Hürriyet'ten Serkan Ocak'ın haberi...

Oyuncu Funda Şirinkal ile Maltalı Rene Cannao bir yıl önce İstanbul ’da evlendi. Çiftin Leonard Deniz Cannao adında çocukları oldu. Ancak evlilikleri yürümedi. Cannao, bir süre sonra evi terk etti. Şirinkal, eşiyle barışmak istiyordu. Bunun için Malta ’ya dönen eşi Cannao ’yla konuşmaya başladı. Cannao, Şirinkal ’ı Malta ’ya davet etti. Şirinkal, Malta ’ya gitti ancak hiç ummadığı bir durumla karşılaştı: Adaya gittikten birkaç gün sonra postacının getirdiği mahkeme kararıyla çılgına dönen Şirinkal, 23 Ağustos ’tan bu yana Malta ’da hapis hayatı yaşıyordu. Hikâyeyi bir de Malta ’da ulaştığımız Şirinkal ’den dinleyelim:

“Aslında evliliğimiz son derece iyi gidiyordu. ABD ’ye yerleşme planları yapıyorduk. Ancak birden değişti. 8 Mart ’ta evi terk etti. Skype ’tan konuşmuyor, oğlunun fotoğrafını bile görmek istemiyordu. Aradan zaman geçti. Sonra birden görüşmek istedi. Ben Yunanistan ’da buluşmak istedim. ‘Otellerde sürünmeyelim, Malta ’ya gel ’ dedi. Uçak biletlerimizi aldı. Barışmak umuduyla Malta ’ya gittim. ‘Çocuktan sonra zor bir süreç geçiriyor, bir sendrom yaşıyor ancak düzeldi, artık barışırız ’ diye düşündüm. Oğlumun birinci yaş günüydü. ‘Daha rahat ederiz ’ diyerek bana bir ev tutmuş. Birlikte birkaç gün o evde kaldık. Kendi evlerine beni götürmedi. Aklıma kötü bir düşünce gelmedi. Birkaç gün boyunca her şey çok güzeldi...”

HER ŞEY BİR OYUNMUŞ

“Bir gün postacı geldi. Mahkeme kararı uzattı bana. Boşanma ve çocukla ilgili bir dava açmış. Annesine çevirmesini istedim. Önce bir süre oyaladı beni. Sonra çevirmeye başladı. Meğer her şey bir oyunmuş. 180 derece bir dönüş oldu. Mutlu tablo bir anda sona erdi. Babası ‘Bu iş buraya kadar, çocuğu adadan çıkaramazsın ’ dedi... Çantamdan pasaportu da çalmış. Burada bir Türkiyeli avukat buldum. Yardımcı oluyor. Türkiye Büyükelçisi de bana destek oluyor. Ancak yasalar gereği bir yere gidemiyorum. Bana tuttuğu ev meğer 4 günlüğüne kiralanmış. Mecburen onların evinde kalıyorum. Evin içinde psikolojik baskı yapıyorlar. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyorum. Eşim kapının önüne kurduğu yatakta yatıyor. Kaçıp gitmemden korkuyor. Nereye gidebilirim ki?”

DELİLİK BU...


“23 Ağustos ’tan bu yana Malta ’dayım. Bebeğim bilmediği bir yerde. Alıştığı düzeni bozuldu. Çocuğa istemediğim yemekleri yediriyorlar. Bir yaşındaki çocuğun çikolata yememesi gerekiyor. Veriyorlar. Ada sıcak diye üzerine hiçbir şey giydirmiyorlar bebeğin. Beni evden kovamıyorlar ancak sürekli burası ‘bizim evimiz ’ diyorlar. Yıldırma politikası izliyor eşimin ailesi benimle ilgili. Gitmemi bekliyorlar. Ancak çocuğumu bırakıp nasıl giderim? Çocukla sürekli Maltaca ve İtalyanca konuşuyorlar. Çocuğun da psikolojisi bozuldu. Delilik bu. Resmen hukuk yoluyla burada hapis hayatı yaşıyorum.”

YASAL BOŞLUKLARDAN FAYDALANIYOR

“Malta ’da dava açıldığında mahkeme otomatik olarak yurtdışına çıkma konusunda tedbir kararı almış. Benimle ilgili açtığı davada ‘Eşim antideprasan kullanıyor, panik atağı var, çocuk bakamaz ’ demiş. Şimdi 18 Eylül ’deki duruşmayı bekleyeceğim. Ancak tedbir kararı kalkmayabilir. Karar çıkana kadar burada kalacağım. Bizdeki gibi hukuk burada da çok uzun sürüyor. Bu durum Lahey ’e göre de aykırı. Lahey çocuğun yaşadığı yerde dava açılabileceğini söylüyor. Buradaki yasal boşluktan faydalanıyor. Legal bir çocuk kaçırma olayı yaşanıyor...”

AVUKAT EREN KESKİN: 'ÇOCUK HAKLARINA AYKIRI'

"Evlilik Türkiye ’de yapıldığı için evliliğin yapıldığı ülke hukukunun geçerli olması gerekiyor. Malta ’yla karşılıklı anlaşma yok. Fakat Türkiye ’ ya da Malta fark etmiyor. Genel olarak aile hukukunu düzenleyen yasalar son derece erkek egemen. Bu nedenle Malta ’nın verdiği tedbir kararını böyle değerlendirebiliriz. Çocuk bakıma muhtaç. Bütünüyle bebeğin ve annenin hakları ihlal edilmiş. Evlilik devam ediyorsa ‘Yurtdışına çıkaramaz ’ diye bir karar aldırılabilir. Ama bu evliliğin yapıldığı ülkedeki hukuk kuralları geçerli olmalı. Çocuk haklarına aykırı.  Bir yaşında bebeğin alıştığı yerde yaşama hakkı elinden alınıyor. Çocuk hapis durumda. Hukuk aracılığıyla çocuğun rehin alınması durumu var. Türkiye ’de ben buna benzer bir durum hiç görmedim."