Aliye ’deki Sinan ’dan hiç hoşlanmamış, Binbir Gece ’deki Onur ’u kıyasıya eleştirmiş olabilirsiniz. Ama Muhteşem Yüzyıl ’daki Süleyman hakkında ne düşündüğünüzü herkes biliyor. Esas adam olurken esaslı bir adama dönüşmeyi de ihmal etmeyen Halit Ergenç, bir kere cuk oturdu o tahta, indirmek hiç de mümkün görünmüyor.

2009 EKİM ’İ... Nişantaşı ’nda bana verilen adresi bulmaya çalışıyorum. Nişantaşı benim muhitim değil, ortamım değil, tarzıma/bütçeme uygun değil ama vazifeliyim. Çalıştığım dergi bana önemli bir görev vermiş: Git şu adamla konuş. Şu adam dedikleri Halit Ergenç. Hakkında çok az şey biliyorum, o yüzden de gerginim biraz. Dizi oyuncuları hakkında fazla şey bilmem, magazin okumam. Ama magazinin o aralar kendisiyle epey ilgilendiğini biliyorum. Sebeb-i alakalarına gelince... Çok güzel bir sebep: Bergüzar Korel. Halit Ergenç, ses getiren dizi Binbir Gece ’deki rol arkadaşıyla, evlilikle tamamına erecek bir ilişkiye başlamış.

Şöyle düşünün, o dönem ne Muhteşem Süleyman ’dı, ne de erkek dergilerinin aranan kapak yüzü Halit Ergenç. Zaten bu sefer de kapak olmayacaktı dergiye. İsmi dergi konu toplantısında yeni yetme editörler tarafından telaffuz edilecek ama yayın yönetmeninden, muhtemelen bir başka isim gündeme getirilerek, dizisinin bittiği öne sürülerek, filmin çok izlenmeyeceği öngörülerek veto yiyecekti o zaman. Çünkü o zamana kadarki tüm başarısına, onca diziye rağmen hâlâ “esas oğlan” olamamıştı Ergenç ve Binbir Gece ’yle radarlarına girse de hâlâ AB gurubunu tavlayamamış, onların arzu nesnesine dönüşmemişti.

Belki bunda biraz da hep antipatik karakterleri canlandırmasının payı vardı. Aliye, döneminin en çok seyredilen dizilerinden biriydi misal ama Ergenç ’in kısmetine Erol Taş ’tan hallice bir karakter düşüyordu. Canlandırdığı Sinan Karahan, en azından başlarda, kadınlara zarar verebilme kapasitesi yüksek bir sosyopattı. Yine de benim dikkatimi ilk kez bu rolüyle çekiyordu. Evde paktlara bölünüyorduk onun yüzünden. Aliye ’ci eşime karşı, Sinan ’cı ben.

Aslında bu röportaja vesile olan şey bir dizi değil, bir sinema filmiydi. Yani bu kez bildiğim yerden gelmişti. Halit Ergenç, senaryosunu Onur Ünlü ’nün yazdığı, yönetmenliğini A. Taner İlhan ’ın yaptığı Acı Aşk filminin başrolünde oynayacaktı. Ama bir sinema sohbeti de yapamazdım onunla. Bir sinema dergisi değildi yazı bekleyen. O zaman geriye yapılacak tek şey kalıyordu. Halkın dizilerden yani canlandırdığı karakterler üzerinden, magazin sayfalarındaki haberimsi şeylerden ya da zaman zaman katıldığı talk show programlarından yarım yamalak tanıdığı, hakkında ancak fikir yürüttüğü Halit Ergenç ’i bir insan olarak ele almak. Onu Halit Ergenç yapan karakteristik özellikleri, hayatındaki dönüm noktalarını, önemli figürleri yapbozun parçaları gibi röportaja serpiştirmek. Öyle ki röportajı okuyan bu parçaları birleştirdiğinde ortaya Halit Ergenç çıksın.

Muhteşem standartlar...

Niye anlatıyorum bunları peki? İki nedeni var. Birincisi, bu yazıyı kaleme alan adamın (ben oluyorum) buna hangi hakla cüret ettiğini anlamanız için. İkincisi, Halit Ergenç ’in nereden nereye geldiğini daha iyi tasavvur edebilmeniz için. Çok izlenen Aliye ve Binbir Gece gibi dizilerde görünse de popülarite geri dönüşü açısından kadın oyuncuların gölgesinde kalan, TV dizilerinin güvenilir oyuncusu olarak iyi bir profesyonel olduğunu gösteren, kaliteli sinema filmlerinde rol alıp başarısına katkıda bulunan Halit Ergenç ’in gerçek potansiyeli, ancak ve ancak Muhteşem Yüzyıl aracılığıyla gözler önüne serilecekti.

Sabretmişti ama sonunda kader karşısına her açıdan avantajlı olduğu bir rol çıkarmıştı. Çok iyi bir dizide, en önemli, kimsenin gölgeleyemeyeceği, en kudretli erkek karakteri canlandıracaktı.

Tabii bu avantajlar tek başlarına yeterli değildi, Ergenç ’in de üstüne düşen önemli bir görev vardı: İşini iyi yapmak. Dizi sektörünün zorluklarına ve çalışma koşullarının hoyratlığına rağmen zordu en iyisine ulaşmak. Ama o dizinin ismine, canlandırdığı karakterin lakabına yakışır bir oyunculuk ortaya koydu. Muhteşemdi Halit Ergenç. Her öfkeli bakışıyla, her otoriter azarlayışıyla, yeri geldiğinde sevdalı bakışlarıyla, hastalanıp canı yandığında, kederlenip ağladığında, dört dörtlük kostümleri taşıyışıyla, duruşuyla... Muhteşemdi. TV standartlarını çok aşan bu başarılı oyunculuk toplumun Kanuni Sultan Süleyman algısını etkileyip değiştirebilecek, istila edebilecek kudretteydi. Bu kez gölgede bırakan oydu. Gölgede bıraktığı ise ders ve tarih kitaplarındaki Sultan Süleyman ’ dı.