Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Ülkede iş çevrelerini bünyesinde barındıran iki tane büyük oda var...

Birisi Ticaret Odası diğeri Sanayi Odası...

Türkiye ile imzalanan anlaşmadan sonra her ikisinin de yaptığı açıklamaları dikkatle okuduk!

Ticaret Odası memnuniyet belirtti...

Sanayi Odası ise memnuniyetsizlik!

Sanayicilerin siteminin özünde şu vardı;

Hükümet kendini anlatamadı...

Bu durum gerçekten ücüzücüdür!

Üzücü olduğu kadar da düşündürücü...

Bu ülkede ithalat yaparak para kazananlar memnun ama üreterek para kazananlar ve ülke ekonomisine katkıda bulunanlar ise tam tersi!

Oysa salgın dönemi bize göstermiştir ki Kıbrıs Türkünün kurtuluşu üretmekten geçer...

Bunun için de yerli üretim yapan sektörlerin devlet ve tabi ki vatandaşlar tarafından desteklenmek zorundadır!

Türkiye bu gerçeği gördü salgın döneminde yerli üreticisini desteklemek için 800 kalem kadar ürüne fon getirdi...

Biz de bunu örnek almalıydık!

...

Hatırlarsanız yıllar önce bu ülkeye zeytinyağı ithaline yasak getirilmişti...

Bu tarihten itibaren kendi zeytinyağımızı ürettik, yeni fabrikalar kurduk, hatta kalitede eksik kalmadık ve sektörde bir ivme yakalandı!

Şimdi zeytin üreticileri artık zeytinin de dışarıdan getirilmemesi konusunda ciddi uyarılar yapıyor...

Çünkü bu sene rekolte rekora ulaştı ama alıcısı yok!

Hasat zamanı da yaklaşıyor...

Eğer önlem alınmazsa binlerce ton zeytin ya toplanmayacak ya da heba olacak!

Zeytinyağına ithal yasağı getirilebiliyorsa bu zeytinde de uygulanmalıdır...

Patates üreticileri ona keza!

Avaz avaz bağırıyorlar...

Zaten işleri çok da iyi gitmiyordu şimdi salgın nedeniyle nüfus eksilince üretilen ürünün yarısı ellerinde kaldı!

Hükület edenler bu konuda biraz daha gecikirse bir çoğu üretimden vaz geçmeye başlayacak...

Burada özellikle tarım Bakanlığına büyük sorumluluklar düşüyor!

Ülkenin en değerli ürünlerinden biri olan patatese dolayısıyla bunun üreticinin elinden tutarsa ne ala...

Aksi halde üretim duracak ithalat başlayacak!

...

Maliye Bakanlığı dün açıklama yaptı...

Kamu çalışanları Pazartesi günü ödenecek!

Ayrıca kesinti bu ay son kez olacak ve bundan böyle maaşlardan kesinti yapılmayacak...

Tabi ki kamu çalışanlarına ödenen maaşlar bir şekilde reel sektöre de yansıyacak ama bunu gerekçe göstererek üreten kesime eğer gerekli destek yapılmazsa, programlara konulmazsa gelecekte vay halimize!

Hükümet edenler özellikle de ekonomiden sorumlu olanlar lütfen ekip kurarak ülke genelindeki sanayi bölgelerini ziyaret etsinler...

Onlar ithalat yerine üretmeyi seçenler ama neredeyse hepsi borç batağında ve yakında iflasları hep birlikte hem de içimiz ezile ezile izleyeceğiz, manşetlerde göreceğiz!

Ama işte o zaman iş işten geçmiş olacak...

Onun içindir Sanayi Odası’nın serzenişlerini önemsiyoruz!

O zaman da aklımıza odanın da dediği gibi şu soru takılıyor;

Gerçekten kendimizi iyi anlatamadık mı acaba!

Umarız bazı kararlar aceleyle alınmamıştır...

Umarız hükümet edenler asıl meselenin kamu çalışanlarını ödeme olduğu yanlışına düşmemişlerdir!

Umarız ayakta kalmaya çalışan yüzlerce üretici ve sanayici itilip kakılmamıştır...

Zira eğer böyleyse bunun bedelini ödemeye de hazır olun deriz!

...

MESAJ KUTUSU

Sayın Suat GÜNSEL, bazı çalışanlarınız salgın döneminde çalışmadıkları halde devletin sağladığı bin 500 TL’lik katkıdan yararlanamadıklaır yönünde şikayet mesajı gönderip bu konuda ilgili bakanlık ile dirsek temasını yoğunlaştırmanızı istiyorlar...

...

Sayın Faiz SUCUOĞLU, 6 ay süreyle işten durdurmaya yasak getirip doğru bir karar ürettiniz ama bazı özellikle otel işletmelerinin çalışanlarına tam 30 gün çalışıp yarım ay maaş teklifinde bulundukları yönünde ihbarlar alıyoruz. İnsanlar ekmeğini kaybetmesin diye bu teklifi kabul ediyorlar...

...

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, bazı devlet okulu öğretmenleri uzaktan eğitim konusunda kusursuz çalışıp öğrencilerle bire bir ilgilenirken bazılarının telefonlara bile bakmaması çelişkili olmadı mı? Umarız bunu soruşturması yapar hesabını sorarsınız...

...

Sayın Eybil EFENDİ, Süleyman beyin önünmüzdeki ay emekli olmasından sonra bu makama en yakın olduğunuz aday olarak gösterildiğiniz konuşulmaya başlandı. Hayırlı olacaksa da niye olmasın ki değil mi ama?

...

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, birkaç müsteşar arkadaşla birlikte yeni süreçte eskisinden çok daha fazla yetkilerde donatılıp en az bakanlar kadar söz sahibi olacaksınız. Zira ilahlar böyle istedi ve bundan böyle sırtınızdaki yük de ağırlaştı...

...

Sayın Şener ELCİL, Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde haklarımıza dönme konusundaki düşüncelerinizi anlarız da peki bu hakları komşumuz bize vermeye hazır mı acaba dersiniz. Bir nabız yoklayın bakalım ne diyecekler?

...

Sayın Emete İMGE, Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak hangi hastaların hangi sorunlarına çözümler ürettiğiniz konusunda vatandaştan manidar sorular geliyor. Çok da haksız olmasalar gerek değil mi?

...

Sayın Ünal ÜSTEL, komşularımız turizmde eski ivmeyi yakalamak için dünya çapında çok büyük kampanyalara hazırlanıyorlar. Bizde son durum nedir. Zira bu kez yarış çok daha acımasız olacak ve umarız onların arkasından nal toplamayız değil mi?

...

Sayın Reşat AKAR, Derviş beyi ziyaret edip onunla birlikte fotoğraf paylaşınca sanki de hükümete bir göinderme yaptığınız gibi algılandı. Eski kadim dostlar hiçbir zaman unutulmamalıdır değil mi? Bu arada sohbetin konusu da bir hayli merak uyandırmış diye duyduk...

...

Sayın Mehmet BOYACI, bazı özel okulların da devreye girmesiyle bir kez daha öğrenci kaçırma operasyonu başlatıldığı yönünde duyumlar gelmeye başladı. Artık bundan böyle kaliteden yana olanlar iyi düşünüp ona göre karar verecekler desenize...

...

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, salgın dönemini fırsat bilip sakalları koyuverdiniz ama çok yakınlarınız bunun size çok da yakışmadığını hatta biraz da yaşlı gösterdiğinizi söylüyorlar. Hemen bugün en yakın berbere uğrayın deriz...

...

Sayın Latif AKÇA, bir özel hastane faturalarda soygun niteliğinde bir rakam ortaya koyunca bayramlık ağzınızı açmak durumunda kalmışsınız. Büyük geçmiş olsun, devletin hastanelerini tercih etmek artık şart oldu değil mi?