Emin Alper'in Berlin'den ödülle dönen filmi 'Tepenin Ardı', Kuzey Amerika galasını New York’un son yıllarda öne çıkan film festivali Tribeca'da yapacak.

62. Berlin Film Festivali’nde dünya galasını yapıp 2 ödülle dönen, Emin Alper’in ilk uzun metrajlı filmi Tepenin Ardı festival yolculuğuna devam ediyor. Tepenin Ardı 31 Mart-15 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 31. İstanbul Film Festivali’nde ulusal yarışma bölümünde yarışacak. Hemen ardından film Kuzey Amerika galasını 18-29 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Robert De Niro’nun kurucuları arasında yer aldığı New York’un son yıllarda öne çıkan film festivali Tribeca Film Festivali’nin yarışma bölümünde yapacak.

Türkiye galasını 31. İstanbul Film Festivali’nde yapacak olan Tepenin Ardı, geçtiğimiz ay 62. Berlin Film Festivali’nde dünya galasını yapmıştı. Hem eleştirmenlerin, hem de seyircinin büyük beğenisini kazanan film festivalden Caligari Ödülü ve En İyi İlk Film Mansiyon ödülleriyle dönmüştü.

Çekimleri geçtiğimiz Ağustos ayından Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Balkusan Köyü yakınlarındaki bir boğazda tamamlanan Tepenin Ardı, western filmlerini andıran mekan kullanımı ve atmosferiyle, gerilim tonu yüksek bir aile dramını anlatıyor.

Ailesiyle ve çevresiyle yaşadığı sorunlarla yüzleşmek yerine, tüm sorunların sorumlusu ilan edilebilecek bir düşman, bir günah keçisi yaratan maço erkek kültürünün trajedisini anlatan filmde Tamer Levent, Reha Özcan, Mehmet Özgür, Berk Hakman, Banu Fotocan ve Furkan Berk Kıran rol aldılar. Filmde profesyonel oyunculara, Ermenek ve Balkusan’dan seçilen Şevval Kuş ve Sercan Gümüş eşlik etti.

 

 

Tepenin Ardı ile ilgili dünya basınından ilk görüşler: 
-Yönetmen Emin Alper, keskin bir siyasi ve kültürel alegoride, kara mizah, western, aile draması, gerilim ve korku türlerine ait özellikleri denge içinde örmeyi başarıyor. Bunları yaparken hem seyirciyi kaybetmemesi hem de filmin gerilimini koruması çok etkileyici.(Brian Clark, twitchfilm.com)

-Emin Alper’in yönetmenliği ilk plandan son plana kadar seyirciyi diken üstünde tutmayı başarırken, seyirciden senaryonun sadece sezdirdiği, olay örgüsüne dair noktaları birleştirmesi için çaba harcamasını talep ediyor. (Deborah Young, Hollywood Reporter)