Genel bir söz vardır.

Para ile imanın kimde olduğu bilinmez.

Benzer şekilde, bir kişinin bir işi neden yaptığını, gerçek niyetini önce kendisi bilir.

Söyledikleri doğru olsa da yaptıkları neticeyi belirler.

İç ve dış bütünlüğü zor iştir.

İyi niyetle yapılanlarda sahibinin huzuru vardır.

Şovda ise sürdürülmesi gereken bir gösteri kaygısı ya da iç rahatlatma çabası.

Her alanda böyledir.

Zaman ve tarihin, neyin iyi niyetle, neyin şovla yapıldığını ortaya çıkarma gibi özelliği vardır.

Örneğin;

Yangın helikopterinin önünde poz vermek mi iyi niyet ya da şov yangın helikopteri olmadığı için Karşıyaka yangınında lengerle ateşe su taşımak mı?

Bir taraftan eşdeğer arsaların üzerine diktiği binalardan gelen kiraların kuruşuna dokunmayıp kaygısız yaşarken iyilik gönüllüleri safında bir tas çorba aramak mı iyi niyet ya da şov, yoksa pandemi boyunca her ay birilerine gizlice düzenli gıda ve nakit yardımı yapan kişinin birileri tarafından fark edilme kaygısı mı?

Meydaya sürekli yorgunluğundan bahsetmek, hekim meslektaşlarını taşlamak ve halkın kulaklarını çeken açıklamalar yapmak mı iyi niyet ya da şov, yoksa kan ter içerisinde çalışıp da sesini çıkaracak gücü olmayanların susması mı?

Başımızı çevirdiğimiz her yerde bir bilim kurulunun olması mı iyi niyet ya da şov, yoksa laboratuvarda, servislerde işini bilimin gereğine uygun olarak yapmaya çabalayanların olması mı?

Okulların yüz yüze eğitime açılabilmesi için 15 bin kişilik eğitim ordusunun aşılanması gerektiğini söyleyip kenara oturmak mı iyi niyet ya da şov, yoksa çocukların eğitimlerinin bundan sonra aksamaması için kafa patlatıp projeler üretmek mi?

Türkiye’nin KKTC’ye yapmış ve yapmakta olduğu yatırımları kendisi gibi yapmış görünmek mi iyi niyet ya da şov yoksa kendi çabaları ile bir şeyleri başarmak için seferber olmak mı?

Maske ve siperlik takıp devlet hastanesinde selfisini paylaştıktan sonra üzerini çıkarıp özele koşmak mı iyi niyet ya da şov, yoksa sessiz sedasız hastalarına bulunduğu yerde bakmaya devam etmek mi?

Eski bir Sağlık Bakanı’nı göreve çağırmak mı iyi niyet ya da şov, eşini başhemşire yaptığı için O’na vefa borcu ödemek mi?

Acil Durum Hastanesi’ni öyle ya da böyle inşa edip, açıp, hizmete sunmak mı iyi niyet ya da şov, yoksa Acil Durum Hastanesi’ni hala tam teşekküllü çalıştırmamak mı?

Vekil seçip meclise gönderdiği halde değil meclise, ülkesine bile uğramayan bir insanın aylarca halkın vergisiyle ödenen maaşla partilere ve yarışmalara katılıp kendini haber yaptırması mı iyi niyet veya şov, yoksa ülkesinin tozunu toprağını ciğerlerine çekerek kapı kapı dolaşıp halkın derdini dinleyip çözüm aramak mı?

Kadın hakları savunuculuğunda mecliste ve mangalda kül bırakmamak mı iyi niyet ya da şov, yoksa şiddete uğrayan kadınları sahiplenip gizli/açık yardıma koşmak mı?

Din, iman deyip deyip de imam nikahlı sevgilileri ‘’boş olana kadar’’ koluna takıp gezmek mi iyi niyet ya da şov, yoksa dinini ön plana çıkarmadan yaşamaya devam etmek mi?

Sağ-sol fark etmeksizin Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden nemalanmak adına kurgusal yaşamlara devam etmek mi iyi niyet ya da şov, yoksa gelecek ne getirirse getirsin kendi ayakları üzerinde durmak adına üretmek için her türlü mücadeleyi sergilemek mi?

Her şeyin olmasına rağmen hiçbir şeye sahip olmamak,

Varlık içerisinde yokluk çekmek,

Her telden çalıp hiçbir şey yapamamak,

İyi niyetin ya da şov kaygısı terazisinin ne tarafının ağır bastığı ile ilgilidir.