21 Aralık 1963.

En uzun gece.

Ve her 21 Aralık gecesi, her Kıbrıslı Türk’ün yüreğinde kapanmayan yaradır.

İçimizdeki ateş, bu yüzdendir ki dışarıya dil verir.

Bu yüzdendir ki 56 yıldır, büyüdükçe büyür içimizdeki ateş.

56 yılın ardından, ne kin ne öfke kalır elbet…

Ancak ne faşizmdir ne de aşırı milliyetçiliktir, tarihte Kıbrıslı Rumların yaptıklarını, unutmamak ve unutturmamak.

Sahi neden öldürüldüler, kimisi kundakta kimisi gelinlik giymeye hazırlanırken, kimisi evladının ilk baba deyişini duyamadan, kimisi belki hiç sevmeden ve aşk’ın ne olduğunu tadmadan ?

Türk oldukları için, bu toprakları vatan ve memleket bilmesinler, bu topraklara kök salmasınlar diye katledildiler.

Bu toprakları seven ve memleket bilen herkesin borcudur, tüm şehitlerimize sahip çıkmak.

Ve bugünleri yaşayabilmemizin tek nedeni, 1955 yılından 1974’e kadar öldürülen, bizim için yarınını düşünmeden ölen şehitlerimiz değil de kimdir?

Kıbrıslı Türk ile Anadolu Türk’ünün omuz omuza vatan toprağına düşmesi değil midir bugün nefes almamızın nedeni?

Düşündünüz mü hiç, direnmeseydi canı pahasına bir avuç Kıbrıslı Türk ve dişinden tırnağından artırıp canını vererek bizimle birlikte yürümeseydi Anadolu, bugün ne olurdu, nerede olurduk?

Ve hiç düşündünüz mü ve merak ettiniz mi, bugün konuşabilse şehitlerimiz söyleyecek neleri olurdu?

Ve sizlere, nutuk ve slogan politikacılarına, bir çift sözü olurdu elbette şehitlerimizin.

Elbette sorarlardı hiç mi utanmadınız ve bıkmadınız anlı şanlı nutuklar ve al bayrak üzerinden siyaset yaparak Kıbrıs Türk halkına sonsuz bir miras gibi bırakılan maneviyatımızı kullanmaktan?

Bir toplumun ruhuna, karakterine ve geleceğine, tüm şehitlerinin bıraktığı mirası, sömürmekten hiç mi hicap duymadınız?

Ve hiç mi duymadınız, sokakta, kahvede ve bir dost selamında, “siz eğer milliyetçi iseniz, ben milliyetçiyim demekten utanırım” diyenleri?

Ve derlerdi ki, ey efendiler, bırakın ve vazgeçin artık, Kıbrıs Türk’ünün karakteri olmuş mücadele ruhu ve var olma kavgasını sömürmekten.

Bırakın, bizleri kullanmaktan, inanın ki her nutuk atışınızda kemiklerimiz bir kez daha sızlamakta.

Ve eğer ruhumuzun rahat olmasını istiyor ve önemsiyorsanız, Devlet için canımızı veren bizler için, geride kalan Kıbrıs Türk’ünün hak ettiği Devleti var edin.

Var edin ki canımızı verdiğimize değsin.

Değsin ki ruhumuz rahat olsun.

Ne için şehit olduğumuzu, bir gün bile kendi geleceğimizi düşünmeden Kıbrıs Türk’ünün geleceği için öldüğümüzün değeri olsun.

Ve bizler, geride kalanların da söyleyeceği vardır elbet.

Hakkımız bin defa helal olsun ve hakkınızı helal etmemekte de haklı olduğunuzu bilmek, yaşarken ölmek olsun bizim için.

Ve bizim için, dünü ve dünde yaşananları unutmadan, unutturmadan gelecek için çalışmak da boynumuzun borcu olsun.

21 Aralık 1963.

En uzun gece.

Ve Kıbrıs Türk’ü vatan toprağında var oldukça, en uzun gece hiç bitmeyecek.