(Not: Bu yazı, hastaların ve özelde çalışan hekimlerin İlaç Kurulu haklarını hiçe sayan bazıları için kaleme alınmıştır.)

Tedaviye ulaşmak her hastanın hakkıdır.

Devletin sağlık sigortası neden var?

Neden herkesten sağlık primi kesiliyor?

Hasta olduğumuzda tedaviye ulaşabilelim diye.

Sosyal devletin olmazsa olmazlarından değil midir hastanın tedavisi için ilacına ulaşmasını sağlamak?

Güya bizde de öyle.

İlaç ve Eczacılık Dairesi diye bir kurum var.

Nasıl işletildiğini hiçbir Allah’ın kulu bilmez!

Bilmez çünkü hastanın ilacına ulaşması yarı mucizevi bir olaydır burada.

Bir de Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi İlaç Kurulu var.

Burasının da nasıl işletildiğini hiçbir Allah’ın kulu bilmez!

Bilmez çünkü hastanın ilacına ulaşması hem çok kolay hem de imkansızdır!

Bir hastanın sürekli kullanması gereken veya eczanelerde bulunmayan ya da çok pahalı ilaçlara ulaşabilmek için bu kurulun kapısını çalınmak zorunda.

İşinizi kolayca halletmek istiyorsanız, gideceksiniz bir kamu doktorunun kaçak çalıştığı özel kliniğine ya da ek mesaisini yaptığı özel hastaneye, ondan sonrası kolaydır.

Üzerine tamamen ‘’duygusal’’ gülümsemesini de ekleyerek sizi kutsanmış o İlaç Kurulu’na çıkaracak ve sonrasında yine kendi kutsal kalemi ve kutsal kamu reçetesi ile o ilaca ulaşmanızı kolaylıkla sağlayacaktır!

Ha eğer, kanunlar önünde herkes eşittir, yasa ne ise herkes uymak zorundadır gibi idealist bir gaflette bulur ya da yolunuzu kaybedip, devlette çalışmayan, sadece özelde hastasının derdine derman olmaya çalışan bir doktorun kapısını yanlışlıkla çalarsanız işler biraz arap saçına döner!

Yasa gereği özeldeki doktorunuz da sizi İlaç Kurulu’na çıkarabilir.

Ama işte orada işler değişir.

Özeldeki doktorunuza dış kapının son mandalı gözüyle bile bakmayan kurul için önce ilgili kamu doktoru sizi bir güzel sorguya çekebilir.

Sorgunun ana fikrinde neden kendisine gitmediğiniz yatar aslında.

Sonda özeldeki doktorun tanısı sorgulanır.

O kutsanmış İlaç Kurulu’na girebilmeniz için önce hasta olduğunuzu, sonra da özeldeki doktorunuzun doğru tanıyı koyarak doğru tedaviyi önerdiğini ispatlamak gibi bir duruma düşersiniz adeta!

Hasta hakları yerlerdedir, meslek etiği söz konusu değildir ve tamamen bir sinir harbi içindesinizdir.

En nihayetinde pes edersiniz.

Ya ilacınızı kendi paranızla almak zorunda kalırsınız ya da gururunuzu ve özelde gittiğiniz doktorunuzu bir kenara bırakarak, sizi kurul raporu ve kamu reçetesi ile kutsayacak o doktorunuzun vicdanlı ellerine bırakırsınız kendinizi…

Yatağa bağımlı, solunum cihazına bağlı da olsanız doktor size gelmez, siz doktora gidersiniz bu kutsanmışlık imparatorluğunda!

Ne kızgınlığınızı ne bezginliğinizi ne de insan yerine konulmayışınızı yüzünüze yansıtamazsınız.

‘’Alayım da ilacımı gideyim.’’ dersiniz…

Yasalar katledilmiş olsa da sosyal devlet de bir şekilde işler hale getirilmiş olur bu İlaç Kurulu saltanatında.

Sistemin düzeleceğinden umutsuz çevrenize anlatırsınız başınızdan geçenleri.

Özeldeki doktorunuza gidip anlatırsınız başınızdan geçenleri.

O size bakar, siz ona bakarsınız…

Susarsınız…

Kamudaki İlaç Kurulu saltanatının sultanları ise emek, hak, adalet falan diyerek yaşamaya devam ederler…

İletişim: 0542-8529899