KURAKLIK MESELESİ!
Tarımı ciddi şekilde sıkıntıya sokan, Tarım Bakanlığının üzerine adeta mali kabus olarak çöken bir kuraklık beklentisi yine gündemde.

Sektörel olarak ilk önce Çiftçiye, sonra Hayvancıya, daha sonra Tarıma dayalı sanayiye ve en sonunda Vatandaşa ve Ülke ekonomisine yansıyan ve zarar veren bir durum.
Bu meseleyi geçmişten bu güne kadar süregeldiği şekliyle kabullenmenin yanlış olduğunu, hatta mevcut kuraklık ödeme uygulamasının sürdürülebilir olmadığını, yatırıma dönüşebilecek kıt kaynakların heba olup gitmesine sebep olan bir kısır döngü olduğunu söylemek mümkündür.
Şöyle ki; nerdeyse 50 yılın 45 yılının kurak geçtiği bir coğrafyada Kuraklık Doğal Afet değil ülkenin iklimsel koşuludur.
Bu durumun sigortası olmaz olsa bile riskinin fazlalığından primi çok yüksek olur.
Bu durum ülkenin kaçınılmaz, önlenemez gerçeğidir ve bu haliyle kabul edip tüm politikaları buna göre belirlemek zaruridir.
Bir fonunuz var ve fonda oluşan kaynak düzenli olarak geri dönüşü olmayacak bir biçimde yok oluyor.
Bu kaynak aslında beklenilmeyen felaketler için değil, beklenilen felaket için yok ediliyor.

-Ne yapalım Ekmeyelim mi tarlaları boş mu kalsın?
-Hayır, elbette ekelim, ziraatımızı yapalım ama Devlet bu işin külfet-fayda dengesini artık siyasetten âri şekilde göz önünde bulundurmalı.
-KKTC de Kuru ziraatte temel amaç nedir?
Temel amaç, Arpa ve Vigo gibi birkaç yem bitkisinden dane ve Kaba yem üretip Hayvancılık sektörüne sunmaktır.
-Peki üretilen ürün için alıcı kimdir? Arpa için TÜK, Kaba yem için direk Hayvancılık sektörü. TÜK daha sonra aldığı arpayı yine hayvancılık sektörünün kullanımına sunuyor.
Peki Kuraklık durumunda ne oluyor?
Yaklaşık 750-800 bin dönüm arazi kuraklık kapsamına girer ve yaklaşık 50 milyon tl kuraklık ödenir.
-Peki ülkenin kaba yem ihtiyacı ne kadar? (Arpa sanosu veya Bala)
Kabaca bir hesapla 120-130 bin ton.
Bu yıl TÜK balayı kaç liradan ithal edip sattı?
0,36 kuruş. (130bin X 0,36= 46,8mil)
Peki devlet dese ki 130 bin ton Kaba yemi %50 sübvanse ettim kuraklığa da karışmam isteyen eksin istemeyen ekmesin! Amaca hizmet etmez mi?
Kasadan çıkacak rakam 23,4 milyon bütçede tasarruf 26,6 milyon olur.
Amaç hayvancıya Kaba yem değil miydi?
Siz yine arpanızı vigonuzu ekin ben DGD nizi veririm, sene iyi gelirse hayvancıya satarsınız ben de ithalat yapmam ama olmazsa ithalat yaparım Hayvancının Bala'sını %50 hibe ederim. Hayvancılık sektörü de önemli girdisini kurak senelerde yarı fiyatına bulmuş olur zaten kurak olsa da olmasa da dane yem ithal geliyor.
Netice olarak; öyle yada böyle, vatandaşın ödediği vergiler devlet bütçesini oluşturuyor bu bütçeden de Tarıma ayrılan payın büyük kısmı kuraklık meselesinde hiç bir fayda sağlamadan heba oluyor.
Belki benim çözüm yöntemim beğenilmeye bilinir ancak birilerinin Bu konuda İvedilikle Çözüm üretilmesi gereklidir!