“KIBRIS KIBRISLILARINDIR” SAFSATASI…


Sosyal medya çıktı çıkalı klavye kahramanları türedi.

 

Normal zamanda üç kuruşluk fikri değeri olmayan bir sürü çakal, Facebook veya Twiter’den pislik saçıyor ortaya…

 

Diyelim ki gazeteci Levent Özadam’ın yaptığı gibi, sizin için hayati öneme haiz Kıbrıs müzakereleri ile ilgili bir eleştiri yazıyor, Cumhurbaşkanını eleştiriyorsunuz Facebook’ta.

 

İki paralık adamlar anında altına aşağılık yorumlar yapıyor ve mesela “Sen Kıbrıs meselesi hakkında konuşamazsın. Kıbrıs konusu sadece Kıbrıslıları ilgilendirir…” cümleleri sıralanıyor.

 

Onların seviyense düşüp “Has..tir pez..nk” dememek için kendini zorluyorsun. Nazikçe “Kardeşim ben de KKTC kimliği taşıyorum. 42 yıldır bu ülkede yaşıyorum. Burada doğan ve ölen on binlerce göçmen vatandaştan biriyim. Üstelik de solcusun. Hani insan hakları… Hani vicdan?” diye sormaya kalkıyorsun.

 

Karşındaki şeref mağduru saydırmaya devam ediyor; “Buraya geldiniz. Nüfus yapımızı bozdunuz. Pisliklerinizi taşıdınız. Sizinle birlikte suç oranı arttı. Defolun gidin. Ne sizi ne de paranızı istemiyoruz.”

 

“Yapma güzel kardeşim. Suçlunun ırkı, milliyeti mi olur? Suçluyu koruyan mı var? Yani kök Kıbrıslı olup ta benzeri suçları işleyen yok mu? “ diyorsun. Karşındaki saydırmaya devam ediyor; “Sizin Kıbrıs konusunda söz söyleme hakkınız yok. Buraya gelirken neydiniz şimdi ne oldunuz? Beğenmiyorsanız çekip gidin”

 

“Ya sabır” diyip sakinliğinizi korumaya devam ediyor cevap veriyorsunuz; “Kardeşim Kıbrıs konusunda veya ülkenin geleceği hakkında konuşmak için senden izin mi isteyeceğim. İkimizin de oyu eşit değil mi? Benim bu memleketin üzerinde oy ve söz hakkım olduğunu BM bile kabul etti ve Annan Planında sana da bana da oy kullandırdı. Sen kimsin ki benim oy hakkımı sorguluyorsun?”

 

Karşıda ki dangalak saydırmaya devam ediyor; “Bu memleket bizim. Ne siz, ne de geldiğiniz ülke Kıbrıs’ta barışı engelleyemeyecek. Pisliklerinizle birlikte defolup gideceksiniz. Kıbrıs Kıbrıslılarındır.”

 

Eh sabır da bir yere kadar; “Bak arkadaş. Ben buradayım. Hiçbir yere de gitmiyorum. Benimle kardeş gibi yaşayacaksan başımın üstünde yerin var. Beğenmiyorsan aha kapılar açık. Kimi kardeş biliyorsan o tarafta yaşa… Cehenneme kadar yolun var.”

 

Ondan sonra karşılıklı küfürler…

 

Küfürlerin en hafifi de; “Arif hoca’nın dediğinden”

 

Sosyal medya, ülkede kamplaşmayı artırıyor. Bir sürü kişi, sahte hesaplardan sağa sola küfür ve hakaretler yağdırıyor ve ülkede düşmanlığı ve ayrıştırmayı bu yolla körüklüyor. Rum troller bu konuda başrolü oynuyor.

 

Bu kamplaşma Devletin daha doğrusu siyasilerin umurunda değil.

 

Umurunda olsa “İnternet kullanımı” ile ilgili bir yasa çıkarmak bu kadar zor mu?

 

Ne dediğimiz anlamak için, bu yazının altına yazılacak muhtemel yorumlara bakın isterseniz: