Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Maaş ödeyebilmenin başarı olarak algılandığı bir devlet yönetme felsefemiz var ki, akıllara ziyan.

Daha da vahim olan yanı ise, böylesi bir felsefenin tüm siyasi partiler için de geçerli olan bir durum olması.

Böylesi bir Devlet yönetme felsefesinin esaretinden kurtulmayı istemeyen siyasi partiler ile de bir yere varılamayacağı kabul etmek istemesek de ortada.

Görünen köy kılavuz istemez misali tasarruf yapmayı daha basit bir ifade ile Devlet kaynaklarını har vurup harman savrulmasının devlet yönetmek olarak algılandığı müddetçe de ortaya konacak tek şey, ancak ve ancak devletçilik oynamak olur.

Ve böylesi bir politik zihniyet ile de geminin yürümeyeceği aşikar…

Ki üstelik, son aylarda maaş ödemelerinde bile büyük sıkıntılar yaşanmaya başlanması, aslında gidişatın hiçte iyi olmadığına dair anladığımız dile dair ilk işaret.

Gelinen son kertenin, farklı nedenleri olmakla birlikte tüm kesimlerin motive olması gereken en önemli tek bir neden var kimseciklerin üzerine almak veya kabul etmek istemediği.

Türkiye ile imzalanan “Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokollerine” uygunluk sağlayamıyoruz veya uygulamıyoruz.

Özellikle gelmiş geçmiş Hükümetleri ve muhalefeti ile birlikte siyaset kurumunun tümü, “lale devrinin” bittiğini veya bitmek zorunda olduğunu ya anlamıyor ya da işine gelmediğinden anlamak istemiyor.

Tıpkı, “Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokollerine” dair imzaya sadık kalınıp maddelerin hayata geçmesi ile birçok konuda yaşanan sıkıntı ve tıkanıklığın ortadan kalkacağını göremediği ve görmek istemedikleri gibi.

Ankara’nın, kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC istediğini anlamadıkları veya anlamak istemedikleri gibi…

Devlet yönetimini, maaş ödemek ve devlet hazinesinin kalemlerine hizmet ve icraat için konulan meblağların parti yandaşları ve/veya çıkar çevreleri arasında bölüştürülmesi olarak algılanmasının artık sonu gelmeli.

Maliye Bakanlığı bile bile ek mesai statükosuna göz yummamalı mesela.

Mesela, Eğitim ve Kültür Bakanlığı seçim zamanı karşıma dikilmesin diye taşımacıların tehditlerine göz yummamalı.

Devlet hastanesi dışında diğer özel hastanelere sevk yapılan hastalar ile ilgili devlete kesilen şişirilmiş faturalara da Sağlık Bakanlığı göz yummalı mesela.

Tarım Bakanlığı, tarım ve hayvancının oy tehditlerine boyun eğerek bütçesini sadece ve sadece ilgili kesimleri memnun etme ya da daha açık bir ifade ile sus payı olarak harcamamalı mesela.

Devletin ve dolayısıyla devlet erkini elinde tutan hükümetlerin tek görevi maaş ödemek ve motivasyonları ise statükoları mutlu ederek iktidarlarını sürdürme olmamalı.

Kıbrıs Türkünün devletini yönetenlerinde artık adil olma ve icraat ile hizmet etmeyi ruhu ve karakteri haline gelmiş yeni bir devlet yönetim anlayışını inşa etmelerinin zorunluluğu gün gibi ortada.

Anavatan Türkiye ile imzalanan ekonomik protokollerin de ruhunun bu yönde olduğu bir gerçek.

Ve hiçbir siyasi partinin de devleti popülizme esir etmesinde birbirinden farkının olmadığı ise acı da olsa gerçek.

Daha açık bir ifade ile yaratılan ve sürdürülen düzen ile ilgili ister sağ ister sol partiler olsun, kimsenin kimseye ne kızacak ne eleştirecek ne de hesap soracak haddi var.

Kim ne derse desin, kim Ankara’da başka Lefkoşa’da başka konuşursa konuşsun, tek bir gerçek var ki, anavatan Türkiye’nin tek istediği, kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir KKTC.

Toplumsal sorumluluk ve ödev ise, Meclis’in 50 seçilmişi özel örneğinde Kıbrıs Türk toplumunun…

Yol haritası ise, “Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokollerinin” ruhuna ve atılan imzaya sadık kalma cesaretini gösterebilmeden başkası değil!

Çünkü Lale Devri artık bitti.

Bundan böyle her şeye hazırlıklı olmak gerek!

MESAJ KUTUSU

Sayın Hürrem TULGA, birkaç güne kadar faiz yapılandırma yasasının hazır olacağı hükümete yasanın geçmesi için ciddi bir baskı yapacağınız konuşuluyor. Binlerce kişinin umudu hale geleceksiniz umarız mücadeleyi kazanana kadar pes etmezsiniz…

Sayın Akay YILMAZ, bayram sonrası devletin epey yüksek bir kademesi için teklif alacağınızı biliyor muydunuz? Yılların başarılı pilotu olarak bakalım böyle bir teklife nasıl cevap vereceksiniz? Aktif siyaset için iyi bir başlangıç olabilir iyi düşünmek gerek değil mi?

Sayın Fikri ATAOĞLU, DP’den bir süre önce istifa eden partililerin geri dönüş için randevu kuyruğuna girdikleri gözleniyormuş. Bu arada çoğunun da makam istedikleri iddiaları yapılıyor iyi analiz etmekte yarar görüyoruz…

Sayın Tolga ATAKAN, Cuma günü özel bir uçakla ülkeyi tepeden inceleyeceğinizi öğrendik. Kısa da olsa bir uçak gezisi moral motivasyon açısında da iyi olacaktır değil mi? Bu arada toz bulutlarına dikkat fazlasıyla can sıkmaya başladılar…

Sayın Dimağ ÇAĞINER, kapalı turizm yeterli olmasa da devam ederken diğer otellerde artık iç turizmin başlaması için hükümet nezdinde girişimlerde bulunmanızı isteyen mesajlar göndermeye başladılar…Bir çoğunun nefes alacak halleri kalmadı artık!

Sayın Ünal ÜSTEL, oteller ve acenteler bayrak tatili için program yapamamaktan dertliler. Belirsizlik olunca da kendileri için hayat öpücüğü olan bayram tatilinde hayal kırıklığı yaşayacaklarını ifade ediyorlar. Bir an önce karar üretmek gerek onların da haklı yanları fazla…

Sayın Emirali TATLIDİL, sizin mekanın bulunduğu caddede trafik ikaz çizgileri olmadığı için bu görevi siz üstlenip gerekli önlemleri almışsınız. Görevliler acaba sıcaklardan rehavet içine mi girdiler dersiniz?

Sayın Dursun OĞUZ, siz her ay başı maaş ödeme stresi yaşarken şimdi de elektrik zammı yapılmasın diye ciddi bir rakamın hazine tarafından ödenmesi gerektiği yönünde açıklamalar yapılmaya başlandı. Yeni bir kriziniz oldu Allah kolaylıklar ve sabırlar versin…

Sayın Mehmet AKTUNÇ, ikinci bebek yolda olunca daha büyük bir araç şar olduğu için eşinize sürpriz yapmak için yoğun bir araştırma başlatmışsınız. Anneler günü için çok anlamlı ve değerli bir hediye olacak desenize…

Sayın Ali BİZDEN, sosyal medyadaki ateşli tartışmalarınız son günlerde gözlerden kaçmıyor. Hatta bazıları bu konuda aktif siyasete hazırlandığınızı ve ilk genel seçimlerde milletvekili adayı olacağınız yönünde tahminlerde bulunmaya başladılar.