TRT Belgesel’de bir bonibon deneyi yapılmış.

(https://www.youtube.com/watch?v=Y9nLfg7ldlI)

Önce kocaman bir kavanoza 3464 tane bonibon koymuşlar.

Sonra da sokakta reastgele seçtikleri 120 kişiye kavanozda kaç tane bonibon olduğunu tahmin etmeleri istenmiş.

Bireysel tahminlerin hiç biri, gerçek bonibon sayısının yakınından bile geçmemiş.  Kimi 300’lerdebir rakam tahmin ederken kimileri 6 binlere çıkmış.

Sonrasında, tüm tahminler toplanarak 120’ye bölünmek suretiyle ortalaması alınmış.

Çıkan sonuç 3458 imiş. Yani gerçek değerden sadece 6 eksik!

Bireysel tahminlerden hiç biri gkolektif erçek değere yaklaşamazken, kolektif tahminin ise gerçek değere bu kadar yakın olmasına Kolektif Bilgelik / Kalabalıkların Bilgeliği adı veriliyor.

Aslında bu deneyin geçmişi biraz eskiye dayanıyor.

Amerikalı gazeteci James Surowiecki, 2004 yılında bir kitap yayımladı.

Kitlelerin Bilgeliği (Çok Kişinin Aklı Neden Az Kişinin Aklından Üstündür ve Kolektif Akıl İş Dünyasını, Ekonomileri, Toplumları, Ulusları Nasıl Biçimlendirir?)adlı kitabında bu konuyu işlemiş.

Kalabalıkların bilgeliği, problem çözme, karar verme, yenilik yapma ve tahmin etme konusunda büyük insan gruplarının toplu olarak bireysel uzmanlardan daha akıllı olduğu fikridir. Kalabalıkların bilgeliği kavramı, büyük grupların pop kültürü, psikoloji, biyoloji, davranış ekonomisi ve diğer alanlarda nasıl üstün kararlar aldıklarını gösterir.

Ancak, kolektif aklın doğru sonuçlara varabilmesi için belli koşulların sağlanması gerekiyor.

Bunların başında çeşitlilik geliyor. Yani kalabalığın olabildiğince farklı görüşten insanlardan oluşması gerekiyor.

Tersinden söylersek, aynı fikirde insanlardan oluşan bir kalabalığın kararı o kadar da yerinde olmuyor.

İkincisi merkeziyetçi bir yapının olmaması.

Hiyerarşik yapılarda kolektif akıl etkin hale gelemiyor.

Örnek olarak da 2003 yılında yaşanan Columbia uzay mekiği kazasında, NASA’nın hiyerarşik yönetim yapısının sorumlu olduğu, alt kademedeki mühendislerin görüşlerine itibar edilmediği için zamanında önlem alınamadığı söyleniyor.

Üçüncüsü bağımsızlık. Kişiler karar verirken çevresindekilerin etkisi altında kalmamalılar. Sonuncusu da elbette bir karar verme mekanizmasının kurulması, kişilerin özel kararlarının kolektif karara dönüşebilmesinin sağlanması.

Özetle, bu koşullar sağlandığında çok sayıda insanın ortak aklı o grubu oluşturan tek tek bireylerden daha doğru sonuçlara ulaşabiliyor.

Hatta grubun aklı o grubun içindeki en akıllı bireyden daha üstün de olabiliyor. Yeter ki çeşitlilik olsun, insanlar merkezi bir aklın güdümüne girmesin, kanaatlerini hiçbir kısıtlama olmaksızın iletebilsin...

….

Şimdi ülkemize dönelim ve kalabalığımızın bilge sonuçlara ulaşma kapasitesini değerlendirmek üzere sorularımızı soralım:

  • Çeşitlikiklere ne derece tahammülümüz var?
  • Merkeziyetçi bir yapıdan (ben burada buna statiko diyeceğim) ne kadar uzağız?
  • Ve tabii ne kadar bağımsızız?

Cevap: Statikonun ve edilgenliğin hüküm sürdüğü toplumlarda, bilgelikten söz etmek mümkün değildir.

(Kaynaklar:

  1. https://tr.moneynx.com/wisdom-crowds
  2. https://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/kalabaliklarin-bilgeligi-i-3237 )

İletişim: 0542-8529899