Seçim kanunu Meclis'ten oy birliği ile geçti. 


Milletvekillerimiz onca tepkiyi hiçe saydı ve bildiklerini okudular. 


Hakkını yemeyelim. Serdar Denktaş Meclis görüşmelerinde, yasaya tepkiler olduğunu ve düzeltilmesi için Komiteye geri gönderilmesini istedi ise de özellikle Mehmet Çakıcı, Serdar Denktaş'ın karma oydan korktuğu için bu yasayı Komiteye geri çekmek istediğini söyledi. UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ve CTP Milletvekili Soyer de karma oy ile ilgili kaygılarını dile getirdiler. Ama 3 partinin olumsuz görüşüne rağmen bu yasa geçti. 


Hep söyleriz. "Karma Oy", gelişmiş demokrasilerde halkın tercihlerini Meclise yansıtabilmesi için bulunmuş en güzel formüllerden birisidir.


Ne var ki bizim gibi demokrasi kültürü zayıf ülkelerde bu sistem, demokrasiyi felce uğratmaktadır. Çünkü küçük bölgelerde vatandaşın tercihlerini, ideoloji veya parti ilişkilerinden ziyade kişisel ilişkiler belirlemektedir. Vatandaş oyunu kullanırken kaliteden ziyade ya bir yakınını işe sokma veya kredi alma umudu ile yahut da "Bu benim doktorumdur, şu benim düğünüme, bu da cenazeme gelmişti. Şu ise bana akraba olur" düşüncesi ile oyunu kullanıp tercih yapmaktadır. 


Özellikle küçük bölgelerde 150-200 oyu kontrol eden bir kaç kişi, önce bölgenin sonra da ülkenin kaderini tayin edebilmektedir. Çok değil bir kaç yüz bin lira harcamayı göze alan aday çok rahat vekillik ipini göğüsleyebilmektedir ülkemizde. 50 Milletvekilinin olduğu Meclise 20 ye yakın doktorun girmesi bu yüzdendir. Hastalarını en iyi organize eden doktorlar, diğer partilerde ki doktorlar ile de paslaşarak rahatlıkla Meclisin yolunu tutabilmektedirler. 


Başka ülkelerde karma oy, kaliteli adayların Milletvekili seçilebilmesinin yolunu açarken, bizde kalitenin yerlerde sürünmesine neden olmaktadır. Çünkü bu sistem, adayları seçilebilmek için önce en yakın arkadaşına sonra da partisine kazık atmayı mecbur kılmaktadır.


"Seçilebilmek için bir adım öne çıkmalı bunun için karmadan tercih almalıyım" düşüncesine kapılan Milletvekili adayı, önce kendisine rakip gördüğü arkadaşını kesmek zorunda kalıyor. Sonra da kendi listesinde öne çıkabilmek için mühürlerini karmaya çeviriyor ve seçmenlerine "Bir bana gerisini diğer partilere dağıtın" talimatını veriyor. Böylece hem arkadaşlarına hem de partisine ihanet ediyor. 


Bir kere ihanet eden insan, ikinci defa da ihanet etmekten çekinmiyor tabii... Milletvekillerinin partilerine pamuk ipliği ile bağlı olmasının ve çok rahat istifa etmesinin sebebi budur. Çünkü istifacı milletvekili; "Ben karma oylardan aldığım tercihler ile Milletvekili seçildim. Kimseye diyet borcum yok" diyerek kendini savunabilmektedir. 


Emin olun "Çarşaf liste" adı verilen bu ucube seçim sisteminde mevcut milletvekilleri, daha şimdiden diğer bölge Milletvekilleri ile hem karma hem de mühürden tercih için pazarlıklara başlamışlardır bile. 


Önümüzdeki ilk seçimde karma oylar rekor kıracaktır. Diğer bölgelerden yeterli destek alamayacağını düşünen aday, rakiplerinin önüne geçebilmek için kendi seçmenini mühürden karmaya yönlendirecektir. 


Öte yandan bir çok seçmen, oy pusulasında ki mecburi 25 tercihi yanlış işaretleyeceği için binlerce oy yanacaktır. Ayrıca seçmenler, eskiden 2 dakikada oy kullanabilirken şimdi en az 5 dakikada oyunu kullanılabilecek, kuyrukta beklemek istemeyen bir çok seçmen mangal yakmayı tercih edecek, böylece oy kullanma oranı oldukça düşecektir. Oyların sayımı ise ertesi güne sarkacaktır. 


Niçin? 


Mevcut milletvekilleri, tekrar seçilebilmek için kendi çıkarlarına göre bir yasa yapmayı tercih etmişlerdir de onun için. 


Biz bu seçim sisteminin yanlış olduğunu, yukarıdaki anomalilerin yansıra Türkiye kökenli adaylardan hiç birisinin mevcut partilerden Milletvekili seçilmesinin mümkün olmadığını bu sebeple "Temsilde Adalet" ilkesinin de zedeleneceğini söyledik. Bu yasa bu haliyle geçerse, yeni bir siyasi yapılanmanın kaçınılmaz olacağını ısrarla anlattık. Ama bizi ciddiye almadılar. Bildiklerini okudular.


Karadeniz kültür Derneği Başkanı Baki Aygün'un aylardır dil döktüğü milletvekillerine yönelik söylediği şu sözler her şeyi özetlemektedir;


" BİZE BAŞKA ŞEYLER SÖYLEYİP BAŞKA TÜRLÜ DAVRANMAKLA :

1. Bu Yasa sayesinde ikiyüzlüğünüzü gördük.

2.Üzülerek söylüyorum koltuğunuzu dolduramayan acz içindeki durumunuzu teyit ettiniz.

3.Sistemin size ve tabanınıza zarar vereceğini bile bile Genel Başkanınızdan aldığınız diğer bõlgelerde destek sözüyle saflığınızı ve bencilliğinizi gösterdiniz.

4.Milleti bunları göremeyecek kadar aptal sanıyorsanız zamanı gelince herkesin zeka seviyesi ortaya çıkacaktır.

5. Bugünden itibaren maskelerinizi ve aczinizi anlatmak ana vazifemiz olacaktır bilesiniz. 

Baki Aygün yukarıdaki sitemi öncelikle meclisteki 2 Türkiye kökenli Milletvekiline yapmıştır. Bu Milletvekilleri tabanın feryadına kulak tıkamış ve sınıfta kalmışlardır. 


Eee "kendi düşen ağlamaz" demiş büyükler. ..


Herkesin bir kader çizgisi var. Toplumların da öyle. Bakalım Kıbrıs Türk Halkının kader çizgisi nasıl gelişecek?. 


Sanki yaşadığımız her şey, yeni bir partinin doğmasına zemin hazırlıyor...