1-Erkeğin süratli yalan üretebilme yeteneği:

Herkesin kafalarının güzel olduğu kıtalararası dolmuş seyahatinde yaşanan olaylar içinde bulunduğumuz hayat enerjisinin en doğru tanıklıklarının yapıldığı bir ortam aslında..

Gecenin bir yarısında alkolün rendelediği bir beyinden Çiftehavuzlar dolaylarındaki dolmuşta çalan karısının telefonuna "hayatım şu anda patronlarla Aksaray'dayız, gecikirsem merak etme" diyen adamın biraz önceki konuşmasından Üstbostancı'daki eğlenceli bir partiye gitmekte olduğunu biliyordum zaten..

Telefon konuşması bittiği anda "Hocam helal olsun.. Yanlış anlama; işim insanları doğru ve inandırıcı konuşturmakla ilgili de.. Valla çok takdir ettim, bravo.." deyiverdim..Normal şartlar altında ve alkolsüz birine soruyu sormak aslında sıradışı bir hareketti .. Ama o saatte mis gibi olmuş malum kafa, dudaklarında beliren müstehzi bir ifadeyle cevap üretmekte de gecikmemişti; "Hehehe, bu da bir nevi sanat kardişim.."

Baskı, bir şekilde baskılanan duygunun yaratıcı dehasını her koşulda tetikleyebilmekteydi görüldüğü gibi..

2-Kadının süratli odaklanma yeteneği:

Yine kıtalararası seyahatin ilerlemiş saatteki bir başka tezahürü ise şöyle gerçekleşmekteydi..

Bütün yolculuk boyunca hayattan, işlerden, felsefeden ve baş aktör olan majör kişilik erkek sembolün ne kadar akıllı, zeki, başarılı ve hakim olduğunu aktardığı diyaloglarının sonucunda, "şöförr bey ışıklarda inelim" cümlesini dahi kurabilmişti. Oysa iktidar ikonunu yolculuk süresince boynunda taşıyan erkeğe dolmuştan en son inen bayan arkadaşının uyarısı, gerçek iktidarı hatırlattığı şu cümleydi;

"Hayatııım.. Cüzdanının düştü... Şöför bey bi saniye..."

Ve karanlık bir ortamda acelenin öne çıktığı bir atmosferde kahverengi cüzdanı anında "eagle eyes" modunda gören bayan arkadaşın meydan savaşını kazanmış bir edayla cüzdanı sahibine teslim edişi acaba muzaffer komutanın bayrağını burçlara dikmesi miydi...? Sözkonusu cüzdansa, gerisi teferruattır..

Yorum yapmayı sevmeyen bir insan olarak noktayı koydum..

Dolmuşta baş başa kaldığımız 30' lu yaşlardaki şöföre dedim ki..

"Bak evladım benden sana bir hayat dersi.. Şartlar ne olursa olsun bir kadının gözü daima erkeğin cüzdanındadır...

Ve de bir erkeği baskı altına aldığını zannedip o an ne yaptığını ifşa ettirmeye çalışan bir kadına bu yaptığının çok saçma olduğunu sakın anlatmaya uğraşma..Asla anlamazlar, sana da yazık olur boşuna kendini yorarsın" dedim..

"Bilmez miyim abi" dedi, "zaten ben 5 yıllık evliyim..."

Hüseyin Apaydın