Sağlık ile turizmi birleştirmek, son yıllarda gözde oldu.

Aslında tarihi çok eskilere dayanıyor.

Bundan yaklaşık 4 bin yıl önce, Sümerler’in, sıcak su kaynaklarının kenarlarına, bilinen en eski sağlık tesislerini inşa ettikleri biliniyor.

Yıllar geçip de 1900’lü yıllara gelindiğinde ise, ABD ve Avrupa, endüstri ve ticari merkezler olmanın yanı sıra, dünyanın sağlık bakım merkezleri haline de geldiler.

Türkiye de, 2010 yılından itibaren konuyu ciddi bir şekilde ele almış ve alt yapısını yasalarla da kuvvetlendirerek, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü altında, Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı’nı kurdu.

Türkiye bu konuyu o kadar ciddiye aldı ki, 2016 yılında 765 bin yabancı hasta Türkiye'ye geldi. 2017'de sağlık turizmi geliri 7 milyar doları geçti. Sektör, bu rakamın 5 katına kadar çıkarak 2023'te 30 milyar dolara ulaşmasını öngörüyor.

Şimdi gelelim ülkemize.

Yiğidin hakkını yiğide vermek adına, sağlık turizminin ilk defa Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin kurulması ile gündeme geldiğini belirtmek gerekir. Peki verimli mi? Hayır. Üzerinde kolektif çalışmaya ihtiyaç var hala.

Mayıs 2015’te, Sağlık Turizm Konseyi’nin kurulması ile, ülkemizde sağlık turizmi daha çok konuşulur hale geldi. Burada, Sayın Ahmet Savaşan’ın emeklerini göz ardı etmemek gerekir. Ancak malumdur ki, bu tür organizasyonlarda, devletin eli ve güvencesi olmaz ise, bir arpa boyu yol kat edebilmek için bin bir uğraşılar gerekir.

Peki devletimiz, sağlık turizminin getirilerinin bilincinde mi?

En basitinden, ülkemize sağlık turizmi amacıyla gelecek bir kişinin, normal turist olarak gelmesine göre ortalama 6 kat daha fazla para bırakacağı, devlet tarafından biliniyor mu?

Ülkemizin coğrafya, iklim, bitki örtüsü ve kültür özellikleri ile, sağlık turizmi için harika bir alt yapıya sahip olduğunun bilincinde mi acaba devlet büyüklerimiz?

Ülkemizdeki sağlık turizminin, sadece tüp bebek tedavisi (ki burada da yumurta ve sperm donasyonu, cinsiyet seçimi olmasa, ne kadar daha ayakta kalırlar muamma) merkezlerinden ibaret olmadığının ne kadar farkındalar acaba devletin ilgili bakanlıkları?

Hadi hepsini geçtik, dibimizdeki Güney’de, devletin eliyle Cyprus Healthcare Tourism reklamları ile, sağlık turizmlerinin tüm dünyaya tanıtılmakta olduğunu da göremiyor mu bu devlet büyüklerimiz?

Ülkemizdeki ihmal edilen, neredeyse sadece ve sadece Sayın Ahmet Savaşan’ın emeğiyle ayakta kalmaya veya hayata tutunmaya çalışan sağlık turizmi kavramı, Sağlık Bakanlığı ve Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın ilgisini beklemektedir.

Sağlık Bakanlığı’ndan hiç mi hiç umudum yok, geçelim…

Peki ya Turizm Bakanlığı?

O kadar geziler, ziyaretler yapılıyor ama sağlık turizmi adeta göz göre göre ihmal ediliyor!

Turizm ve Çevre Bakanı Sayın Üstel, konu ile ilgili bir hastane ile görüştü, o da ülkemizden VM Medical Park Hastanesi’ne tedavi amaçlı giden hastalarla ilgili! Yani SAĞLIKTA TERSİNE TURİZM ile ilgili!

Peki ya sağlık turizm altyapımız ne durumda?

Açık açık yazayım.

Ülkemizde sağlık turizmine elverişli iki hastane var. Biri Dr. Suat Günsel Üniversitesi Hastanesi ve farklı yönleri ile eleştirdiğim ve eleştirmeye de devam edeceğim Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi!

Diğerleri gücenmesin lütfen.

Bireysel çabaları tenzih ederek belirtmeliyim ki, ülkemizdeki hiçbir özel hastanenin umurunda değil sağlık turizmini ayağa kaldırmak ve bu sayede yeni kazanım kapıları açmak.

Varsa yoksa, devletin yetersizliğini bahane eden sayıları belli kamu hekimlerinin arka bahçeleri kıvamında hastanecilik yaparak günü kurtarmakla meşgul çoğu! Türkiye’den gelen Kolan British Hospital de buna dahil üstelik!

Peki ne yapmalı?

Sağlık Bakanlığı önce biraz şuurlu hale getirilmeli. Sonrası düşünülür.

Turizm ve Çevre Bakanlığı, sağlık turizmi için gerekli altyapı çalışmasına en kısa sürede başlamalı. Ülkenin mevcut potansiyelinin sağlık turizmine nasıl entegre edilebileceği konusu, bu konuda gittikçe deneyim kazanan Sağlık Turizm Konseyi ile masaya yatırılmalı. Özel Hastaneler Birliği ve Serbest Çalışan Hekimler Birliği de tüm potansiyelleri ile konuya destek vermeli.

Sağlık Turizmi, ülkemizin can simitlerinden biri olmaya adaydır değil, olacaktır!

Sağlık Bakanlığı ile Turizm ve Çevre Bakanlığı, üzerindeki ölü toprağından kurtulmalı, elini taşın altına koymalıdılar.

Türkiye’den ya da dibindeki komşusundan biraz örnek almalıdırlar!

Özel hastaneler ise, sağlık turizmi konusuna geniş bir vizyon çerçevesinden bakabilmeli, var olan potansiyellerini, günü kurtarmak amacıyla değil, geleceği kazanmak amacıyla artırmanın ve geliştirmenin yollarını aramalıdır.

Tüm bunların başarılması durumunda, kalitesi artırılmış sağlık hizmetlerinden, halkımızın da üzerine düşen payı alacağı aşikardır.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899