Önceki akşamı, 3. Dünya savaşının başladığı korkusu içinde geçiren insanlık, nefesini tuttu, İran füzelerinin ABD üslerini vurmasını izledi; ABD’nin, İran füzelerine vereceği yanıtı bekledi….
Neyse ki, İran’lı generel Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemenin getirdiği suçluluk psikolojisi içindeki ABD, sinerek tepki göstermedi…
Eğer ABD İran füzelerine karşılık verip, bu ülkeye füzelerle saldırsaydı, İran, Dubai ile İsrail’in Hayfa şehrini füzelerle vuracak, Hürmüz Boğazı’ndaki ABD-İngiliz gemilerine saldıracak ve 3. Dünya savaşı başlamış olacaktı…
Kıbrıs’taki İngiliz üslerinden kalkan İngiliz-ABD savaş uçakları İran’a saldıracağından, Kıbrıs da İran’ın uzun menzilli füzelerinin hedefi haline gelecek ve hedefini şaşacak füzelerden KKTC de nasibini alacaktı…
Neyse, biz de, insanlık da ucuz atlattı…
Suçluluk psikolojisi içindeki ABD’nin sessiz kalması Dünya’ya rahat bir nefes aldırttı…
Tabii bu, İran ile ABD-İngiltere-İsrail-BAE-Suudi Arabistan çatışmasının artık sona erdiği anlamına gelmiyor…
İran, desteklediği silahlı örgütler vasıtasıyla, ABD ve müttefiklerini bölgeden çıkarana dek yerel düzeyde saldırılarını sürdürecek…
ABD-İngiliz emperyalizmi, destekçileri İsrail ve maşaları BAE ile Suudi Arabistan aklını başına almadıkça, Irak, Suriye, Filistin, Lübnan, Yemen, Libya, Afganistan’dan kanlı ellerini çekmedikçe, İŞİD, PKK/PYD terör örgütlerini ve darbeci HAFTER’in kiralık ordusunu desteklemekten vaz geçmedikçe, Doğu Akdeniz’de Rum-Yunan ikilisine verdikleri desteğe son vermedikçe bölgemizde savaş tehlikesi her zaman varolmaya devam edecek…

TÜRKAKIM

Böylesine bir karamsar tablo içinde gönüllere ferahlık veren tek gelişme Rusya ile Türkiye’nin geliştirdiği TÜRKAKIM projesi oldu…
Dün İstanbul’da açılışı yapılan TÜRKAKIM, insanlığa hızmet edecek örnek bir barış, dostluk ve işbirliği projesidir…
80 milyon nüfusa sahip Türkiye’de 53 milyon insan doğalgaz kullanıyor..Elektrik santralleri ve fabrikalar doğalgaz tüketiyor…Türkiye geçen yıl çoğu MaviAKIM boru hattından olmak üzere Rusya’dan 24 milyar metreküp gaz aldı. Bu miktarın 16 milyar meteküpü bundan sonra doğrudan TürkAkım üzerinden alınacak..Borular başka ülkelerin topraklarından geçmeyeceği için hem maliyet düşecek, hem de olası siyasi-askeri krizlerde iletim güvenliği sağlanmış olacak..
TürkAkım için Karadeniz’de, 2200 metre derinlikte, denizin dibinden 935 km uzunluğunda iki paralel hat döşendi. Her bir hat 16 milyar metreküp kapasiteye sahip. Batı Sibirya doğal gaz kaynaklarından gelen boruların uzunluğu 1800 kilometreyi aşıyor. Günde 6 km. uzunluğunda boru döşenerek bu alanda yeni bir rekora imza atıldı…
Birinci hat Türkiye’ye gaz verecek..
İkinci hat ise Türkiye üzerinden Balkanlara, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan'a sevk edilecek.
Bu sadece Türk ekonomisi için değil birçok Balkan ve Avrupa ülkesinin ekonomisine de olumlu etki edecek. TürkAkım’la bağlanan ülkeler, birbirine bağımlı hale gelecek, bu ise dostluk ve işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunacak…

KIBRIS-TÜRKİYE GÜZERGAHI

TürkAkım doğalgaz borularının Karadeniz’in 2200 metre dibinden 935 km yol katederek döşenmesi, çok tartışılan Türkiye-Kıbrıs güzergahının ne denli küçük bir proje olduğunu da düşündürüyor…
İsrail doğal gazı ile Doğu Akdeniz’de bulunacak doğal gaz, 80 km’lik hattı KKTC-Türkiye arası olmak üzere, toplamda 300 km’lik bir hatla Türkiye’deki mevcut doğalgaz sistemine entegre edilebilir…Bunun bir kısmını KKTC ve Rum devleti kullanır, evlerimiz doğal gazla ısınır, santrallerimiz, fabrikalarımız doğal gazla çalışır…
Bir kısmını Türkiye kullanır, bir kısmı ise Yunanistan veya Bulgaristan üzerinden Avrupa ülkelerine verilir…
Bu, en kısa, en ucuz ve en kısa sürede tamamlanacak bir güzergahdır…
Aklın emrettiği budur…
Ve bu, Doğu Akdeniz’in bir barış, dostluk ve işbirliği havzası haline gelmesi demektir…
Böyle bir imkan varken, Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye ve KKTC’nin hakkı olan Doğu Akdeniz’deki kaynakları gasp etme çabası, işbirliği yerine gerginlik ve savaş tehlikesi yaratıyor,…
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün TürkAkım projesinin açılışında yaptığı konuşmada bir kez daha Rum-Yunan ikilisini hem uyarmış, hem de işbirliği ve dostluk elini uzatarak şöyle demiştir: “Türkiye olarak bölgesel gerilim peşinde değiliz ve olmadık. Doğu Akdeniz'de arama faaliyetlerimizin tek amacı ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini korumaktır. Doğu Akdeniz'de ülkemizin dışladığı hiçbir projenin ekonomik, hukuki olarak hayata geçme şansı yoktur. Gelin, tarih boyunca medeniyetlere beşiklik yapmış Akdeniz'i çatışma değil işbirliği sahasına dönüştürelim. Bize bir adım gelene çok daha fazlasıyla gitmeye hazırız. Gerek TANAP gerek TürkAkım bu vizyonun en somut nişanesidir”
Tercih, Rum-Yunan-İsrail üçlüsünündür…
Ya uzatılan bu dostluk ve işbirliği elini tutarlar, ya da bizim doğal gaz sondajlarımızı ve bulacağımız gazı çıkarıp kullanmamızı uzaktan izlerler…