Maraş konusunda hukuki durum

Her konuda, KKTC ve Türkiye’yi haksız, Rum’u haklı gören ve onların avukatlığını yapan kişi, parti ve örgütlerin bu iddiaları tümüyle temelsizdir…

Maraş’ın KKTC yönetiminde açılmasına, karşı çıkan teslimiyetçiler 3 gerekçe ileri sürüyorlar…

1-Maraş’ın Vakıf mülkü olduğunu kanıtlayan belge yokmuş

2-Belge olsa bile zaman aşımına uğramış

3- İngiltere Maraş’ta Rumlara tapuladığı Vakıf mülkleri için 1960’da 1.5 milyon sterlin ödemiş ve Rum işgalcilere verdiği tapuları meşrulaştırmış

Her konuda, KKTC ve Türkiye’yi haksız, Rum’u haklı gören ve onların avukatlığını yapan kişi, parti ve örgütlerin bu iddiaları tümüyle temelsizdir…

Vakıflar İdaresinin, Türkiye’den gelen uzmanlarla birlikte Kıbrıs-Osmanlı Vakıf arşivlerinde yaptığı ve 7 yıl süren araştırmadan çıkan sonuçlar şöyledir:

– “Vakıf Mallarını Araştırma ve Değerlendirme Projesi” kapsamında 2443 kütük defteri, 8 milyon belge gözden geçirildi.

– Buna göre,1878 öncesinde adanın yüzde 14’ü vakıf malıydı ancak İngiliz Sömürge Dönemi ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde vakıf mülklerin fiili kullanım oranı binde 6’ya düştü.

– 608 adet olarak bilinen vakıf sayısının, araştırma sonunda Kıbrıs genelinde 2220 olduğu ortaya çıktı. Vakıflara ait camiler, okullar, çeşmeler, mezarlıklar da tespit edilerek, haritalandırıldı.

-Vakıflara ait 190 olduğu bilinen cami sayısının gerçekte 400 olduğu belgelendi.

– Maraş’ın Mülhak Abdullah Paşa, Mazbut Lala Mustafa Paşa ve Mülhak Bilal Ağa vakıflarına ait olduğu belgelendi. Bunu kanıtlayan 7000 orijinal tapu ile Vakıf senetleri (Vakfiye) ortaya çıkarıldı.

– 1904’ten itibaren, yani daha ada hukuken Osmanlı egemenliğinde iken ve İngiltere adada geçici statüde kiracı olarak bulunurken, Vakıf hukuku çiğnenerek, vakıf arazileri üzerine yapılan binaların, açılan kuyuların ve ekilen ağaçların Rumlar adına, yasal dayanağı olmadan İngiliz tapu memurları tarafından kaydedilmeye başlandığı, süreç içerisinde mallar el değiştirdikçe ARAZİ MÜLKİYETİNİN DE Rumlar adına kaydedilmeye başlandığı belgelendi.

– Adanın İngilizlere kiralandığını gösteren 1878 tarihli antlaşmanın yanı sıra, 1920 Lozan Anlaşması ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmasında, “vakıf mallarının devredilmeyeceğine” ve “vakıflar hukukuna göre (Ahkam Ül Evkaf) yönetileceği”ne ilişkin maddeler bulunduğu saptandı.

– İngiliz Sömürge Yönetimi’nin, 1944’ten 1960’a kadar, icarını üstlendiği vakıf mallarına karşılık vakıflara yılda 2230 sterlin kira ödediği, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmasında bu yükümlülüğün Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devredildiği, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 3 yıl kira ödemeye devam ettiği, ancak, 21 Aralık 1963’ten itibaren kira ödemesine son verdiği, bu durumun da gasp edilen arazilerin vakıf malı olduğunu gösterdiği belgelendi.

– İngiliz Sömürge Yönetimi’nin 1959’da Cumhuriyet kurulurken Türk Toplumuna ödediği 1.5 milyon sterlinin, icar ücretlerini sabitlemesi sonucu vakıfların yaşadığı maddi kayıplara karşılık verdiği tazminat olduğu, bu ödemeyle vakıf malları üzerindeki haklardan vazgeçilmesinin hukuken mümkün olmadığı, esasen, İngiliz yönetimi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nde geçerliliği kabul edilen Ahkam Ül Evkaf’a göre Vakıf mallarının satılamayacağı, devredilemeyeceği, bağışlanamayacağı, devredilse bile Vakıf hukukuna göre geçersiz olduğu ve VAKIF MÜLKLERİ KONUSUNDA ZAMAN AŞIMININ GEÇERLİ OLMADIĞI saptandı.

Hukuki durum budur, dolayısıyla Maraş’ın açılmasına karşı çıkanların iddiaları saçmadır…