HAFTANIN GETİRDİKLERİ GÖTÜRDÜKLERİ-10

LİDERLER BULUŞUYOR,KIBRIS FÜZELERİN HEDEFİNDE !

Geçtiğimiz hafta tartışılan en önemli konularının başında KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nin GKRY lideri Anastasiadis ile bu akşam yapacağı yemek geldi.Anavatan Türkiye Başbakan Yardımcısı Akdağ’ın KKTC ziyareti esnasında söyledikleri ile Ankara’yı ziyaret eden Bakan’larımızın oradaki temasları sırasında Türkiye makamlarınca yapılan açıklamalar ve verilen destek mesajları memnuniyet verdi.ABD-İngiltere-Fransa koalisyon güçlerinin hafta sonu Suriye’de belirlenmiş hedefleri vurması ve İngiltere’nin bu harekatta Kıbrıs’taki üssünü kullanması ve Kıbrıs’ın hedef gösterilmesi tartışılmaya başlandı.

16 NİSAN YEMEĞİNİN SONRASI PLANLANIYOR!

Rum tarafının hiçbir zaman müzakere süreçlerini ciddiye almadığına,masaya samimiyetle ve sonuç almak için oturmadığına inanmaktayım.16 Nisan’da,bu akşam gerçekleşecek liderler arasındaki yemeğin, sonuçsuz kalacak,verimsiz ve Kıbrıs Türklerine zaman kaybettirecek, yeni bir sürece sokmamasını ümit ediyorum.

Rum-Yunan ikilisi tarihleri boyunca,birkaç küçük istisna dışında,topraklarını hep masa başında kazanmış, genişletmiştir. Batı’nın şımarık çocukları aynı zamanda da taşeronları Kıbrıs’ta müzakere sürecini kullanarak istediklerini elde edebileceklerinin hesabını yapmaktadırlar. İşte bu nedenle Crans Montana’da çöken süreci,yeniden ve kaldığı yerden canlandırma peşindedirler.Eski yöntemler, parametrelerle ve buna ilaveten BM Genel Sekreteri Guterres’in ortaya koyduğu 6 maddelik ‘çerçeveyi’ de önlerine koyarak masaya dönmeye hazırlanıyorlar.Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali Rumlar her başarısız müzakere süreci sonrasında yeni bir sürecin başlamasını arzu etmekte ve bunun için de lobi yapmaktadırlar.

Faşist Rum lider Anastasiadis AB,ABD ve BM’yi devreye sokarak yeni bir süreci zorlamaktadır.Anastasiadis’in bu müzakere isteği/arzusu çözüme olan istek,inanç ve samimiyetinden olsa, ben de destek vereceğim.Ancak bu maskaranın neyin peşinde olduğunu günlerdir bu köşede yazmakta ve paylaşmaktayım.Anastas’ın müzakere talebi hayra alamet değildir.Cumhurbaşkanı Akıncı’nın niyet öğrenme yemeğinde Anastas ve destekçilerinin tuzağına düşmeyeceğini umuyorum.

Yeni bir süreçten sonuç alınabilmesi için Rum-Yunan ikilisinin mevcut duruşlarından,tutumlarından,niyet ve hedeflerinden vazgeçmiş olmaları lazımdır ki maalesef böyle bir durum ve değişim yoktur. Cumhurbaşkanı Akıncı bunlarla 50 yemek yese dahi Rumların kendi menüleri bellidir.Enosis’ten başka hedef bilmez bunlar.

Rumu ‘Kıbrıs’ın tamamının meşru hükümeti’ olarak kabul ederek ve arkasını sıvazlayarak çözüm bulmak mümkün değildir.Örneğin dün birbiri ardına Cumhurbaşkanı Akıncı’yı ziyarete gelen BM Genel Sekreteri’nin özel Temsilcisi Spehar ve ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Doherty’nin temsil ettikleri kurum ve ülkeleri , biran için yanlış siyasetlerini kabul ederek,Ruma ‘iki halkın vatanını alıp Yunanistan’a devretmek istediniz başarılı olamadınız. Binbir meşakkatten,ateş çemberinden kurtulmuş olan Kıbrıs Türklerinin meşru hükümeti olmadığınızı, olamayacağınızı kabul etmelisiniz.Bunu kabul etmediğiniz sürece Kıbrıs’ın birleşmesi hayaldir’ diyebiliyor mu?Kıbrıs her iki toplumun ortak vatanıdır,iki toplum arasındaki ilişki siyasi eşitliktir;azınlık çoğunluk değildir,bunlardan biri diğerini temsil edemez,biri Kıbrıs’ın tümü hakkında söz söyleyemez’ diyebiliyor mu?

Yıllardır meseleye yanlış teşhis koyarak sorunu güya çözmeye çalışanlar artık yanlıştan dönmelidir.Bu yanlıştan dönülmediği sürece,istediğiniz kadar müzakere yapın,yemek yiyin sonuç almak mümkün olmayacaktır.

EMPERYALİST BATI DAYATMASI:B PLANI YOK(MUŞ).

Cumhurbaşkanı Akıncı son dönemdeki duruşu ve açıklamaları çerçevesinde Kıbrıs Türkünün önemli bölümünün desteği ile bu akşam Anastasiadis’le sosyal içerikli yemeğe katılacaktır. Kafasındaki tuzakları gerçekleştirmek için müzakere diye tutturan Anastasiadis’in çabası ve yönlendirmeleriyle emperyalist Batı daha şimdiden baskı ve dayatma ile ikinci bir buluşmayı teminat altına almaya çalışmaktadır.Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözkonusu yemekte,Kıbrıs Türklerinin hassas olduğu konularda dik durması, Anastasiadis’ten gerekli teminatları YAZILI olarak almadıkça yeni bir sürece katılmaması şarttır.

Günlerdir yazıp uyarmaktayız ve Rum tarafının,özellikle Anastasiadis’in biran önce müzakerelerin başlaması için gösterdiği çaba ve gayretlerin hiçbir şekilde hayra alamet olmadığını sizlerle paylaşmaktayız.Rum tarafı her başarısız müzakere süreci sonunda kazançlı çıkmış,tabir caizse malı götürmüş,hedeflerine daha da yaklaşmasını bilmiştir.

Cumhurbaşkanı Akıncı,her ne kadar da Rum tarafının ‘niyet,hedef ve duruşu ‘ bilinse de,son kez Anastasiadis’le biraraya gelme kararı vermiştir.

AKINCI : ‘HEM ANLAMAK,HEM ANLATMAK’ İSTİYORUZ

Cumhurbaşkanı Akıncı,geçtiğimiz hafta Marmara Grubu Vakfı’nın davetlisi olarak 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne katılarak konuşma yapmak amacıyla İstanbul’a gitmezden önce Ercan hava alanında yaptığı açıklamada 16 Nisan’daki yemeğe atfen , “1968'den günümüze 50 yıl geçmiştir. Bu kadar uzun sürelerle aynı çerçevede sonuçsuz, ucu açık süreçlerin bizi bir yere götürmediği, götürmeyeceği çok nettir. Geleceği ortaklaşa şekillendirme iradesi var mı, bunun için olması gerekenler konusunda şimdi bir fikir birliği söz konusu mu? Temel vizyonumuz çakışabilecek mi? Ve eğer öyleyse modalitelerde anlaşabilecek miyiz? Bu çerçevede bir görüş alışverişi olacak. Kısacası bir durum tespiti yapacağız. Hem anlamak, hem anlatmak istiyoruz. Bu buluşmanın çerçevesi bu şekildedir. Ben inanıyorum ki aynı duyguları Sayın Rum lider de taşımaktadır. O da bunun bir müzakere olmadığının bilincindedir. O da eminim hem anlatmak hem anlamak isteyecektir. Bunun için birbirimizi dinlemeli ve bir birimize anlatmalıyız.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 16 Nisan’daki görüşmenin bir müzakere olmayacağını ve sürecin Crans Montana’da bırakıldığı yerden aynen başlamasının da söz konusu olmadığının altını çizmesi önemlidir.

Anastasiadis eski hamam eski tas,müzakerelere kaldığı yerden ve aynı yöntemle devam etme niyetindedir.Üstüne üstlük BM Genel Sekreteri Guterres’in 6 maddelik çerçevesinin de olası müzakerelerdeyol gösterici olmasını istemektedir.Anastas yemeğe gelirken ,Cumhurbaşkanı Akıncı’nın dediği gibi ‘Eğer herhangi bir şey olacaksa, asla eskisi gibi olmayacak’ lafını dikkate almalı ve saçma sapan fikirleriyle yemeği zehirlememelidir.Anastasiadis, TC Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun dün bir açılışta yaptığı konuşmada vurgu yaptığı konuları da dikkate almalıdır.Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı'nın dünkü açış konuşmasında Kıbrıs'taki sürece değindi. Çavuşoğlu, "Siyasi bir çözüm elde etmek için uğraşıyoruz. Geçen yıl Kıbrıs Konferansı'nda elimizden gelenin en iyisini yaptık ancak olmadı. Şu anda iki tarafta da seçimler tamamlandı. Şimdi başka bir yol denemeliyiz. Hangi konuları tartışacağımız konusunda mutabık kalmalıyız." değerlendirmesinde bulunmuştur.

ANASTASİADİS DERS ALMAMIŞ

Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromou yaptığı açıklamada Anastasiades’in bugün gerçekleştirilecek yemekte, Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlamasını istediğini dile getireceğini açıklayarak, “müzakerelerin yeniden başlaması için Kıbrıs Türk tarafının da gerekli siyasi iradeyi göstermesi” dileğinde bulundu. Prodromou diyaloğun yeniden başlaması için Türk tarafının sergilediği yasa dışı eylem ve tahriklerinin sona ermesi gerektiğini vurguladı.

Rum tarafının yemeğe önşartlarla geleceği anlaşılmaktadır.Rum tarafının yakın geçmişte olan bitenden zerre kadar ders almamış olması iki tarafın halkları için büyük bir şansızlıktır.

EMPERYALİST DAYATMA VE B PLANI YASAĞI

Hafta başında Cumhurbaşkanı Akıncı’yı ziyaret eden BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Spehar ve ABD Lefkoşa Büyükelçisi Doherty’nin bu akşam gerçekleşmesi beklenen yemekten sonra da liderler arasında görüşme zemini yaratmaya, hatta dayatmaya çalıştıkları ve baskı yaptıkları gelen haberler arasındadır. Emperyalist güçlere göre tarafların B Planı yapmaya hakları yoktur ve A Planı’na bağlı kalmaları gerekmektedir.Bu konuyla ilgili olarak ,‘ABD ve BM Güvenlik Konseyi’nin Diğer Üyelerinden Liderlere Mesaj’ başlığıyla Rum basınına yansıyan ve manşetten yayımlanan habere göre , ABD Büyükelçisi Doherty’nin, hafta başında bir araya geldiği Cumhurbaşkanı Akıncı’ya “uluslararası toplumun iki liderden 16 Nisan’daki görüşmeyi iyi değerlendirmelerini beklediği ve ‘olası b planlarına’ iyi gözle bakmadığı mesajını” gönderdiği iddia edildi.BM’nin hedefinin, iki liderin on ay sonra gerçekleşecek ilk baş başa görüşmesinin, genel ve belirsiz bir fikir teatisi, özellikle de karşılıklı şikâyetlerle harcanmasına izin vermek olmadığı, hedefin müzakerelerin mümkün olan en kısa zamanda yeniden başlamasına ilişkin önkoşulların meydana getirilmesi olduğu bildirildi.

Gerek BM, gerekse de Amerikalıların, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yemekte müzakerelerin yeniden başlaması için ön şartlar şeklinde konular ortaya koymasını önlemeye çalıştıkları; çünkü Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in diyaloğun yeniden başlamasını şartlar veya önkoşullar altında ele almaya niyetli olmadığı iddia edildi.

AKINCI ARTIK ANASTAS’I TANIYOR,TUZAĞA DÜŞMEZ.

Akıncı Mayıs 2015-Temmuz 2017 arasında Anastasiadis ile sayısız müzakere toplantısı yapmış ve Onun fikrini-zikrini anlamıştır.Crans Montana’da çöken sürecin sorumlusunun Anastasiadis ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Koçias’ın olduğunu bilmektedir.Dolayısı ile bu iki yıllık süreçte edindiği tecrübelere ve geçmiş bilgilerine dayanarak 16 Nisan akşamı Akıncı’nın Kıbrıs Türkünü gerektiği gibi temsil edeceğine inanıyorum.Akıncı’nın emperyalizmin dayatmalarına ve B planı yasağına pek itibar etmeyeceğini de bu arada vurgulamalıyım.Günün sonunda iki yıllık müzakere sürecinde Akıncı’nın çözüm adına verdiği çaba ve gayretler ilgili taraflarca görülmüştür.Anastasiadis’in ise uzlaşmazlığı muhakkak aynı merciilerce kayıt altına alınmıştır.

Anastasiadis’in günlerdir müzakerelerin yeniden başlaması için sürdürdüğü çabaları,kurduğu tuzakları ve Türk tarafı olarak önümüzdeki süreçte başlaması olası olan müzakerelerde izlememiz gereken siyaseti siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktayım.

KKTC’ye ve Anavatan Türkiye’ye bağlı milli kuruluşlarımız 16 Nisan yemeği ve önümüzdeki süreç için fikirlerini beyan etmeye başladılar. Beşparmak Düşünce Grubu dün yaptığı açıklamada, Kıbrıs sorunu ve liderlerin görüşmesiyle ilgili atılması gerekli adımları sıraladı.Aklın yolu tektir misali,Beşparmak Düşünce Grubunun açıkladığı atılması gerekli adımlar ile Volkan Gazetesi olarak bizlerin vurguladıkları birbiriyle tamamen örtüşmektedir.

ATILMASI GEREKLİ ADIMLAR:

*Deniz yetki alanlarında hidrokarbon araştırma ve faaliyetlerinin baştan sona birlikte yürütülebileceği bir mekanizma oluşturulması; *Rum tarafının üzerimizde yetki icra ettiği iddiasına dayanan insanlık dışı kısıtlama ve izolasyonların kaldırılması;

*Olası yeni bir sürecin ‘sonuç odaklı ve zaman takvimli’ olması;

*Olası herhangi bir yeni sürecin başlatılabilmesi için, yine sonuçsuz kaldığı takdirde Kıbrıs Türk tarafının uluslararası statüsünün siyasi/egemen eşitliğimizi gözetecek şekilde önceden belirlenmesi. *‘Sosyal içerikli’ olarak tanımlanan yemeğin, anlamlı işbirliği için bu gereklilikler gerçekleştirilmediği takdirde, bir defaya mahsus bir temas olarak kalması ve kendi içinde zamana oynayan Güney Kıbrıs leyhine bir sürece dönüşecek şekilde tekrarlanmasına fırsat verilmemesi.”

DAYATMALARIN HÜKMÜ YOKTUR

Cumhurbaşkanı Akıncı bugün Meclis’te temsil edilen siyasi parti liderleri ile görüşecek ve 16 Nisan yemeği ile ilgili istişarede bulunacaktır. Cumhurbaşkanı ve ekibinin bu önemli görüşme için gerekli çalışmaları ve hazırlığı yaptığına,ayrıca Anavatan Türkiye ile de gerekli istişarenin yapıldığına inanmaktayım.Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan Recep Akdağ’ın önceki günkü ziyaretinde 16 Nisan yemeğindeki izlenecek siyaset muhakkak görüşülmüştür. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay’ın Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile geçtiğimiz haftalarda yaptığı toplantıda bu konunun da görüşüldüğü bilinmektedir.

Emperyalist Batı’nın, Anastasiadis’in telkinleriyle Türk tarafı üzerinde kurmaya çalıştığı, ‘B Planı yasaktır,muhakkak A planına ,yani müzakerelere başlama ve buna bağlı kalmaya devam edeceksiniz’ dayatmasının, mevcut ortam ve şartlarda, pek hükmünün olmayacağını, Türk tarafının mevcut duruşundan zerre kadar geri adım atmayacağını söylemem yanlış olmayacaktır.

ANAVATAN TÜRKİYE OLMASA!

Yazımın manşetini, okuyan birçok vatandaşımızın ‘Yandığımızın günüdür;Allah Türkiye’siz günler göstermesin’ dediklerini duyar gibiyim.Hakikaten Türkiyesiz Kıbrıs Türkü bu topraklarda barınamaz; yokolur gider.Varoluş Mücadelemizin liderleri rahmetli Dr.Küçük ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş Türkiye’den aldıkları destekle bu şanlı mücadelemizi yürütmüş,onur duyacağımız devletimiz KKTC’nin kurulmasını sağlamıştır.

Ülkemizin kalkınması ve istenilen standartlara ulaşması için KKTC-Türkiye arasında sayısız proje devreye sokulmaktadır.

Türkiye-KKTC arasındaki ilişkiler gün geçtikçe de gelişmektedir. Ülkelerimiz arasında yoğun temaslar son dönemde neredeyse doruğa çıkmıştır.KKTC’den bakanlarımız Ankara’da temaslar yürütmekte,anlaşmalar yapmaktadır.Anavatan Türkiye’nin Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakanı Recep Akdağ KKTC’ye gelmiş, resmi temaslarda bulunmuştur. Amaç daha güçlü,daha müreffeh bir KKTC’dir.

Akdağ resmi ziyaretleri çerçevesinde Cumhurbaşkanı Akıncı,Meclis Başkanı Uluçay, Başbakan Erhürman ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay ile görüşmüştür.

AKDAĞ "GÖZ BEBEĞİMİZ BİR TOPLUMUN GÖZ BEBEĞİ İNSANLARINA HİZMET ETMEK BİZİM İÇİN ŞEREFTİR" açıklaması ile Kıbrıs Türkünü onurlandırmış ve destek vermiştir.

Kalkınan,gelişen,güçlü bir KKTC’nin, yeniden başlaması beklenen müzakerelerde eli daha güçlü olacak,Rumun ve dünyanın baskı ve dayatmalarına boyun eğmeyecektir.

Rum-Yunan ikilisi Türkiye-KKTC arasında kopması mümkün olmayan ve gelişen ilişkileri gördükçe çıldırmaktadır.Rum-Yunan liderliğinin son dönemdeki hırçınlığının altında bu gerçek de yatmaktadır.Özellikle Anastasiadis,Kıbrıslı Türklerle Anavatan Türkiye’nin arasını bozmak üzere birbiri ardına çeşitli planları devreye koymaktadır.Türkiye Anavatan değil kardeş ülkedir diyen Cumhurbaşkanı Akıncı ile başlattığı müzakere sürecinde,Türkiye’nin de katıldığı 5’li Konferans nedeniyle istediğini elde edemeyen Anastasiadis yeni bir sürecin başlaması için elinden geleni yapmaktadır.Gelişen ve kalkınan,Türkiye ile ilişkileri en üst düzeyde olan KKTC’nin yakında Rumla anlaşma isteği ve ihtiyacı da kalmayacaktır.Anastasiadis garantörü olmayan yeni bir düzen peşindedir. Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve Büyük Britanya’nın 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan garantörlük statüsüne son verilmesini istemektedir. Türkiye’nin adadan elini ayağını çekmesini talep etmektedir.Ebedi liderimiz ve devletimizin kurucusu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş’ın dediği gibi “Türkiyesiz cennete bile gitmeyiz” sözlerinin sonuna kadar arkasındayız. Bizim yolumuz Türkiye’nin,Anadolu’nun yoludur.Allah bu topraklar için bir taş üstüne taş koyandan bin kere razı olsun.

KIBRIS FÜZELERİN HEDEFİNDE

GKRY’nin ABD-İngiltere-Fransa koalisyonunun Suriye’deki hedeflerin vurulması sırasında,Ağrotur üssünden kalkan İngiliz savaş uçaklarının Kıbrıs FIR hattını kullanmasına göz yumduğu bildirildi.

Anastasiadis ile may’ın konuyla ilgili gizli bir telefon görüşmesi yaptığı,ne varki Rum kaynakların bu görüşmeyi bilerek sızdırdıkları öğrenildi.

Güvenilir kaynaklara göre operasyon sonrası Şam’dan kalkan Suriye savaş uçaklarının karşı harekata yeltendiği ancak Ağrotur üssüne ulaşamadan püskürtüldüğü bildirildi.

TÜRKİYE KIBRIS’TA SAVUNMA AMAÇLI HAVA VE DENİZ ÜSSÜ AÇMAK ZORUNDADIR.

ADADAKİ TÜRK ASKERİ VARLIĞININ VE TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜNÜN NE KADAR ÖNEMLİ VE HAYATİ OLDUĞU, STRATEJİK ÖNEMİ HER GEÇEN GÜN ARTAN KIBRIS ADASININ YABANCI GÜÇLER TARAFINDAN ELE GEÇİRİLMESİNİN,KULLANILMASININ TÜRKİYE İÇİN TEHDİT OLUŞTURDUĞU BİRKEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI.

Rum hükümet kanadı, Güney Kıbrıs’ın operasyona katılmadığı yönünde açıklamalar yaparken, siyasi partiler durumdan endişe belirtti. AKEL, Rum Yönetimi’ni susarak müsamaha göstermekle suçladı ve Suriye’ye düzenlenen operasyonu kınadı.Rum Yönetimi Sözcüsü Prodromos Prodromu Suriye’ye düzenlenen operasyonda, “Kıbrıs hava sahasının kullanılmadığını ve operasyona hiçbir şekilde katılmadıklarını” açıkladı.

ŞAM AĞROTUR ÜSSÜNÜ VURMAYA KALKIŞTI MI?

İki adet Rus yapımı Su-24 Suriye savaş uçağının Kıbrıs hava sahasına girmesinin ardından AĞROTUR üssünden kalkan Typhoon uçaklarının sözkonusu uçakları püskürttüğü,bu arada İncirlik’ten kalkan Türk Hava Kuvvetlerine bağlı F-16’ların da olayları yakından izlediği bildirildi.

RUSYA RUM YÖNETİMİ’NDEN RAHATSIZ

Rusya Federasyonun Kıbrıs Büyükelçisi Stanislav Osatsci, yaptığı açıklamalarda, Suriye savaşının ulaştığı boyutlardan dolayı duyduğu derin endişeyi dile getirerek, savaşa doğru atılan her adımının bölgedeki tüm ülkeler için tehlikeli olduğunu söyleyerek GKRY’nden duyduğu rahatsızlığı belirtti.