Elele dergisi, mart sayısında yer alan Kadınlar Günü röportajı için Deniz Uğur’u seçti. Meme kanseri tedavisi gören, iki göğsü de alınan ve kemoterapi nedeniyle saçları dökülen 39 yaşındaki ünlü oyuncu hastalığıyla nasıl savaştığını anlattı.

“Kadın kahramanlar gibi hissediyorum kendimi” diyen Uğur, objektif karşısında bir kadın savaşçıyı canlandırdı. Fotoğraf çekimine saçlarını kazıtıp giden Deniz Uğur, dergi ekibine “Kafamın yapısı güzel değil mi? Herkes öyle söylüyor” diye sordu.

Sizin hayatta kendinize has bir duruşunuz var. Hiçbir zaman, “Yıkıldım, bittim, ne olacak şimdi” diyen bir kadın olmadınız değil mi? Bu çocukluğunuzdan gelen bir özellik mi, yoksa sonradan mı kazandınız? 
- Algıları açık bir çocuktum. Çevremde gözlemlediğim her olayda, izlediğim her filmde, hep güçlü ve lider kadınlar etkilemiştir beni. Herhalde yapısal bir şey bu. Ailemin kadınları da hep güçlü rol modellerdi.
   
Size göre güçlü kadın kimdir?    
- Aslında her kadın güçlüdür, sadece bazılarımız bunu keşfedememiştir. Güç, kadının doğasında var. Bir erkeğin acı eşiği, kadının acı eşiği yanında çok düşük kalır mesela. Hastalıklara, soğuğa, yorgunluğa ve acıya çok daha dayanıklı olacak biçimde dizayn edilmiştir kadın vücudu. Zihinsel açıdan da aynı şey geçerli. Sabır, hoşgörü, alttan alabilme, yapıcı davranabilme özellikleri vardır kadının kodlarında. Çünkü annelik kadına bahşedilmiş. İktidar elde etmek için erkeklerin davranış biçimini taklit eden kadınlar hata yapıyor bana göre. İhtiyaç duyduğu her şey kadının kendi bünyesinde mevcut. Yine de herkes için, yaşananlar karşısında sapasağlam ayakta durabilmek, mücadele edebilmek kolay değildir.

Siz kendinizde o gücü nereden buluyorsunuz?
- Ben çok inançlı biriyim. Yaradanın mucizelerine sarsılmaz bir şekilde inanıyorum. Hayatımda deneyimlediğim her olayda o gücü hep yanımda, yüreğimin içinde hissettim. Ama Polyanna gibi romantik bir iyimser olduğum söylenemez. Bunun yerine farkındalık yönüm gelişmiş. Kriz yönetiminde soğukkanlıyım. 

6 SAATLİK VAHŞİ BİR AMELİYAT GEÇİRDİM     

Hastalıkla birlikte hayata dair yeni neler keşfettiniz? 
- Çok şey. Acı-tatlı her deneyim ruhumuzun olgunlaşması, kendimizi geliştirmek için sunulmuş birer fırsat. Böyle dönemler sınavdan geçmek gibi. Dik durmayı seçip kendiniz ve çevreniz için doğru şekilde davranırsanız, faydalı oluyorsunuz. Ah vah edip yakınmanın, negatif enerji vermenin hayata ne gibi bir katkısı olabilir ki? Hayatınızı dönemlere ayırsanız, hangi döneminde olduğunu söyleyebilirsiniz? Bana her şey yeni başlıyormuş gibi geliyor. Farklı bir yenilenme duygusu içindeyim. Hem fiziksel hem zihinsel açıdan. Keskin bir virajdan geçtim ve arabayı devirmeden yola devam etmeyi başardığım için yeni bir enerjiyle doldum, hayatım ivme kazandı.

Şu sıralar nasıl bir ruh hali içindesiniz?
- Daha önce olmadığı kadar pozitif. Bu, tamamen motivasyonla ilgili galiba. Kader diye bir şey vardır ama ben düşüncelerimizle hayatımızı yönlendirebildiğimize de inanırım. Bardağa dolu tarafından bakmayı seçiyorum, karşıma çıkan sorunları küçümsüyorum. “Ölümcül sonuçları olabilecek kanser diye bir hastalığa yakalandım, evet ama grip de ölümcül olabiliyor” diyorum mesela. Doktorumun deyimiyle altı saat süren ‘vahşi’ bir ameliyat geçirdim ama operasyon çok başarılıydı. Her şerde bir hayır var. Ameliyattan altı gün sonra sete dönüp 18 saat çalıştım, bunu kendimi sınamak diye anlamlandırdım ama bunu yapabileceğimden de hiç şüphe etmedim. Sonuçta hayatım bu travmadan etkilenmemiş oldu. Anlatabiliyor muyum? Beynimizin gücüyle yönlendirebiliriz her şeyi.

25’İMDE DE SAÇLARIMI ÜÇ NUMARAYA VURDURMUŞTUM

Saçlarınızı kaybettiniz. Ama bu durum sizi olumsuz etkilemişe benzemiyor...
- Kemoterapi almaya başladıktan 15 gün sonra saçlarımın döküleceği bana söylenmişti, ben de dökülmesini beklemeden 13 günde kazıttım. Dizideki görünüşümün devamlılığı gereği protez saç kullanmaya başladım. Doktorum beni Nova Hair adlı merkeze yönlendirdi. Burada yapılan uygulama, peruk gibi bir şey değil. Dilerseniz başınıza özel bir solüsyonla sabitleniyor ve çıkmıyor. Banyo yapıp havuza girebilirsiniz, fön çekebilirsiniz. Bu saç kazıtma meselesi de biraz dramatik algılanıyor ama ben 25 yaşındayken belime kadar uzun olan saçlarımdan sıkılıp üç numaraya vurdurmuştum. Marjinal trendleri severim. Ayrıca saçın kökü sizde nasılsa, yine uzuyor. Aslında ünlü olmak böyle bir süreçte insanı kısıtlayan bir şey. Toplum içinde dikkat çekmeden hareket etmek istiyorum, bunu yapamazsam nefes alamam, sosyal hayattan beslenemem. Maalesef hem ünlü hem de ‘dazlak’ bir kadın fazla dikkat çekici oluyor. Bu yüzden sadece kamera karşısında değil, dışarıda da protez saç kullanıyorum.