Covid-19 pandemi süreci hafiflese bile toplum üzerinde etkisi devam etmekte.

Kıbrıs Türk toplumunun kafası karışık.

Ve topluma hakim olan kafa karışıklığı ise ilk günden beri devam etmekte.

Ve devam etmesinin de en önemli nedeni her kafadan bir ses çıkmasından başka bir şey değil.

Hükümet başka, Hükümet’e rağmen zaman zaman ilgili bakanlık olan Sağlık Bakanlığı başka, sağlık alanı ile ilgili meslek örgüt, birlik ve odaları başka açıklamalar ortaya koyarak toplumu ele geçiren akıl karışıklığına tuz ve biber ektiler ve ekmeye de devam ediyorlar.

Ve acı da olsa, hala daha da ortak akılda buluşma ve Covid-19 ile mücadelede ortaya ortak bir yol haritasını toplumun önüne koyma becerisini de gösteremediler.

Vaka ve vakalardan kaynaklı ölüm oranı düşük olsa da bir memleket klasiği haline getirilen acı gerçek, karmaşa ve kafa karışıklığı ne yazık ki değişmemekte.

Her şeye rağmen Covid-19 karşısında bu kadar az kayıp ile Kıbrıs Türk toplumunun hayatına devam etmesi, Osmanlı İmparatorluğunun dağılmaya başladığı günden bu yana zulüm gören ve zulüm altında vatan toprağına tutunmayı inat ile sürdüren Kıbrıs Türk’üne Allah tarafından sunulan bir ayrıcalık ve bir lütuf olsa gerek.

Kara mizah mı denir adına yoksa trajik komedya mı bilinmez ama Covid-19 pandemi süreci ile devam eden kafa karışıklığının üzerine şimdilerde “aşı” üzerinden yapılan tartışmalar ile bir yenisi eklendi.

Covid-19 aşısı ile ilgili dünya üzerinde devam eden tartışmalar sona doğru yaklaşırken yine her kafadan farklı bir ses çıkması ile Kuzey Kıbrıs’ta “aşı”ya dair tartışmalar yeni başladı.

Ve Kıbrıs Türk’ünün “aşı” konusunda da kafa karışıklığı artarak devam ediyor.

Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal halleri toplumu esir alırken resmi yetkililer ve ilgili meslek örgütleri ise eski bir Kıbrıs deyişi ile “ne yapar ne yaptırır, yaşlı kümes horozu”  misali kafa karışıklığının sürmesine ön ayak oluyorlar.

Covid-19 aşısı gelecek mi? Gelirse yapılmasına izin verilecek mi?

Net bir cevap yok.

Bakanlık ayrı bir tel’den meslek örgütleri ayrı bir tel’den çalmaya devam ediyorlar.

Kıbrıs Türk toplumuna partiler ve maddi çıkarların üzerinde bir duruş ile doğruyu söyleyecek olan yok.

Ne yapacak peki bu halk?

Var mı sahi düşünen halk sağlığını ve toplumun devamlılığını?

Pandemi krizinin üzerine bir de aşı krizini ekleyerek siyasi ve maddi çıkar elde etmenin peşinde mi yoksa yine bazı çevreler?

2 bin adet gelen grip aşısı kime yetecek ayrı bir konu olmakla birlikte gelen zatürre aşıları ise çoktan bitti.

Sağlık bakanlığı bekleyeceğiz demesine rağmen Devlet olarak geç kalmamalıyız.

Hükümetin kurulmasını da beklemeden partiler üstü ve hiçbir sermaye çevresi ile  maddi çıkar ilişkisinde olmayan bürokrat, uzman ve tüm paydaşların eşit yer alacağı bir özel komitenin oluşturulması ivedi ve şart olduğu kadar da toplumsal bir sorumluluk.

Sağlık Bakanlığının çağrısı ile oluşturulacak böylesi bir komitenin ortak kararı ile de toplumda ki kafa karışıklığının ortadan kalkacağı aşikar.

Hükümet kurulduğunda ve öncesi ile sonrasında da böylesi bir toplumsal sorumluluktan kaçılacak olmasının ise Kıbrıs Türk’üne faydadan çok zarar getireceğini söylemek iddialı bir yorum olmaz.

Covid-19 aşısı bir mesele ve polemik konusu haline getirilerek yeni bir krizin öznesi olmamalı.

Hükümet boşluğu olsa da “kamu çıkarı için süreklilik” ilkesinden hareket ile Devlet olarak geç kalmamalıyız.

Çünkü “yarın” geç kalmakla meşhurdur.