuştu, 1 Mayıs İşçi Marşı.

Ve “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünü ispatlarcasına değişen dünya ile birlikte 1 Mayıs’lar da farklılaşmakta.

1 Mayıs’lar o büyük anlatılara, o büyük toplumsal dönüşüm modellerine ve ütopyalara inat ideolojik temelden koparak Nisan 1 edasına bürünmekte.

Ve değişen dünya ve geçen zaman ile birlikte, uğruna can verilen ideolojilerin karşıt olduğu her olguyu nasıl da beslediği ve büyüttüğü,acı tecrübeler toplumlarca yaşanarak anlaşıldı.

Ne yepyeni bir güneş doğmuştur dağların doruklarından, ne de yurdumun mutlu günleri mutlak gelen günde var oldu.

Ne sömürü sona erdi, ne de yepyeni bir hayat inşa edildi.

Ezilen ve sömürülen sınıfların yarasına ne sosyalizm ne komünizm ne de kapitalist sistemin egemen oldu siyasi yapılar merhem oldu.

Ve kaybedilen hayatlar ve zamanlardan sonra, adil ve insanca bir düzenin güçlü demokrasiler ve ekonomiler ile var olabileceğini, bir önceki yüzyılın kuşağına inat, 21. Yüzyılın toplumları çok daha iyi anlıyor.

Ve dünün 1 Mayısları nostaljik, ütopik ve romantik bir geçmişte kalırken bugünün Mayıs 1’leri geçmişe yad edilen sloganvari basın bildirilerinden öteye gitmemekte.

İşçinin ve emekçinin hakları ile daha iyi bir dünyayı teoriden öteye götüremeyen büyük ideolojiler de bugünün görece evrimleşmiş kapitalist siyasi yapılar da, sosyal sınıflar arasındaki uçurumu kapatabilme refleksini göstermekte başarısız.

Kızıl atkı takarak meydanlarda slogan atmanın da yaraya merhem olmadığı gün gibi ortada.

Dünün romantik, nostaljik ve ütopik dünyasından dersler çıkararak “sınıfsız toplum” yerine sınıflar arası uçurumun en aza indirildiği ve ülkelerin zenginliklerinden tüm kesimlerin eşit fayda gördüğü yapıları kurmak ve güçlendirmek geleceğe karşı bir ödev.

Sorumluluk ise siyaset kurumundan başkasında değil.

Bugün günlerden, Mayıs 1.

Uğruna hayatlar verilen o büyük ideolojiler yeni bir dünya inşa edemedi.

Ancak, dünün 1 Mayıs’larından çıkarılacak dersler ile yeni bir dünya ve daha adil daha yaşanılabilir bir ülke kurmak mümkün.

Tüm İşçi ve Emekçiler başta olmak üzere tolumu oluşturan tüm kesimler için daha adil ve yaşanılabilir bir ülke kurmak, ödevimiz olsun.

1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun ama en çok da mutlu olsun.