İstanbul Belediye Secimleri Ve Kanal İstanbul

Türkiye ,Istanbul boğazinı Montrö bogazlar sözleşmesi uyarınca, Türkiye ile savaş durumunda olmayan ülkelerin askeri veya ticari gemilerinin gecmesine mudahalede bulunamayacağı gibi boğazdan geçen tûm gemilerden de geçis ücreti almamaktadır.Biz bir Tûrk vatandaşı olarak İstanbul boğazındaki köprü veya metrolardan gecerken ücret ödemek zorunda kalırken yabancı gemiler boğazdan ücretsiz geçme haklarına sahipler.

1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Antlaşması sırasında yıllık 3 bin gemi boğazdan geçmekteydi. Ancak yıllar geçtikçe bu sayı giderek arttı. Şu anda yıllık 50 bini bulan sayılarda gemi, boğazdan geçiyor. Bu sayının 2050'de 100 bine ulaşması bekleniyor.

Kanal İstanbul'un 2023'te tamamlanması halinde möntre bogaz antlaşması iptal olacağı gibi Türkiye kanal istanbul sayesinde gerek savunma ve ulaşım gerekse ekonomik ve siyasi olarak farklı bir boyutta stratejik degere ulaşacaktır. Türkiye'nin Kanal İstanbul sayesinde uluslararası arenadaki konumunu güçlendirmek istediğinden emin olduğunu söyleyen Rus uzman, "Bu proje Ankara için sadece ekonomik karlılık açısından değil jeostratejik çıkarlar ve bölgesel güç statüsünden küresel güç statüsüne geçişi açısından da önemli.Eğer bu kanal yapılırsa karşılıklı riskler sadece Rusya'yı değil ABD'yi de etkiler, zira Türkiye Karadeniz'i tamamen Amerikan gemileri için kapatabilir ya da aksine açabilir” (Rus uzman Vladimir Avatkov).

Tabii bir de ekonomik boyutu var ki bunu da göz ardı edemeyiz. Kanal İstanbul da ortalama 50 bin gemi geçişiyle Türk ekonomisine yılda 6 milyar dolarlık bir ek gelir ekleyecek. Böylelikle gemi geçişlerini hem kontrol altına alacağız hem de para kazanacağız.

Kısacası küresel ve bölgesel güç statüsüne geçişte çok öneme sahip bir proje olması nedeni ile birçok dış güçler tarafından gerek ekonomi siyasi gerekse farklı sebepler ve araçlar ile sabote edilip önlenmeye çalışılmaktadır. İşte bu yüzdendir ki Cumhurbaşkanı Erdogan ve AKP İstanbul'daki belediye seçimlerine bu kadar çok önem verdiği için aday olarak İstanbul'u iyi tanıyıp daha önce tamamladıgı görevler ile görev ve hizmet adamı oldugunu ispatlayan sayın Binali Yıldırım ile katıldı. Çünkü kanal İstanbul projesi başlaması halinde gerek İstanbul'daki tüm belediyelere gerekse Istanbul büyük belediyesine büyük görev ve sorumluluklar düşeceği kaçınılmazdır. Böylesi büyük bir proje de devlet ile belediyelerin sıkı işbirliğinin önemi tartışılmazdır. Fakat gel gelelim ki Türkiye'nin bekası için engel olmaya çalışan birileri de boş durmayıp seçimlere ve halkın özgür iradesini hiçe sayıp oy hırsızlığı yapma teşebüsünde bulunmaya yeltenmekle kalmayıp bu adi haksızlığa bilerek veya bilmeyerek CHP adayı Ekrem imamoğlu'nu ve millet ittifakını da bu kalleş oyuna katmıştir.

Oynanan oyun bilerek mi yoksa bilmeyerek mi deşifre edilip ortaya çıktığı bilinmesede kanal İstanbul projesine sabotajdan sonra en büyük hedefleri milleti bölüp bir iç kaos çıkarmak olduğuna hep beraber şahit olduk. Daha dün gibi Ukrayna ve Venezuela da yaşananları unutmamak gerek. Bu ülke üzerinde oynanan oyunların "hak ile batılın savaşı" biteceği yok fakat bizim millet olarak birlik ve beraberlik içerisinde oldugumuz sürece, bu topraklar da değil bölünmek daha nice birleşmelere gebe olacağı kaçınılmazdır.