Kıbrıs sorunu yaklaşık 53 yıldır çözülemeyen bir siyasi konu.

İki toplumu (Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar) ve garantör ülkeleri (Türkiye, Yunanistan, İngiltere) ilgilendiren bu durum, zaman geçtikçe eklenen yeni ülkeler ve yeni sorunlarla arap saçına dönmüş bile.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne üye yapılması, İngiltere’nin konuyla alakasız bir ülke olan Fransa’ya Güney Kıbrıs’ta tanıdığı askeri üs imtiyazı ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması sonrası Kıbrıs sorununu politik sulandırmaya itmesi, Türkiye’nin bölgedeki hakimiyetini artırması, Kıbrıs sorununun çözümünü daha da bir karmaşık hale getirdi.

Sorunun özü adanın bölünmüşlüğü.

Ada neyle bölündü?

Bir elin tuttuğu kalemle.

Sonra sınırlar, barikatlar.

Sonra adanın Kuzeyi’n ve Güneyi’ni güdümleyen politikalar.

Sınır.

Ülkeleri birbirinden ayıran, anlaşmalarla belirlenen çizgi.

Sınırla şekillenen coğrafya parçası, ülke olmanın temel şartı.

Sınır içerisinde kurgulanmış devletin kimliğine sahip olan insanlar o ülkenin vatandaşı kabul ediliyor.

Bu güne kadar, toplumların varlık mücadelesinin temel unsurları devlet, millet, vatandaşlık, halk, ırk, din, dil kavramları idi.

Şimdilerde, pandemi zemininde bazı şeyler de yaşanmaya başladı.

Sanki kurgulanmış bir kapanma ortamında, tüm dünya insanlığı online/çevrimiçi dediğimiz bir dünya ile yeniden tanıştırıldı.

Eğitimden tutun, iletişime, alışverişe, kültür gezilerine, finansal işlemlere, tanıtımlara, kongre ve toplantılara kadar içimiz dışımız online/çevrimiçi oldu.

Hayatımıza giren aşılar sayesinde bir gün açılmanın ve yeniden eski günlere dönmenin hayaliyle yatıp kalkarken, mutasyonlar/varyantlar peşimizi bırakmaz oldu.

Aşılar zorunlu olmasa da, seyahat edebilmek, maskesiz gezebilmek, birtakım yerlere girebilmek ve hatta iş sahibi olmak için bile aşı şartı aranır oldu!

Aşılarla ilgili kayıt sorunları ortaya çıktıkça da, bu işin de bir dijital takibe bağlanması gereği hasıl oldu.

Avrupa Birliği ülkeleri bunu yavaş yavaş hayata geçiriyor.

Bireylerin sadece aşı değil, sağlıkla ilgili verileri de kayıt altına alınmaya başlıyor.

Eskiden bildiğimiz e-devlet altyapısı ile sağlık temelli takip sistemi yavaş yavaş hayata geçiriliyor.

Dikkat ederseiniz, küçücük KKTC’de bile e-devlet sisteminin kurulumu devam ediyor.

Biyometrik takip kameraları konuldu bile.

İnsanlarımız seyahat etmek istiyorlarsa, KKTC’ye birilerinin güvenle girip çıkması isteniliyorsaher şeyin dijital takip ve kayıt altına alınmış olması gerekiyor.

Tüm bu dijital takip ve kayıtların da elbette bir yerlerden organize edilmesi gerekiyor.

İşte yeni nesil ülke sınırları da pandemi zemininde yavaş yavaş çiziliyor.

Eskiden kalemlerle çizilen sınırlar, şimdilerde bireylerin bireysel sağlık, finans, sosyal kayıtlarının olacağı dijital kimlik üzerinden sanal ortamlarda çiziliyor.

Tüm dünyada haritalardaki sınırlar, devletleri ve vatandaşlarını birbirinden ayırıyor gibi görünse de, bazı devletlerin, bazı toplumların ortak dijital sınırların içerisine dahil edildiklerine şahit olacağız.

Peki Kıbrıs Türk Halkının da dijital sınırı olacak mı?

Evet olacak.

Tüm ülkelerin haritadaki sınırları nasıl izafi olup da dijital sınırlara geçilecekse, halkı da o sisteme dahil edilecekseKıbrıs Türk Halkı’nın da dahil edileceği bir dijital sistem olacak.

KKTC de bundan nasibini mutlaka alacak.

İşte o zaman, ne Lokmacı dert olacak ne Metehan ne de başka bir kapı…

Asıl üzerinde düşünülmesi gereken konu, Kıbrıs Türk Halkı’nın hangi dijital sınırların içerisine dahil edileceği…

Belki de Kıbrıs sorununun çözümü de hiç beklenmedik bir şekilde sanal ortamdan gelecek...