ABD emperyalizminin uluslararası hukuku çiğneyerek diplomatik ilişkisi bulunan BM üyesi bir devletin generaline suikast düzenlemesi, Orta-Doğu’da pandoranın kutusunu açmıştır...
Artık bu bölgede hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır...
Dün akşamdan beri bölgede ilan edilmemiş bir savaş hali vardır...
Karşılıklı saldırılar, delice tehditler, sürüp gitmektedir...
ABD, İran’ı orantısız vurmakla tehdit ederken, İran ise yanıtının, uzun menzilli füzelerle İsrail’i vurmak olacağını açıklamıştır...
Hürmüz Boğazı uçak gemileri ile dolarken, Doğu Akdeniz’de savaş gemilerinin yığılması sürmektedir...
Irak, ABD üslerinin kapatılması ve ABD askerlerinin ülkesini terk etmesini isterken, Suriye, Irak, Kenya ve birçok ülkeden ABD üslerine saldırı haberleri gelmektedir..
İran’a komşu olan ve ülkesinde ABD üsleri bulunan Anavatan Türkiye bir yandan yangını söndürmeye çalışırken, bir yandan da bu karmaşa içinde, Suriye, Irak ve İran’daki sözde “Kürdistan” parçalarının birleştirilerek sınırında emperyalizmin taşeronu olacak yeni bir İsrail’in kurulmasını önlemek için çaba harcamaktadır.
Bu amaçla Irak’ta Pençe harekatlarını sürdürmekte, Irak içinde üsler kurmakta, Suriye’de Barış Pınarı Harekatı kazanımlarını kökleştirmektedir...
İran’ın düşmesinin, Irak ve Suriye’nin parçalanmasının sonunda Türkiye’nin parçalanması için kullanılacağının bilinci içerisinde gerekli önlemleri şimdiden almaktadır...

ŞER İTTİFAKI

Doğu Akdeniz’de ise Rum yönetimi, Mısır, İsrail, Yunanistan’ın, Türkiye’yi Anadolu’ya hapsetmek ve KKTC’yi yok ederek tüm adaya hakim olmak ve Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakları gasp etmek için oluşturdukları ŞER İTTİFAKI, Fransa, ABD-AB desteğiyle güç gösterisinde bulunmaktadır...
Anavatan Türkiye bu saldırıyı püskürtmek için, hem adadaki kolordusunu İHA-SİHA takviyesi ile güçlendirmiş, hem KKTC’de deniz üssü kurma hazırlıklarına başlamış, hem de deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzaladığı Libya’nın meşru hükümetine destek vermek için oraya asker göndermiştir...
Gönderilen gücün zaman içinde Kıbrıs’ta olduğu gibi, deniz-hava gücü ile destekli bir Kolordu düzeyine çıkacağı ve orada üslenerek kalıcı olacağı ifade edilmektedir...
Rum yönetimi, Yunanistan, Mısır ve İsrail’den oluşan ŞER İTTİFAKI, yanlarına Suudi Arabistan, BAE ve Fransa’yı da alarak, darbeci Hafter’in kiralık ordusunu desteklemektedir...
Amaçları meşru hükümeti yıkmak ve Türkiye-Libya deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasını geçersiz hale getirerek Türkiye ile KKTC’nin hakkı olan doğal kaynakları gasp etmektir..
Özetle Doğu Akdeniz’de de Türkiye ve KKTC’ye karşı ilan edilmemiş bir savaş sürmektedir...
Bu ilan edilmemiş savaşın her an bir sıcak çatışmaya dönüşme olasılığı giderek artmaktadır...

FEDERASYON BİTTİ

Şimdi hızla değişen bu jeopolitik ve jeostratejik koşullarda Türkiye’nin, bağımsız-egemen KKTC’den vazgeçeceğini, Kıbrıs Türk Halkının da böylesine büyük risklerle dolu bir ortamda güçlü Türkiye’ye sırtını dönüp federasyon uğruna kendini Rum-Yunan-AB üçlüsünün kollarına atacağını sanan varsa gerçekten aklından şüphe ederim...
Kıbrıs Doğu Akdeniz’de, her geçen gün stratejik önemi daha da artan bir BATMAYAN UÇAK GEMİSİDİR..
Şu an Doğu Akdeniz’de bulunan tüm ülkelere ait savaş gemilerinin bir denizaltıdan atılacak birkaç füzelik ömrü vardır... Ne ki KKTC gemisini batıracak herhangi bir füze Dünya durdukça üretilemeyecektir.
Bunun bilinci içinde olan Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı, niye federasyonu kabul ederek ŞER İTTİFAKI’na teslim olsun?
O denli kör, o denli stratejik öngörüsüz, o denli ahmak mıyız ki, bize karşı oluşturulan ŞER İTTİFAKI’nın KKTC’yi yutmak ve tüm Doğu Akdeniz’i gasp etmek için talep ettiği federasyonu kabul edeceğiz?
Bölgemizde meydana gelen gelişmeler artık federasyon formülünü tümüyle devre dışı bırakmıştır...
Ortalık yangın yerine dönmüşken, ne BM, ne de bir başka güç Kıbrıs’ta federasyon görüşmelerini başlatmak isteyecektir...
Ne de, onlar istese bile Türkiye ve KKTC bunu kabul edecektir...

KIBRIS’TAN VAZGEÇİLEMEZ

Türkiye’nin Akdeniz savunması Kıbrıs’tan başlamaktadır..
Anavatanımız ve garantörümüz Türkiye’nin “hadi siz federasyon kurun, ben de Kolordumu alıp gideyim, ne haliniz varsa görün, beni hiç ilgilendirmez” diyeceğini sananlar gerçekten geri zekalıdır.
Bunu anlamayanlar hiçbir şeyi anlayamazlar...
ABD emperyalizmi ile ŞER İTTİFAKI’NIN neden olduğu bu kaos ortamı giderek daha da kötüleşecek ve en az 10 yıl daha ortalık durulmayacaktır...
Anlattığım bütün bu gelişmeleri göz ardı ederek hala federasyon diye ısrar edenler, hala bu yolla Kıbrıs’ı Türkiye’den koparacağını sananlar, ya kördür, ya akıllarından zoru vardır, ya siyasi analiz yeteneğinden yoksundur, ya da bağlı oldukları, işbirliği yaptıkları dış güçler öyle istediği için hala federasyon rüyası görmektedirler...
Boşu boşuna hem kendilerini hem de Halkı kandırmaktadırlar...
Kıbrıs Türk Halkı, Ay’da gezen bu uyurgezerlere 4 ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde prim vermeyerek onları siyaset dışına itmeli ve bu zor günlerde ayak içinde karıştırmalarına izin vermemelidir...