Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan altı kamu görevlisi hakkında Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu açıklandı.

Rapora göre; Dönemin Adıyaman Belediye Başkan Yardımcısı Osman Bulut, Adıyaman Belediyesi İmar İşleri Müdürü Mehmet Salih Alkayış ve Ruhsat Şefi İnşaat Mühendisi Bilal Balcı binanın yıkılmasından sorumlu tutuldu. Öte yandan, Adıyaman Belediyesi İmar Müdürü Yusuf Gül, Adıyaman Belediyesi Yapı Kontrol Birimi Görevlileri Ruhsat Teknisyeni ve Daimi İşçi Abdurrahman Karaarslan ile teknik eleman Fazlı Karakuş’un binanın yıkılmasında sorumluluğu olmadığı kanaatine varıldı.

Şampiyon Meleklerin aileleri, kamu görevlilerinin tamamının binanın yıkılmasından sorumlu tutulmamasının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, sanıkların “Ben sadece önüme gelen belgeleri onayladım, ben sadece imza attım” savunmalarının asla kabul edilemeyeceğini kaydetti.

İsias Otel’de kızı Selin’i kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Eğer bir imza, 72 canın ölümüne neden olan o katil binanın önünü açtıysa, o imzanın sahibi de o ölüm zincirinin bir halkasıdır.” dedi.

İsias Otel’de kızı Serin’i kaybeden Doç Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu da, incelenmemiş, şeklen tamamlanmış ruhsatları verenlerin hesap vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Deprem bölgesinde süresi geçmiş, geçerli olmayan otel ruhsatına, geçerliymiş gibi eksik belgelerle işlem yapıp imza koyan her belediye çalışanı, bunun hesabını yargı önünde verecek.” şeklinde konuştu.

- Kamu görevlilerinin üçüncü duruşması 6 Kasım Perşembe yapılacak

Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan altı kamu görevlisinin yargılanmasına adli tatilin ardından devam ediliyor. Kamu görevlilerinin üçüncü duruşması 6 Kasım Perşembe günü Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10.30’da yapılacak. Duruşmada, biri dönemin Belediye Başkan Yardımcısı olmak üzere altı sanık yargılanıyor.

-Aileler, Başbakan Üstel ve kalabalık bir heyet yeniden Adıyaman’da olacak

Aileler, Başbakan Ünal Üstel, bazı bakanlar, milletvekilleri, Barolar Birliği ve gazetecilerden oluşan kalabalık bir heyet üçüncü duruşma için yeniden Adıyaman’da olacak.

Polis'ten Siper Operasyonu: 2 tutuklu
Polis'ten Siper Operasyonu: 2 tutuklu
İçeriği Görüntüle

İsias Otel’de kızı Selin’i kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, İsias Otel’de kızı Serin İpekçioğlu’nu kaybeden Doç Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu, Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ve Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı (DPÖ) Durali Güçlüsoy 6 Kasım’da görüşülecek kamu görevlileri davasının üçüncü duruşması öncesinde TAK’a açıklamalarda bulundu.

-Karakaya

İsias Otel’de kızı Selin’i kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Biz aileler olarak, kamu görevlilerinin ‘Ben sadece önüme gelen belgeleri onayladım, ben sadece imza attım’ gibi savunmalarını asla kabul etmiyoruz.” dedi.

“Eğer bir imza, 72 canın ölümüne neden olan o katil binanın önünü açtıysa, o imzanın sahibinin de o ölüm zincirinin bir halkasıdır” diyen Karakaya, hiç kimsenin “ben bilmiyordum”, “ben sadece görevimi yaptım” diyerek sorumluluktan kaçamayacağını söyledi.

Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Eğer o imzalar atılmasaydı, o belgeler ‘göz yumularak’ var olmasaydı, bugün çocuklarımız, öğretmenlerimiz, dostlarımız hayatta olacaktı.” dedi.

-“İsias katil bir bina ve sorumsuzluk zinciridir”

Sözlerine; “İsias katil bir bina ve sorumsuzluk zinciridir” diye devam eden Karakaya, “O zincirin her halkasından, her sorumludan hesap sorulana dek adalet mücadelemiz sürecektir.” şeklinde konuştu.

Her nefeslerinde, her adımlarını “Adalet yerini bulsun” diyerek attıklarını, çıktıkları bu yolda 1000 günü geride bıraktıklarını söyleyen Karakaya, şöyle konuştu:

“Ancak hâlâ vicdanları sızlatan kararlar, eksik kalan raporlar ve görmezden gelinen sorumlularla karşı karşıyayız. Kamu görevlileriyle ilgili yayımlanan son bilirkişi raporunda üç belediye görevlisinin sorumlu, üçünün ise sorumsuz tutulduğunu öğrendik. Biz aileler olarak bu raporun eksik kalan noktalarının tamamlanması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biliyoruz ki İsias bir katil binaydı, denetimsizliğin, rant hırsının ve insan hayatını hiçe saymanın sembolüydü. Bu cinayet zincirinde görev alan, göz yuman, imza atan, denetlemesi gerekirken görmezden gelen hiç kimse sorumsuz değildir.”

Her geçen gün öfke ve mücadele azimlerinin büyüdüğünü ifade eden Karakaya, “Biz, çocuklarımızın hayatlarını ellerinden alan bu düzenin karşısında susmayacağız. Bilimin, hukukun ve vicdanın ışığında, tüm kamu görevlilerinin en ağır cezayı alması için mücadelemize devam edeceğiz. 6 Kasım’da devam edecek olan duruşmada bir kez daha sesimizi yükselteceğiz.” dedi.

Suçluların olası kastla cezalandırılması gerektiğini bir kaz daha yineleyen Ruşen Yücesoylu Karakaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz aileler, Şampiyon Meleklerimize, öğretmenlerimize, velilerimize ve rehberlerimize bir söz verdik. Adalet yerini bulana kadar, suçlular olası kastla yargılanıp hak ettikleri cezayı alana kadar bu mücadeleden dönmeyeceğiz. Biz buradayız. Adalet istiyoruz. Gerçek bir adalet, eksiksiz bir yargılama, tam bir yüzleşme istiyoruz. Çünkü biz çocuklarımızın anısına, onlara verdiğimiz söze sadığız. Ve unutulmasın; Meleklere sözümüz var.”

Bu binanın var olmasına imza atan herkesin ceza almasını istediklerini vurgulayan Karakaya, bu olayların bir daha yaşanmaması için bunun yapılması gerektiğini söyledi.

Yargılanan kamu görevlilerinin bazılarının hala Adıyaman Belediye’sinde görev yaptıklarına işaret eden Karakaya, şöyle konuştu:

“‘Benim önüme geldi geçirdim’ diyen insanların orada ne işi var. Senin imzanla verilen yapı veya tadilat ruhsatı var. ‘Sorumluluğum yoktur, ben sadece imza attım, geçirdim’ ne demektir. O zaman senin belediyede ne işin var. Bilirkişi raporunda da bu noktada çelişki var. İmzayı atan bu kişi mühendis olmadığı için sorumlu değil mi? Bu cezasız mı kalacak? İlk rapor geldi. Sorumlu olmayanlar iki tekniker ve 93’deki yapı ruhsatındaki mimar Yusuf Gül. Bu ruhsatlara imza atanların görev tanımı ne. Benim çocuğum bu binada öldü. Halil Bağcı uyduruk bir rapor verdi, yapı ruhsatı alıp binayı yenilediler. Adıyaman’da bunlar oluyor. Bu binaları kim denetliyor. Bu düzeni değiştirmesi gereken devletin adalet sistemi.”

6 Kasım’da yapılacak duruşmada ailelerin gene tutukluluk isteyeceklerini vurgulayan Karakaya, “Bu insanların sorumlu tutulmamalarını kabul etmiyorum, etmiyoruz.” dedi.

-Pervin Aksoy İpekçioğlu: “Yanlarına kalmayacak…”

İsias Otel’de kızı Serin’i kaybeden Doç. Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu da, incelenmemiş, şeklen tamamlanan ruhsatları verenlerin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

İpekçioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Hesap verecekler ki başka Serinler, başka Aliler, başka canlar ölmesin. Serinimin yokluğunun bedelini ödeyecekler. Yoksa ne benim ne çocuğumun ruhu huzur bulur. Benim çocuğum maç heyecanıyla yatağında uyudu, sizin gibi ahlaksızların hazırladığı otel onun hayatına mal oldu. Yanlarına kalmayacak. Adaleti iliklerine kadar hissedecekleri bir kararla deprem davalarına damga vuracağız. Türkiye’deki deprem yargılamalarına ‘Olası kastla’ mahkumiyetleri getireceğiz.”

TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu, İsias Otel’in inşasını ikiye ayırarak değerlendirmek gerektiğine dikkat çekti.

Bunları 1993 tarihli apartman olarak inşa edilecek binaya verilen ruhsat ve 2001 tarihli otel olarak hizmet verecek binaya verilen ruhsat olarak ikiye ayıran İpekçioğlu, 1993 tarihli ruhsatta düzenleyen olarak Ruhsat Büro Teknisyeni Nedim Özkaşıkçı, kontrol eden Ruhsat Büro Şefi Mehmet Çalışır ve onaylayan olarak da Belediye İmar Müdürü Yusuf Gül’ün göründüğünü anlattı. İpekçioğlu, aynı raporda yine Fazlı Karakuş’un da teknisyen olarak yer aldığına işaret etti.

Ruhsatı düzenleyen ve kontrol eden kişilerin maalesef deprem öncesi vefat ettiklerini söyleyen İpekçioğlu, “Maalesef diyorum çünkü yargılanmadan, 72 canın hesabını vermeden öldüler. Umarım kemikleri sızlar.” dedi.

İpekçioğlu, ancak ruhsatı onaylayan Belediye İmar Müdürü’nün hayatta olduğunu ve sorumluluğu bulunduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü Belediye İmar Müdürü’nün imzası, bir ruhsatın tamamlanması için kurucu unsurdur. Bu anlamda işlemi kuran imzaya sahip kişi, ruhsattaki tüm esasa ilişkin işlerin mevzuata uygun olarak yapıldığını da onaylar. Bu nedenle attığı imzanın sorumluluğunda Yusuf Gül’ün hak ettiği cezayı alması gerekir.”

2001 tarihli ruhsat değerlendirildiğinde ise; gelecek felaketin en açık, en anlaşılır haliyle gözler önünde durduğunu belirten İpekçioğlu şöyle konuştu:

“İlk olarak 1993 tarihli apartman için verilen ruhsat, 5 yıllık geçerlilik süresini 1998’de tamamlamıştır. 2001’de otel için yapılan başvuruda mevzuatta yazılı belgelerin istenmesi, bu belgelerin fiziken de gerçeği yansıtacak şekilde doğru beyan edilmesi gerekirdi.

Oysa 6 Şubat’ta çocuklarımıza, sevdiklerimize mezar olan İsias Otel, yıllarca sadece siyasi nüfuz ve menfaat ilişkileri dikkate alınarak, birçok kişinin katkısıyla adım adım felakete doğru yol aldı. Hem İsias Otel sahipleri, fenni mesuller, mimar, mühendis ve müteahhitler hem de belediye görevlileri, ruhsatta fikri sahtecilik suçuna imza atmışlardır.”

Ruhsatın 1998 yılında hukukta geçerliliğini tamamladığına dikkat çeken İpekçioğlu, “Bu ruhsata geçerliymiş gibi işlem yapıp otele tadilat ruhsatı verilmiştir. Tüm imza atanlar, sahipleri ve fenni mesuller, mühendis ve mimarlar, fikri sahtecilik yaparak aldıkları bu ruhsatın, 2. derece deprem bölgesindeki bir bina için verildiğini, üstelik bu binanın kamuya açık, halkın hizmetine sunulacak bir otel olduğunu, statiği dahi hesaplanmadan uyduruk 3 sayfalık Halil Bağcı raporuyla ruhsattaki belgelerin tamamlandığını biliyorlardı.” dedi.

“Ruhsat verilmesini karşılıklı olarak, hep birlikte istediler. Bu sonuca bağlı tüm olası sonuçları da göze aldılar, gerçekleşmesi muhtemel deprem sonrası ölümleri, yaralanmaları, mal kayıplarını engellemek için hiçbir önlem anlamadılar, hatta umursamadılar” diyen Pervin Aksoy İpekçioğlu, bunun Türk Ceza Hukuku sisteminde karşılığının “Olası kast” olduğunu kaydetti.

-“Adalete muhtaç, adil karara hasret olsunlar”

“Kendini bilen hiçbir hukukçu bunun aksini iddia edemez. Ederse, ben onun hukuk eğitimini, hukuk formasyonunu sorgularım, adalet anlayışını sorgularım.” diyen İpekçioğlu, sadece bu dava için değil, en temel ceza hukuku ayırımını bilmeyen birinin bu sistem içerisinde hukukçu sıfatıyla yer almaması gerektiğini savundu.

İpekçioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, adalet bir gün onlara da gerekecek. Adalete muhtaç, adil karara hasret olsunlar.”

-Esendağlı

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da, Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan altı kamu görevlisinin duruşmasının 6 Kasım’da devam edeceğine işaret ederek, TAK muhabirine dava süreci ve 6 Kasım’da görülecek duruşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Esendağlı, Nisan ayında gerçekleştirilen ilk duruşmada yargılanan altı kamu görevlisiyle ilgili mahkeme heyetinin bilirkişi raporu talebi olduğunu anımsatarak, 16 Temmuz’da yapılan duruşmada ise bilirkişi raporunun hazır olmaması nedeniyle davanın 6 Kasım’a ertelendiğini söyledi.

Bilirkişi raporunun birkaç gün önce sisteme girdiğini ifade eden Esendağlı, bilirkişi raporunda; üç sanığın sorumlu, üçünün ise binanın yıkılmasında sorumluluğu bulunmadığına dair bir saptama yapılığını kaydetti.

Raporda; üç sanığa sorumluluk atfedilirken, aranan kriterin mesleki ve teknik bilgiyle alakalı olduğuna işaret eden Esendağlı, bilirkişi raporunda; özellikle mühendis olmayanların, imar şubesi sorumlularının sahte olduğunu iddia ettikleri bahse konu ruhsata attıkları imzayla alakalı, “mühendis olamadıkları” ve “teknik bilgiye sahip olmadıkları” gerekçesiyle sorumlu olmayacakları kanaatine varıldığını kaydetti.

Raporda, özellikle dönemin Adıyaman Belediye Başkan Yardımcısı ve İmar Şube amirinin dahil olduğu diğer üç sanık hakkında ise aynı kriterden kaynaklı sorumlu olduklarına dair bir değerlendirme yapıldığını ifade eden Esendağlı, raporun bu anlamda ilginç olduğunu belirtti.

“Bizim alıştığımız ceza, hukuk sisteminde, hukuki sebeplerle sorumluluk olup olmadığına dair nitelemeleri mahkeme yapar. Bu noktada Türkiye’deki avukat meslektaşlarımızın da söyledikleri şey normal koşullarda bu nitelemeyi mahkemenin yapması gerektiği.” şeklinde konuşan Esendağlı, “Bu anlamda bilirkişi raporunun bir miktar mahkemenin yetkisine girdiği değerlendirmesi var. Ortaya karışık bir durum çıkıyor.” dedi.

Öte yandan, sorumluluk atfedilmeyen sanıklar açısından memnun olmadıklarını vurgulayan Esendağlı, şöyle konuştu:

“Mutlaka sorumluluk atfedilen sanıklar da bu anlamda bilirkişi raporundan memnun olmayacak. Buna ilişkin itirazlar yapılacak. Mahkemenin de verebileceği karar ile tekrar bilirkişi raporu veya ek rapor isteyebilir ya da bunun üzerinden davayı ileri götürebilir. Bizim, en azından sorumluluğu saptanan ve yargılama konusunda ceza alması muhtemel sanıklarla alakalı adli kontrol tedbirinin yeterli olamayacağı ve tutukluluk emri verilmesi için talebimiz olacak.”

-Güçlüsoy: “Raporların tümünde ihmaller, usulsüzlükler açık ve net bir şekilde ortaya kondu”

Süreci başından bu yana takip eden Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) Müsteşarı Durali Güçlüsoy da, TAK muhabirine yaptığı açıklamada Şampiyon Melekler için adaletin peşinde verilen mücadelenin 1000 gündür devam ettiğini vurguladı.

Güçlüsoy, Kahramanmaraş merkezli depremde, binlerce canın; ihmal, suistimal, iş bilmezlik, gaflet, yasa tanımazlık, adam kayırma, evrak sahteciliği, çıkar ve menfaat elde etme suçlarını işleyen insanlar tarafından hayatını kaybettiğini söyledi.

Güçlüsoy, deprem bölgelerinde geride kalanlar ve depremlerden canlı kurtulanlar için hayatı normale döndürmek adına konutlar, işyerleri, sosyal alanlar inşa edildiğini, bir taraftan da adliye koridorlarında yakınlarını kaybeden ve geriye kalan hayatlarını eksik, yarım, yoksun olarak geçirecekler için adalet arayışının ise devam ettiğini vurguladı.

“Yaşanan acılar, akan gözyaşı, yitirilen maneviyat ve yitirilen canlar normalleşemez ve normalleştirilemez. Tek teselli adaletin yerine getirilmesiyle acıların hafifletilmesi gerçeğidir.” diyen Güçlüsoy, bu gerçekle hareket eden, yitirilen canların yakılarının bin gündür her sabah 6 Şubat’a uyandıklarını ve bin gündür o travmayı yaşadıklarını kaydetti.

Güçlüsoy, “6 Kasım’da yine adalet arayışımızın peşinde Adıyaman’a gidilecek ve kamu görevlileri davasına devam edilecek. Her zaman olduğu gibi ailelerimiz, Barolar Birliği başkanımız, Cumhuriyet Meclisi’nde oluşturulan komite üyeleri ve Başbakan Ünal Üstel’le davayı takip etmek için orda olacağız.” dedi.

Süreç boyunca her duruşma öncesi olduğu gibi yine avukatlar ve ailelerle değerlendirme toplantısı yaptıklarını aktaran Güçlüsoy, mahkemenin bilirkişilerden talep ettiği raporun gelmesi ve dosyaya girmesiyle izlenecek yol ve yapılması gerekenlerle ilgili birlikte değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.

-“İsias emsal dava olmalı”

Güçlüsoy şöyle devam etti:

“Yargılamalar süresince birçok kez mahkeme bilirkişilerden rapor istedi. Bizler de uzman kişilerden raporlar hazırlatıp mahkemeye sunduk, raporların tümünde ihmaller, usulsüzlükler açık ve net bir şekilde ortaya kondu. Her zaman söylediğimiz gibi İsias emsal dava olmalı. Görevini kötüye kullanan, art niyetli olan ve 72 canın saniyeler içinde ölümüne sebep olanlar bu dava ile beklentilere cevap verecek şekilde yargılanmalı ve cezalandırılmadır ki bundan sonra hiç kimse bu ve buna benzer afetlerde yaşamını yitirmesin. Ortak davamızın bininci gününde de ilk günkü acımız hala yüreğimizde.”

-Kamu görevlileri dava süreci…

Kamu görevlileri dava sürecinde, adli tatil öncesi Temmuz ayında yapılan son duruşmada, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bilirkişi raporu gelmemesi üzerine dava 6 Kasım’a ertelenmişti. 6 Kasım’daki duruşmada, geçtiğimiz günlerde açıklanan bilirkişi raporunun ele alınması bekleniyor.

-Kamu görevlilerinin ilk davası 24 Nisan’da görülmüştü

Altı kamu görevlisi için şubat ayında Adıyaman Başsavcılığı tarafından dosyalanan davada, iddianame "bilinçli taksir" suçlamasıyla yapılmış, davanın ilk duruşması ise 24 Nisan’da görülmüştü.

Davada, İsias Otel’e yapı ruhsatı verildiğinde Adıyaman Belediyesi Yapı Kontrol Birimi’nde görevli ve Yapı Ruhsatında Proje Kontrollerinden sorumlu Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Osman Bulut, Ruhsat Büro Şefi Bilal Balcı, Plan Proje/İmar Müdürü Mehmet Salih Alkayış ve daimi işçi Abdurrahman Karaaslan, 1993 ruhsatında İmar Müdürü Yusuf Gül ve daimi işçi, Ruhsat Büro Teknisyeni Fazlı Karakuş yargılanıyor.

İlk duruşmada, dava 16 Temmuz’a ertelenirken, sanıkların tutuklanması talepleri reddedilmiş, sanıkların duruşmalarda hazır bulunmalarına ve adli kontrol şartlarının devamına karar verilmişti.

Dönemin belediye başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulması ve mahkemede tanık olarak dinlenmesi de reddedilirken, davanın Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüşülen davayla birleştirilmesinin istinaf sürecinin devam etmesi gerekçesiyle kabul edilmemişti.

Mahkeme ayrıca, kamu görevlilerinin kusurlarının tespiti için Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bilirkişi raporunun beklenmesine karar vermişti.

16 Temmuz’da gerçekleşen son duruşmada ise mahkeme; “Bilirkişi raporunun beklenmesine ve raporun akıbetinin sorulmasına, sanıkların vareste tutulma (daha sonraki duruşmalara katılmama) talebinin reddine, sanıkların adli kontrol şartlarının devamına, sanıkların tutuklanması ve ev hapsinde kalmasının reddine, Ahmet Bozkurt’un tanık olarak dinlenmesinin reddine ve sanıkların bir sonraki celsede mahkemede bulunmasına” hükmetmişti.

-İsias Otel davası…

Türkiye’de 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremde, Adıyaman’daki Grand İsias Otel yıkılarak, 72 cana mezar olmuştu. İsias Hotel’de konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve aileler “Şampiyon Melekler” ve tur rehberleri enkaz altında kalmıştı.

İsias Otel’de hayatını kaybeden Şampiyon Melekler ve tur rehberleri ile 10 yaralının aileleri ise kaybettikleri canları için 3 Ocak’ta 2024’te hukuk mücadelesi başlatmıştı. Sanıkların “Olası Kast” suçuyla hüküm giymesi için verilen adalet mücadelesi yaklaşık 12 ay devam etmişti.

3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen İsias Otel davasının 25 Aralık 2024’te gerçekleştirilen son duruşmasında ise kısa karar açıklanmıştı. Altı sanık bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan mahkeme tarafından suçlu bulunup mahkum edilmiş, beş sanığın ise beraatına karar verilmişti.

Ahmet Bozkurt 17 yıl 17 ay 7 gün, Mehmet Fatih Bozkurt 15 yıl 28 ay 28 gün, Erdem Yıldız 17 yıl 17 ay 7 gün, Halil Bağcı 7 yıl 16 ay, Hasan Aslan 15 yıl 16 ay 20 gün, Mehmet Göncüoğlu 7 yıl 16 ay süreyle hapis cezası almıştı.

Bilge Açık, Efe Bozkurt, Seda Zeren, Şule Özbek ve Ulviye Bozkurt’un ise beraatına karar verilmişti.